Cuma, Ocak 18, 2013

BİR ÖLÜMÜN ARDINDAN!

Cumanız yüzünüze bütün mübârekliği ve Allah'ın bereketiyle açılsın inşallah.
Cumanız mübarek olsun Dostlar;
National Geographic Channel'deki hayvanlar ile ilgili belgeselleri heves ve heyecanla izlerim.
Aynı zamanda -belki birilerine kaçıkça gelebilir ama- becerebildiğimce hayvaların davranışlarını, insanlığa uygulayarak kendi kendime yorumlamaya çalışırım.
"Karen Fogg Çocuğu" namlı habeci-gazteci M. Ali Birand'ın ölümü üzerine çok şey söylendi, yazıldı, çizildi!
Bir kaç gün daha yazılıp çizilecek, söylenecek sonra hafızalarda layık olduğu yeri alarak unutulmaya terk edilecek elbette...
"İnsanların dillerinden düşmeyen iki türlü ismi vardır; biri iyi, biri kötüdür. ikisi de unutulmaz. İyiyi överler, kötüye söverler. Dikkat et!" Milli uyarısını Kutadgu Bilig'den alarak kavramaya çalışan bir Türk Milliyetçisi olarak ben de düşüncelerimi yazıya döktüm.

Dün itibariyle de siz okurlarımla paylaştım.
Yazıları başlığına veya yapılan ilk yorumlara göre yorumlamaya alışkın sanal-ağ müdavimi bazı dostlarımızın sert itirazlarına muhatap oldum! Bazı hakaretâmiz yorumlar da yapıldı! Yapılsın eyvallah!
İtiraz bekliyordum ama bu kadarını değil tabi!
Şimdi o TV kanalı ve hayvanlarla ilgili belgesellerden niye bahsettiğime döneyim:
National Geographic Channel'de bir belgesel izlemiş ve çok etkilenmiştim.
Bir kaç çakal, bir aslan leşine tesadüf ettiler. Önce korktular! Sonra canlanmadığını görünce içlerinden en cesuru, aslan leşine yavaş yavaş yaklaştı. Aslanın cansız olduğunu görünce sevinci anlatılır gibi değil! Çıldırdı sanki!...
Aslanın leşi üzerinde atladı, zıpladı; tepindi dakikalarca!
Sonra diğerleri de gelip aynı sevinç gösterilerini yaptılar ve sonunda ilk yaklaşan cesur çakal, aslanın leşine siydi ve çekip gittiler!
Bir de aslanın bir çakal leşine denk geldiğini izledim aynı kanalda yine... Belgeseli çekenler de -her halde- aynen benim merakımla ne yapacak diye pür dikkat beklemiş ve kayıt etmişlerdi her halde!
Aslan çakal leşini fark etti. Şöyle bir baktı sadece ve cansız olduğunu anlayınca hiç ilgilenmedi bile çekip gitti!
Yine aynı belgesel kanaldan izleyip öğrendiğim kadarıyla aslanlarla çakallar arasında müthiş bir hasımlık var! Aslanlar çakalları yakaladıkları yerde gebertip geçiyorlar! Çakallar da yakaladıkları aslan yavrularını asla affetmiyorlar nedense!...
Bir aslan leşine çakalların yaptıkları ile çakal leşine aslanın yaptıklarını hatırladım ve "Karen Fogg Çocuğu"nun ölümü üzerine yazılıp çizilenlerle mukayese ettim kendi kendime!
Bir Türk olarak, bir Türk Milliyetçisi olarak vatan-millet hiyanetini bildiğimiz birini gönlümüzce sorgulayıp, yargılayıp cezalandıramadıktan sonra Emr-i Hakk gereği ölmüş birine intikam hisleriyle saldırmanın bir mantığı olabilir mi diye saat 24.00'ten sabaha kadar, saat 07.00'ye kadar düşündüm durdum...
Savaş meydanlarında itlaf ettiği kafir düşmanlarını bile kurda-kuşa yem olmasın diye tâzimle gömen bir asil milletin çocukları olarak biz, bir eceliyle ölümle intikam alabilir miyiz?
Düşmanın eceliyle ölümüne sevinerek tesellî olabilir miyiz?

Düşündüm durdum!
Şahsen yapamam!
Yapamadım da!
Ölüden amel defteri dürüldüğü için artık şeytanın bile vazgeçtiğini öğreten bir dinin mensupları, böyle mi davranmalılar diye de hâlâ sorgulamaktayım!
Ölümün çalmayacağı kapı yok Dostlar! Bugün onda, yarın bende veya sende!...

"Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyiniz; sonra onlar da bilgisizce, düşmanca Allah'a söverler!" (En'âm-108)
Bizim kıymetlilerimizin, sevdiklerimizin ölümleriyle sevinenlere nasıl bakıyorsak; bir hasmın eceliyle ölümüne sevinir ve bunu belli edersek bize de aynı tavır takınılmaz mı?
"Hepsi göçmüş, hani yoldaşlarının hiçbiri yok!
Sen mi kaldın, yalnız kafileden böyle uzak?
Postu sermekse merâmın yola, serdirmezler;
Hadi, gölgenle beraber silinip gitmene bak." (Mehmet Âkif ERSOY)
Korkaklar, rüyalarında Zaloğlu Rüstem'i döverler vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...

Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: