Çarşamba, Ekim 08, 2008

HESABIMIZLA OYNAMAYIN!...

Taraftarlar, taraftarlığın gereği; "Kendim ısırır köpeklere yalatmam!" mantığıyla, taraftarlık adına bir yerlere saldırır,bir yerlere salyalarını akıtırlarken, biz gerçek "Dâva Adamları"na seslenmek zorundayız!
Gerçeğin çıplak gezdiğini, gerçeğin çoğu zaman can acıttığını bile bile, canlar acıtmacasına gerçekleri söylemek durumundayız! "Milletçilik" bunu gerektirir! Vatanperverlik, emânete sadâkat, kahramanlara vefâ, şühedânın ideallerine sahiplenme bunu gerektirir!
Sadece hamâsetle, sadece siyâsî kurnazlıklarla, sadece mevcût hükümetin yanlışları üzerine bina edilmiş altı-üstü boş laflarla olmaz bu işler!...
Kişinin dünü, bu gününün ve yarınının; yaptıkları, yapacaklarının kefîlidir!
Recep Tayyip Erdoğan'ın siyâsî yasağının kaldırılmasında, Siirt seçimlerinin iptal edilerek Tayyip Erdoğan'ın Meclis'e girmesinde ve Başbakanlığa oturmasındaki Ana Muhalefet Partisi'nin katkılarını, unutmadık, unutmayacağız!
Demokrasiyi anlayamamakla suçlanan ama aslında demokrasi değil bir "Genel Başkanlar Sultası" olan dayatmalarla, Genel Başkanların aday ettiklerine oy vererek sonradan şikâyetlenen milletin yaptığının bir benzeridir Ana Muhalefet'in yaptığı!... Önce seç-seçtir! Önce önünü aç, Başbakanlığa kadar yükselt! Sonra da muhalefet yapacağım diye kavgaya başla ve tenkîd et!...
Bu yapılanlar, ne her hangi bir şeye yarıyor, ne de bu tenkîdler iktidara zarar verebiliyor! Çünkü tenkîd edenin inandırıcılığı yok!...
Ana Muhalefet'ten muhalefet etme tekniği öğrenen, suskun siyâsetin mûcidi "Yavru Muhalefet"te benzer işler yapacak elbette!
Devlet Bahçeli'nin konuşmasını, defalarca okudum! Kırk yıldır MHP'nin Türk Milleti'ne tercümanlık eden sözlerine benziyor! Ama sözle söyleyen arasındaki uyumsuzluk varken, son cümlesinde takılıp kaldım her defasında...
"Siyasette yapamayan gider, yapacak olan gelir. Ancak bu demokratik devir teslim gerçekleşinceye kadar yaşanacak bütün kayıpların vebali hükümetin omuzlarında, Milliyetçi Hareketin hesap soran elleri ise sorumluların yakasında olacaktır." diye bitiriyor hamâsetin boyu aştığı konuşmasını!...
Kişinin dünü, bugününün ve yarınının; yaptıkları, yaptıklarının kefîlidir demiştik. Bu tesbîtimizden sonra; "Milliyetçi Hareket'in hesap soran elleri ise sorumluların yakasında olacaktır." sözüne, hadi inan!...
Sağcıyı-solcuyu, ükücüyü-devrimciyi, laiki-dinciyi rahatsız ediyor olmasına rağmen; AKP'nin kadrolaşması önünde -ne demekse- Atatürkçülük adına bir engel olarak görülen A. Necdet Sezer'den boşalan makama, Abdullah Gül'ün çıkmasını sağlayacaksınız sonra da "hesap soran eller"den bahsedeceksiniz! Ki "Çıkarsa indirip, okyanus ötesine kaçsa getirip" hesap sormak vaadiyle seçim meydanlarındaydı bu "Yavru Muhalefet"...
Bütün hamâsî sözcüklerle mevcût hükümete saldıracaksınız ama PKK'nın siyâsal temsilcileriyle o saldırdığınız hükümetin tokalaşmadığını; sizin de saldırdığınız Genel Kurmay Başkanlığı'nın o tokalaştığınız siyaset lekeleriyle hiç bir araya gelmemiş olduklarını unutacaksınız ve milletin bunların farkında olmadığını farz edeceksiniz!...
"Debileri düşük DB" ye deriz ki; siz hesap falan soramazsınız! Sizin böyle bir göreviniz, böyle bir düşünceniz, böyle bir hazırlığınız asla olmadı, olmaz da!... Bari hesap sorma kurumunu telâffuz ederek yıpratmayın!...
Hesap sormaya hazırlanan milletin aklındaki, vicdânındaki "Hesap sorma müessesesi"nin yıpranmasına sebeplik etmeyin!...
Yani gölge etmeyin başka ihsan istemez! Sizlerin inadınıza "İnadına Tayyip" düşüncesi ve sizlerin siyâsî hatalarınızın da yardımlarıyla göreve getirilen Tayyip Erdoğan'dan, millet olarak biz hesap sorarız!... Ve bu hesap sormada sizleri de unutmadan!...
Şimdi kenar durun, biraz da siz dinlenin ve bırakın yaralarımızı saralım! Yaralarımızla, kanayan yüreklerimizle oynamayın!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: