Çarşamba, Ocak 09, 2013

HADİ BE! HADİ ORDAN! HAS..TİRİN!

Bir davûdi erkek ses hatırlıyorum!
Tamâmen Türkçe konuşan, Türk duruşlu, İslâm tevekküllü; Müslüman Türk'ün cesâmet ve celâdetiyle kükreyen bir Türk hatırlıyorum; "Bu memleketin cumhurbaşkanı'ndan, genelev sermâyesi kadınına kadar insanının mes'elesi, mes'elemizdir." diyordu!
Bir davûdi sesli, Türkçe konuşan, Türk'çe salınan; duruşuyla bir kişi olmasına rağmen 450 kişilik TBMM'nde taşkınlıklara, gayr-ı millî şımarıklıklara, seviyesizliklere asla izin vermeyen, kaşlarını çatışıyla millî uyarıcı görevi yapaan bir Türk Milliyetçisi siyasetçi hatırlıyorum...
Hatırlıyorum derken kendime iftira ediyorum! Çünkü hatırlamak için önce unutmak gerek ki ben O'nu 16 yıldır, bir ân olsun unutmadım ki hatırlayayım! Kastım hatırlıyorum diye kendime iftira ederken unutanlara hatırlatmak!
Bu memleketi; yüz yıl önce Lord Curzon'un Lozan barış Görüşmeleri sırasında söylediği; "Şimdi bu masada verdiklerimizi yakında ekonomik zorluklar içine düştüğünüzde bir bir geri alacağız." tehdîdine ve Kürtleri kastederek; "Ben onlara bir alfabe verdiğimde görürsünüz." tehdîdinin Haçlı çıkarları doğrultusundaki sonucuna doğru adım adım götürmek isteyenlere karşı verilen direnişleri, destansı mücâdeleleri hatırlıyorum! Yine hatırlıyorum diye kendime iftira ediyorum! Kastım, unutanlara hatırlatmak!
Hatırlayıp hatırlatma görevimi yerine getirdikten sonra; yukarıdan aşağıya, Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a; Başbakan'dan Milletvekillerine; Milletvekillerinden  bürokratlara kadar sorumluluk sahibi herkese seslenerek Türk'çe görevimi yapıyorum!
Çünkü; "Bu memleketin cumhurbaşkanından genelev sermayesi kadınına kadar insanının me'elesi, mes'elemizdir." inancının takipçilerindenim!
Bizim Şühedâ Dedelerimiz ne bu memleketi, ne de bu Cumhuriyet yönetimli Devleti sokakta bulmadılar! Sokakta bulunmayan kan-can bedelli bu Vatanı ve Devleti elbette sokak serserilerine, anarşistlere, teröristlere sokakta teslim etmeyiz diye yukardan aşağı herkesi uyarıyorum! Bu uğurda kurşunları göğüslemeye de, cezaevlerine de, hatta darağaçlarına da hazırım!
Yönetimdeki siyâsi partinin hem Genel Başkanı, hem bu teslîmiyetçi zihniyetin 3-4 kurmayından biri; İmralı ile görüşmeyi "şerefsizlik, namussuzluk" diye tarif edecekler; sonra; "Biz görüşmedik, görüşmeyiz ama Devlet görüştü, görüşüyor, gerekirse şeytanla da görüşür." diyerek namussuzluğu, şerefsizliği tarih yapmış, tarih yazdırmış Şanlı Devletimize yönlendirmelerine Türk'çe tepkimi dillendiriyorum! Devletim'e şerefsizliği, namussuzluğu atf'eden kişi kim olursa olsun kendisini tarif eder!
"Bop Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var!" diyerek Haçlı adına görevler ifa ettiğini kendisi söyleyen bir Başbakan'a "Milli meselelerde destek" vermeğe kararlılıklarını vurgulayan demokrat milliyetçilere de; Kilise papazı arkasında Cuma Namazı olmaz! BOP Eş Başkanı'nın, Medeniyetler Arası ittifak Eş Başkanı'nın millî desteği hak edecek millî düşünceli davranışı olmaz, olamaz! Gayr-ı millîlere destek verenler de onlardandır! "Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim" atalar uyarısıyla seslenmek isterim! Ki yaptığım budur!
Muhteşem Türk Atatürk'ün ve Müthiş Türk Başbuğ Alparslan Türkeş'in kurmuş oldukları partiler; gayr-ı millîlere karşı kurulmuşlardır! 
Ne Atatürk'ün, ne de Başbuğ Türkeş'in haleflerinin gayr-ı millî duruşlu fikir ve oluşumlara desteğine; "İkinci krediyi veriyoruz!" gibi desteklerine millî vicdânın onayı asla mümkün değildir!
İkinci krediyi verdiklerini söyleyenlere; "Demek ki daha önceden verdiğiniz krediniz de varmış! Nedir o kredi? Açıklayın!" diye sormak hakkımız vardır ki şu an yaptığım aynı zamanda budur!
Meşrû ve demokratik hakları olan Meydan Mitinglerine cesâreti olmayanları zaten hiç kimse; onların dejenere ettikleri gibi sokak kavgasına çağırmak gibi bir âbesle iştigâl etmez!
Bir yanda BOP Eş Başkanı, bir yanda Haçlı'nın bölücü taşeronları PKK-KCK-BDP, bir yanda ikinci krediyi verdiklerini söyleyen Y-CHP'nin yöneticileri; bir yanda da -Salı günleri parti tabanının gazını almak için bağırıp çağıran ama- ısrarla destek vereceğini açıklayan, "Anayasa çalışmaları kesintiye uğrarsa Türkiye kaybeder!" endişesinde AKP ile aynı düşündüğü görüntüsünden rahatsız olmayan bir MHP Yönetimi!
Bu tabloda bir yanlışlık var! 
Bu tablonun, bu yağlıboya resimin perspektifinde, derinliğinde eksiklik var! Perspektif gereği resim derinliğinde dağların uzaklığı belli edilmek için küçük çizilirler! Tuval ne kadar büyük olursa olsun normal ölçülerde bir dağın çizileceği büyüklükte asla olamaz! 
Kimsenin kimseye; cahil yerine koyarak, aptal yerine koyarak demokrasi veya diplomasi denilen Batı üretimi kavramların arkasına saklanarak korkaklıklarını dayatma hakkı olamaz! Olmamalıdır ki bu korkak dayatmalarının millî vicdânda kabûlü de asla mümkün değildir!
Söylediğimiz, sağırlara duyurmaya çalıştığımız, kör gözlere sokmaya çalıştığımız gerçek bu!
Haçlı Müslümanlar ve Haçlı Türkler elele vererek Kandil'in tehdîdine güya kafa tutarken İmralı'daki bebek katili psikopat alçak ile müzakereyi çözüm olarak dayatıyorlar! 
"Türkler, öğrenmek için kürtçeyi seçmeli ders olarak seçmeli" diyor bir kanı bozuk Haçlı Türk! Onların baba dilleriyle söyledikleri gibi; "Has..tirin! Has..tirin!" den başka bir cevap bilen var mı?
Heeeey! Yukarıdakiler, aşağıdakiler!
Ankara'dakiler, Anadolu'dakiler!
Akıllı olun! 
Lord Curzon'un yüz yıl önceki Şühedâ Dedelerimizin izin vermediği hayallerine; izin verecek kadar kanı bozuk, fikriyâtı, aklı dolayısıyla vicdânı teslim olmuşlardan değiliz biz! 
Dikkatle bakarsanız bütün Türk Dağlarında tüten Türkmen ocaklarının dumanlarını görürsünüz! Bu tüten Türk ocaklarının dumanları aynı zamanda size tarihî bir uyarıdır, farkında mısınız?
Haçlı'nın sizi bir daha kandırıp hâin konumuna düşürerek itlafınıza sebep olmasına izin vermeyin! Yedi Düvel adlı veya Hasta adam Osmanlı'nın "Düvel-i Muazzama" diye yağcılık ettiği Haçlı, yüz sene önce geldiğinde başardıysa sizin birkaç aç-çıplak salağınızın başarma şansı olur!
Türk Milleti'nin sabrının sonundasınız! Haberiniz olsun!
Bu asil milletin öfkesi bir daha patlarsa, bir daha kükremiş sel misali bendini çiğner aşarsa; yemin ederim ki en az üç yüz yıl daha Kürdüm diyemezsiniz! Anlatabildim mi yerli fransızlar? 
Bu salakları uyarın olur mu bin yıllık Kürt Komşularımız! Bin yıllık Kürt hısımlarımız!
Bizim suskunluğumuzu sükûtumuzu ikrârdan saymak gibi, "zımnen destek" gibi yanlış yorumlayan Karen Fogg Çocuklarına, dolma kalemlere uymayın! Kendinize yazık edersiniz!  
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: