Cuma, Ocak 04, 2013

SARI ÖKÜZ ÜLKESİNDEN KISSALAR...

Ehven-i şerre yani kötünün iyisine mecbûriyet, doğru zannedilen insanları bile yanlışı savunmaya mecbûr ediyor! Böyle bir zûlüm olabilir mi?
Hayret kere hayret ki bunun adına da "ilm-i siyâset" diyorlar! 
Ben bu, ilm-i siyâset'ten; insanları, mütedeyyin müslümanları aldatmak için gerekirse Allah'ı da, Peygamber'i de, Kur'ân'ı da, Dîni de kullanmak meşrûdur gibi bir anlam çıkarırsam, yanlış mı olur?
"Ne demek bu şimdi?" sorularınızı duyar gibiyim!
Söyleyeceğim; Biiir:
"One minute!"çü bir 'minik fare', çarşaflı kadınlarımızı arap kadınlara benzeten bir Bayan Milletvekilinden hareketle Ana Muhalefete; "Kardeş Arap halklarının kadınlarına en ağır şekilde hakaret eden, ırkçılığın, ayrımcılığın en korkunç derecesine ulaşmış milletvekillerinizle ilgili ne işlem yaptınız?" diye kükremişti, aslanın miyavladığı, kedinin uçuverdiği ülkemde! 
Siyah çarşaflı kadınları arap kadınlarına benzeten, veya arap kadınlarını bizim çarşaflı kadınlarımıza benzeten tavırsızlığa verilen tepki buydu! Siyah çarşafından dolayı arap kadınlara benzetilmek, o çarşafa girenleri rahatsız eder mi diye merak edenlerdenim!
Benzetmeye tersten bakarsak; Arap kadınlarını bizim çarşaflı kadınlarımıza benzetmek mi, yoksa; "Gelin! Allah aşkına gelin, bizi siz öldürün! İntihâr büyük günah!" diye yalvaran Müslüman Arap kadınlara tecâvüz eden Haçlı conilerelere dua etmek mi daha ağır hakâret?
Söyleyeceğim; İkiii:
Zoru görünce pırr diye uçan bir kedi; "Bizi korku yaymakla suçlamak, kurnazlıktır. ... 2002 seçimi dahil, ateşkes isteyen ve o ortamda seçime giden kendisidir." diye mırrr'layarak tırnak göstermişti aslana miyav dedirtilen, minik fârenin kükretildiği, huzûrlu-istikrarlı ülkemde!
Bir tv dizisindeki; "Şerefsizin oğlu Şeref" adlı çocuğa benzeyen, yemînlerine ihânet eden bölücülerin; "Demokrasi araçtır. Gereken durakta inilecek tramvaydır" inançlı İleri Demokratla ortak hedefe yolculuklarını seyrediyoruz! "Lider peşinden uçuruma atlamak töredir!" diyecek kadar mankurtlaşmış, firâri "milliyetçilik havuzu kurbağa larvaları"nın milî duyguları, ne zaman depreşecek diye bekliyoruz huzurlu-istikrarlı ülkemde?
Söyleyeceğim; Üüüç:
Üç Bakan'ın "Balyoz Darbe Planı davasında tutuklanan 163 sanığı kurtarma planı" diye servis edilerek gündem değiştiren bir haber üzerine mandaya söğüt dalında yuva kurdurulan, yavrusu sineğe kaptırılan, dışarda "sarı öküz" itibarlı ülkemde, Üç Bakan'dan biri; "... Bireysel olarak inisiyatif kullandığım türünden ithamlar da doğru değil. .... sordum onlar da böyle bir plan yok dediler." demişti! (http://gundem.bugun.com.tr/uc-bakandan-balyoz-aciklamasi-143509-haberi.aspx) Sonra da Meclis Başkanı edilmişti o bakan!
Bu cesur siyasetçiyi, ANAP dönemi Bakanlığından da hatırlarım! Yozgatlı bir hemşerisinin, çek-senetçi, tahsilatçı
lardan biriyle olan bir meselesi götürülmüştü kendilerine. Dostların; "Kalabalık olalım dikkat çeksin!" ricalarıyla ben de aralarındaydım. Hemşerisinin uğradığı haksızlığı dinleyen Yozgatlı Bakan'ın; "Bunların arkasında büyük mafya var! Adamı bitirirler!" dediğini, yardım isteyen Yozgatlının; "Onlar mafyaysa siz devletsiniz! Devletten güçlü bir şey olabilir mi?" sitemini duyarak-görerek şaşırdığımı bilirim!  

AKP'den istifa ederek MHP'ye katılan Zekai Özcan'a yapılan; "Adnan Kahveci’nin sonunu unutma!" (http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yg/habergoster.php?haber=46255) demokratik uyarıyla örtüştürdüm bu cesur davranışı ve söğüt dalına yuva yaptırılan manda yavrusunun sineğe kaptırıldığı İleri Demokratik bir ülkede yaşadığıma sevinsem mi, dövünsem mi bilemedim!
Söyleyeceğim; Döört: 
Rüzgâra karşı sidik yarıştırarak hem kendilerini, hem demokrasiyi, hem de yandaşlarını ıslatan-pisleten demokratik-diplomatik özürlülerin, karşılıklı yanlış hamleleriyle; binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyâmete!
Söyleyeceğim; Beeeş: 
Yol yaptırırken, köprü yaptırırken, demir yolu yaptırırken, Fak-Fuk-Fon'dan yardım paketleriyle oy toplarken AKP'li olan Recep Tayyip Erdoğan'ın; BOP Eş Başkanı ve Medeniyetler Arası ittifak Eş Başkanı olarak; "Bölgede bizim de görevlerimiz var!" diyerek, 40.000 kişinin ve bebeklerin katili bir câni psikopatla "Yol Haritası" belirlemek için yapılan görüşmelerde Devlet'i ve Devletliği, atadığı ve özel yasalarla koruduğu; adının başındaki "Millî"nin artık yük sayıldığı, İstihbarat Teşkilatı Müsteşârına ortaladığını seyrediyoruz! Dar alanda Hızlı Gonzales'le Arı Maya'nın paslaşmalarını ve boş Fil Kalesine İleri Demokratik şutlarını izliyoruz!
Sadece izlemekle yetinsek belki susarım ama bir de alkışlıyoruz, hiç utanıp arlanmadan!
Erzurumlu Alvarlı Muhammet Efe'nin; 

"Yerden göğe küp dizseler
Birbirine bend etseler
Alttan birini çekseler
Seyreyle sen gümbürtüyü!" diye tarif ettiği, millî pusu ortamındayız!  
Havada kurdun, karada kuşun; buzullarda devenin, çölde kutup ayısının; Müslüman ülkesinde Haçlının, Vatikan'da Ilımlı İslamcının; Haçlı Müslümanın, ülkücünün, devrimcinin, dönenin-değişenin; hürlerin evinde hücre hapsinde tutulduğu bir ülkede; ömürboyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm bebek katili lânetli birinin sonsuz hürriyetini izliyoruz!
Dış ülkelerde "sarı öküz" itibarlı, La Fonten'in hayâli hayvanlar ülkesine döndürülen ülkemde, ben de cezaevinin sonsuz hürriyetine talibim! Yok mu buna hakkım? 60 yıldır bu ülkenin ekmeğini yeyip suyunu içip havasını solumuyor muyum? Cezaevinde ben de sesimin bütün şiddetiyle küfrederek kendimi teskîn etmek istiyorum!
Son olarak; Altııı:
Derdimizi kendimize anlatabilirsek işimiz kolay! Anlatamazsak zordan da zor! Beceremezsek; işimiz, îmanlı müezzinlerin insâfına ve bizi büyüüük camilere değil gerçekten namâza, salâha, felâha çağırmalarına kalmış vesselâm!
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KO-RU-MAAAZ!...
Selâm, sevgi, dua...

Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: