Cuma, Ocak 25, 2013

BİRAZ YUTKUNUP SUSACAĞIM!...

Becerebilir miyim? Ne kadar dayanabilirim? Bilemiyorum ama biraz yutkunmak, biraz susmak, sözlerim ağzımdan çıkıp bana sahiplenmeden, biraz daha sözlerimin sahibi kalmak istiyorum!
Sebep mi? Neden mi? Becerebildiğimce onu arz edeyim ki külliyen susacağız sanılmasın bari!

Birincisi;Ne renk mürekkep doldurulursa o renk yazan 'Dolma kalemler' den değilim! Kalemim kurşun ve arada bir ucunu sivriltmezsem köreliyor! Sivriltinceye kadar da mecbûren yutkunmak düşüyor başa! Ben yutkunarak kalemimi sivriltirken mürekkep koyulan dolma kalemler, ne renk doldurulmuşlarsa o renkle saldırıya geçiyorlar! Dere ıs'sız kalınca tilkiler beylik ilan ederler ya! Îmanlı akla şeytânî kurnazlıkla saldıran bütün kurnazların hasmıyım!
İkincisi; AB'ci değilim, dolayısıyla AB'cilerin; ABD'ci değilim, Okyanus Ötesinden beslenen-desteklenen ABD'cilerin karşılarındayım, hasımlarıyım! "Şehitler ölmez, Vatan bölünmez." diyenlerdenim, bölücülerin ve onları şımartan İleri Demokratların hasmıyım!
Üçüncüsü; Hiç "Atatürkçüyüm!" dememiş bir Atatürk sevdalısıyım. Atatürk'le fikirdaşlığın, ülküdaşlığın tarifsiz onurunu yaşamaktayım ve 'Atatürkçülük'ten geçinenlerin gözlerine mızrak, tekerlerine çomağım!
Dördüncüsü; Bağışlayıcı, kucaklayıcı Türk Devletinin olmazsa olmazı görürüm laikliği ama laikliği tam kafalarına göre bir dinmiş gibi yorumlayan ve gelmiş-geçmiş en katı yobazlığı sergileyen, dinsiz sahte laik/çi/lerin hasmıyım!

Beşincisi; Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, Genel Kurmay Başkanı'na ve erkânına -her şeye ve herkese rağmen- inâdına güvenenlerden ve sevenlerdenim. Ordumuzla ABD ve NATO istekleri doğrultusunda demokrat maskesiyle uğraşanların, Ordumuzun şahsında Başkomutan Gâzi Mustafa Kemal Paşa ile hesaplaştıklarını zanneden, aldanan ve aldatanlarla birlikte Orduya saldıran ve Ordum'a "işgalci" diyenlerin hasımlarıyım!
Altıncısı; Demokrat olmamama rağmen haysiyetli Türk oyumu, Apo alçağının kardeş ve ailesinin bölücü oylarıyla aynılığa mahkûm eden, oyumu küçümseyerek gülen; "Demokrasi gereken durakta inilecek bir tramvaydır. Geç kalana yer kalmaz!" diyen İleri Demokrat maskelilerin, son nefesime kadar karşısındayım!

Yedincisi; Bebek katili apo alçağının görevlendirmesi, ailesi ve yandaşlarının kalleş-sahte oylarıyla Kurucu Gâzi Meclis'e girip on bin lira maaş alan ve dokunulmaz edilip Meclis'te teröristlere alkış vuran "Siyasallaştırılmış PKK"lıların karşısındayım, ölümüne hasımlarıyım!
Sekizincisi; "Dinler Arası Diyalog" adlı din-dışıların, Medeniyetler Arası İttifakçılar'ın, Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi taraftarlarının ve "Dokunmak bile ibâdetten sayılır" diyecek kadar BOP Eş Başkanı taraftarlarının, onlardan kurtuluncaya kadar karşısındayım!

Dokuzuncusu; Şehîtlerimize sahip çıkılmasını tahrîk sayan, PKK'lı cesetlerin insan haklarını savunmaya soyunan sahtekâr, hâin, bölücü, yerli işbirlikçilerin, "Karen Fogg Çocukları"nın, "Dolma Kalemler"in; ırkçı, şövenist, faşist, bütün bölücülerin ve güya onlarla mücadele eder gibi yapan 'milliyetsiz milliyetçiler'in, karşısındayım!
Son zamanlarda çok artan, Allah ile aldatan dinci sahtekârların; alttan alttan, istihzâlı gülmelerinden çok tahrîk oluyorum! Kaş yapayım derken göz çıkarmayayım diye biraz yutkunup susayım istiyorum! Çünkü irticâlen konuşursam küfredeceğim!
Millî vicdânla uyuşmayan, "gece yarıları çıkarılan dikte yasalar"a göre suç işlemekten veya yargılanmaktan korkmuyorum hâşâ! Edebime halel getirmekten, benden dolayı yakınımda olanlara veya yakın olduklarıma bir zarar dokunmasından endişeliyim!...
Kalbim dünün ve bugünün Şühedâsı ve aileleriyle; aklım bütün öfkesiyleKandil'de, İmralı'da; rûhum Genel Kurmay Başkanı'nın tam karşısında ve gözlerinin içine içine Türk'çe bakıyor!

Bedenimdeyim ama aklım bedenimde benimle değil!...
Üzerimden silindir geçmiş gibi, tank paletleri altından sağ çıkmış gibiyim!...

İki kişiden birinin oyunu alacağına emîn, hatta bu oranı daha da artıracaklarını ümit eden AKP'liler; "Anayasadaki Türklük tanımını kaldıracağız demokratikleşeceğiz." demişlerdi, şimdi de; "Değişmez maddelerin yorumu rahatsız edici. Neden değişemesin?" diye açıkça sorgulamaya, saldırmaya başladılar! "Anayasa çalışmaları kesintiye uğrarsa Türkiye kaybeder!" endişesi taşıyan milliyetçi muhalefet te var ve ben bu hâlden utanıyorum!
Kara kışta operasyondan yeni dönmüş, eksi otuz derecede terleyen yavrularım Mehmetçik'le aynı haldeyim! Ölüyorum, ölüyorum; ölemiyorum bir türlü! 
Elimde değil! Kendimi dayak yemiş gibi, işkence tezgâhından yeni inmiş gibi hissediyorum!...
Nereme dokunursam canımın yanmasına sebep olan kırık işâret parmağıma teşhîsi, kimin koyacağını ve nasıl tedâvi edeceğini artık bilmek istiyorum? 
Hele bir de Haçlı karşısında paramparça, ezilmiş-yenilmiş, teslîm olmuş Arap dünyasından, Haçlı'ya ve Siyonizm'e direnen tek ülke olarak kalan Suriye'den bizi korusun diye Alman ve Hollandalıların kullanma tarihleri geçmiş patriot füzelerinin ülkeme gelmesinden ve buna sevinenleri gördükten sonra, sadece ve fısıltıyla; "Niyeeee?" soluyarak soruyorum! Duyan olmuyor!
Galiba biraz susmam lâzım! Yoksa söveceğim! Ya da birinin bana, Neyzen'in; "Küfür, en etkili müsekkîndir." tarifini hatırlayarak küfretme izni vermesi lazım!
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR." Vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: