Pazar, Ekim 05, 2008

ÜÇ ŞEHİT'TEN SELÂM ALDIM...

Şehitlerden selâm geldi!
Şehitlerimizden selâm aldım! Ağlasam mı, dövünsem mi, sevinsem mi?!!!
Aleykümüsselâm Yiğitlerim!
Va aleynâ aleykümüsselâm Arslanlarım! Aleykümüsselâm Mehmetlerim, Mehmetçiklerim!...
Şemdinli'de, son hain saldırıda şehid olan üç Uzman Çavuşumuz'dan selâm aldım! Bu selâma nasıl mukabele edilir bilen var mı? Selâm vermek sünnet, almak farz bilirim! Ben şimdi bu farzı nasıl yerine getireceğim?
Adını saklamam gereken bir başka Arslanımızdan, bir Mehmetçiğimizden aldığım elektronik iletide; "Sevgili Hocam; Hakkari'de yapılan hain saldırıda , yakından tanıdığım üç uzman çavuş silâh arkadaşımı şehit verdik! TÜM TÜRK MILLETİ'NİN BAŞI SAĞ OLSUN. Çok üzgünüm!...
Sevgili Hocam; sizin yazılarınızı fırsat buldukça okuyoruz ve düşünceleriniz düşüncelerimizin aynısıdır. O nedenle üzüntümüzü sizinle paylaşmak istedim. ''Yiğitlerim adına dilekçem'' başlıklı yazınızdan dolayı, arkadaşlarım beni Yüksekova'dan arayarak sizlere teşekkür etmemi ve çok mutlu olduklarını söylemişlerdi. Kendileri yoğun çatışmalarda olduklarından size yazamadıklarını, ilk fırsatta mail atacakları söylemişlerdi. Fakat nasip olmadı! Çünkü bu sene uzman arkadaşlarımız çok yoğun bir şekilde çalışmaktadırlar. Belki geç kaldım fakat arkadaşlarımın selamı üzerimde kalmasın diye düşündüm, Sevgili Hocam..." demiş bu Gazi Kahraman! Ve aldığı selâmı iletmiş...
Selâm gönderen üç Kahramanımız, şu anda Peygâmber Agûşuna seferdeler! Onlar; devletimiz devlet kalsın diye, vatanımız vatan kalsın diye canlarını verdiler bir daha! Onlar; "Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ" tarifini eskitmemek için bir daha toprağa kan verdiler!
Bize selâm göndermişler, bir silâh arkadaşlarıyla! Kendileri çatışmadan fırsat bularak yazamadıkları için!...
"Keşke!" şeytan sözü bilirim! Vesvesenin başlangıcı ama keşke kendileri yazabilselerdi! Tarihi bir şeref vesîkası olarak saklama şansını tanısalardı bu fakîre!...
Teşekkürlerine değecek ne yapmışız?
Sadece duyarlı bir Türk olarak, Uzman Çavuşların canları pahasına yaptıkları vatan görevleri esnasında, rahatsız oldukları bazı konuları Onlar adına yetkililere duyurmaya çalışmışız!...
Bu kadarcık bir şey için teşekkür edebilecek kadar, selam gönderebilecek kadar gani gönüllü yiğitler şehit olmayacaklar da, cennette Peygamber'e komşu olmayacaklar da ne olacaklar?
Selâmlarıyla şereflendiğim, tarifsiz onurumun yanında yüreğimi tarifsiz dağlayan teşekküre sebep dilekçemdeki, Uzman Erbaşların bize göre çok haklı taleplerini bir daha tekrarlamaktan başka ne yapabilirim bilmem!
"YİĞİTLERİMİZ ADINA DİLEKÇEM'den...
Bu kahramanlarımız derler ki:
**"Profesyonel orduya geçiş döneminde uzman erbaşların özlük haklarında iyileştirme yapılması gerekirken kanunda yapılan son değişiklikle uzman erbaşların özlük haklarının daha da kötüleştiği görülmüştür. Bu durum biz uzman erbaşları moral açısından da etkiledi. Zaten derece-kademe olarak mesleğe yeni başlayanlar ile aramızda bir fark bulunmuyor. Haklarımız düzelecek derken,verilen haklarımız da elimizden alınıyor! Örneğin 12 sene görev yapan ve maaşı 1.000 YTL olan bir uzman erbaş, eski yönetmeliğe göre 20 bin YTL tazminat alırken, yeni yönetmeliğe göre ise 17 bin YTL almaya başladı. Çünkü ilk 5 sene için yıl başına çift maaş, kalan seneler için ise yıl başına tek maaş uygulamasına geçildi. Ayrıca yasaya göre uzman erbaşlar kaç sene çalışırlarsa çalışsınlar alacakları tazminatın miktarı asla net maaşın 20 katını da geçemiyor.
**Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da terörle mücadele edilen yerlerde, var olan lojmanlar astsubaylara bile yetmiyor. Oysa uzman erbaş ve uzman jandarmaların lojmanlarda yüzde 15 hakları var, yani yüzde 7,5 uzman erbaş kontenjanı bulunuyor demek. Fakat bir türlü biz uzman erbaşlara sıra gelmiyor. Uzman erbaşların kendi canlarından korkuları yok. Onların tüm endişesi eşleri ve çocuklarıdır.
**Uzman erbaşların mazeret izinlerinin olmadığını da hatırlatalım. Örneğin bir uzman jandarma, Astsubay, Subay yılda 15 gün mazeret izni kullanırken aynı şartlarda , hatta daha zor şartlarda görev yapan uzman erbaşlar mazeret izni kullanmamaktadır.
**Nöbetini tutuğumuz Ordu evleri ve tesislerden de faydalanamıyoruz. Nöbeti tutuğumuz yerlere ailemizle giremiyoruz.
**Her kurum çalışanına hak olarak verilen ek gösterge, sadece uzman erbaşlara verilmemektedir.
**Hangi kamu kurum ve kuruluşuna giderseniz gidin mutlaka bir sosyal güvenlik yasası şemsiyesi altında sosyal güvenceleri bulunmaktadır. 1986 yılında çıkan 3269 sayılı uzman erbaş kanunu gereği göreve başladığı tarih itibariyle 5434 sayılı Emekli Sandığı kanunu ile ilişkilendirilirler ve 45 yaşına gelinceye kadar sözleşmeleri 1(bir) ile 5(beş) yıl arasında değişen sürelerde yenilenir. Ancak Uzman Erbaşlar yasa gereği, 45 yaşına kadar sözleşmelerini yenileyebilmektedir. Hal böyle olunca, bir uzman erbaş 45 yaşından 60 yaşına kadar yani 15 yıl maaş almadan, hayatını idame ettirmek zorunda kalmaktadır. Yıllarca terörle mücadele etmiş bu insanlar okul çağında olan çocuklarıyla birlikte sokağa atılmaktadır."
Çarpıcı ve feryâd eden cümlelerle vatan sevgilerini ifâde eden bu yiğitlerimiz, cümlelerini bağlarken de;
"**Onlar(uzman erbaşlar) bu ülkenin en fakir ailelerinin çocuklarıdır. Elleri kınalı anaların, elleri nasırlı babaların çocuklarıdır onlar. Onun için tercih etme şansları olmamıştır hiçbir zaman.Vatan millet sevgisi ile büyütmüştür anne ve babaları onları. Bunun için aylarca dağda, taşta en tehlikeli operasyonlarda öncü kuvveti olmuşlar, Şehit vermişler, gazi olmuşlar, kol-bacak -göz vermişler ama asla bu vatana yan bakılmasına müsaade etmemişlerdir. Çünkü onlar, Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleridir. Çünkü onlar bu vatanı karşılıksız sevenlerdir. Çünkü onlar Uzman Erbaşlar'dır. Saygılar."
30 Nisan 2008'de Yiğitlerimiz adına dilekçemde duyurduğum istekler bunlar!
Şimdi yetkililerden bir daha, şehitlerimizin hatırına, gerideki silâh arkadaşlarının bu isteklerini sür'atle karşılamalarını, millet adına istiyoruz...
Aleykümüsselâm Yiğitlerim!
Şahsım ve Türk Milleti, sizlerin huzurunuzda esas duruştayız bilesiniz...
Allah(c.c.) sizlere rahmet etsin, ailelerinizie, ana-babalarınıza sabırlar versin.
Vatan sağ olsun!...
"TÜRK'ÜM VE DÜŞMANIM SANA, KALSAM DA BİR KİŞİ!..." M. Kemâl
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: