Salı, Ekim 21, 2008

MAMAK, HÂLÂ MAMAK'TA...

Beynimin düğümlendiği bir anımda; öfkemden kafatasımı burnumdan kustuğum bir anda buluştuk o Güzel Dostla...
Sabah namazına yakındı buluştuğumuzda çilenin o, gülen yüzü ile...
Gündem adıyla oluşturulan aslında milletimizin başına örülen çorapların birbirine girmiş, meselelerin birbirine çözülmemecesine dolaşmış olduğu ve dolayısıyla da ziyadesiyle bunaldığım bir anımdı!
Yunus Meral Ülküdaşımla, Dâvâ'nın Aysberglerinden biriyle, ciddi manadaki ve inkârı mümkün olmayan kanaat önderi tarifli Ülkü Devi'yle buluşmak, moral takviyem oldu bir daha...
Sohbetler ettik zamanın izni kadar!
Daha doğrusu hep ben söylendim, söylemek-söylememek arası bocaladığım; kızdıklarıma olan sevgimden onları atlayıp kendimle başlattığım kişisel iç savaşlarımı anlattım yine zamanın izni kadar...
Zaman fukaralığımızın ikimiz de farkındaydık!...
Hakk'ka uğurladıklarımızın yarım kalmış hayallerini, bitirilmesini bizden beklediklerine inandığımız hayallerini konuştuk...
Cesurlarımızı, korkaklarımızı yad ettik adlarını kendimizden bile saklayarak!...
Bu arada; günümüz Korku İmparatorları'nın oluşturmak istedikleri Korku Atmosferi'nin oluşmasına katkı veren, Korku Tellalları'ndan bahsettik!... Dört günlük göz altından sonra; sanki Mamak'tan gelmişçesine, sanki C-5'lerden çıkmışçasına; "Hiç kimse yerinden ve makamından dolayı kendisini rahat hissetmesin!" diyerek tellallık yapan "Demokrasi Havarileri"ni konuştuk!...
Bu 'Korku Tellalları'ndan bahsederken aylardır, belki de yıllardır tamamlayamadığım bir şiirimi hatırladım. Eksik halini, karalamış olduğum halini paylaştım Ülkü Devi Ülküdaşımla...
Ve telefon, ve internet sohbetimizi sonlandırdıktan sonra elime aldım yarım bıraktığım şiirimi:

MAMAK' TA

Neler oldu neler?
Neler olmadı Mamak'ta!
Olmazları olduranlar,
Olanları unutmamakta, unutturmamakta!...
Fidanlar ekildiler,
Ağaç olup biçildiler.
Dâr olup dâra çekildiler, darağacı oldular!
Darağaçlarında imanlar asıldı Mamak'ta,
Asılanların ipi, cellatları salmamakta!...
Üşüdüler zindanda
Üzülmesinler diye söylemeden analara,
Yavuklular hissedip kazaklar dokudular.
Asılınca kazağın sahibi, üşüdü boş kalan kazaklar Mamak'ta
Şimdi, dünyalar, kazakları dolduramamakta!...
Ketenler ekildiler,
Kenevirce biçildiler.
Bir kısmı kenevirce ciğerlere çekildiler efkârca.
İşe yaramayanları gûya urganlaştılar Mamak'ta
Güçleri yetmedi cellatlara,
Ve Mamak'ta astıklarını urganlar taşıyamamakta!...
Hak diye millet diye millieştiler,
Türkleşti iyiceeee, Ülkücüleştiler,
Ülkücüleştikçe devleştiler...
Devden korkan cüceler Haçlı'yla birleştiler,
En korkulan devler hep zindandaydı Mamak'ta,
Devleri ipe gönderenler, o günü unutamamakta!...
Çile çekti tüm demirler.
Çileyle çift su alıp çelikleştiler,
Önce "Cennet'te..." diye kavilleştiler;
Asıldılar, kesildiler, ezildiler ezilmediler Mamak'ta!
Çekenler dayanılmazları Hakk'ka çekildiler
Çekilmeden çekenler çok yattılar Mamak'ta,
Çekenler de, çektirenler de artık hatırlamamakta!...
Yağmur bulutlarını dağıttılar,
Güneşleri soğuttular,
Susuz bıraktılar toprakları,
Hasret çektirdiler sevda devlerine Mamak'ta;
Hasret çekenler de, sevenler de, sevilenler de
Unutulmamakta,
Şükürler olsun solmamakta...
Ve hâlâ Mamak,
Mamaklığıyla Mamak'ta... 21 Ekim 2008/Salı/Sabah saat: 08.43/İzmir

Varlıklarıyla teselli, hissettirdikleriyle yürek, cesâretleriyle her kese cesâret olmaya devam eden Ülkü Devleri'ne sonsuz selâm olsun...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: