Pazar, Temmuz 05, 2009

BEYGİR DÖNER, DOLAP İNİLER!...

Biz ne kadar bağırırsak bağıralım sadece dinleyenlerin bizi duyduğunu biliriz.
Biz Türkçe düşünüp Türkçe hayâller kurar, Türkçe konuşuruz! Dolayısıyla sadece Türkçe bilenler bizi dinler ve sadece Türkçe düşünenler bizi anlar bunu da biliriz! Sayımızın az olmadığını ama çok olmadığını da biliriz ve "Nerede çokluk, orada b..luk!"un da farkındayız!
İçerde demokrat, dışarda diplomat eyyamcılarımızın; değişmeyi, dönmeyi, terk etmeyi ve terk edilmeyi ilm-i siyâset diye yutturmaya çalışan taraftar akıllı, ipotekli vicdanlı kurnaz işbirlikçilerimizin sâyesinde de her gün bir başka garâbetle muhatabız!
Kameralarla, fotoğraflarla tesbitli, emme-basma tulumba misali; "Kabûl edenler? Etmeyenler? Kabûl edilmiştir!" komedisine ortak olup sabah "Aldatıldık!" diye feryâd eden "CeHaPe'li, MeHaPe'li" Genel başkan Vekilleri sâyesinde, Genel Kurmay Başkanlarının da "Sivil Mahkemeler"de yargılanmasını sağlayan yasalar çıkardık! Allah sonunu hayretsin!
Hakkında evrakta yolsuzluk ve trilyon lirayı iç etmekten soruşturma olduğu söylenenler, dokunulmazlık zırhı sâyesinde Köşk'e çıkabiliyor! Hakkında kaç tane dosya olduğu kesin bilinmediği söylenenler, dokunulmazlık zırhı sâyesinde Başbakanlığa kadar çıkıyor! Kapısında elli yıldır bekletildiğimiz AB'nin lokomotif ülkelerinden birinin yasalarına göre Asrın Organize Dolandırıcılığı diye adlandırılarak yargılayan bir mahkemenin suçladığı bürokratı, dokunulmazlık zırhı ile Başbakanlığa çıkan kişi; "Temiz arkadaşımız." diye târif ediyor!
Temiz Arkadaşımızıın hâmisi Başbakan, son çıkardıkları yasaya itiraz eder görünen "Genel Başkan Vekilleri "CeHaPe'li, MeHaPe'li" vekillerle ilgili; "Sizin vekilleriniz ne iş yaparlar? Uyuyorlar mıydı?" diye çok haklı bir soru sorar!
TSK'ya saldıran, G/g/ülen Taraf'a bilgi servis edenler de, -gûya- Taraf'a karşı olanlar da çâreyi benzer, hatta tıpatıp kelimelerle; "Askerin üzerinden elinizi çekin!" demokrat ve diplomat söyleminde bulurlar!
En kuvvetli silâhlarla mücehhez, en kuvvetli, hâla bütün anketlerde en güvenilir çıkan kurumumuz Ordumuz, bu demokrat ve diplomat siyâsilere karşı savunmasız!
Milletin aklı her geçen gün biraz daha karışık!
Ne kadar yırtınırsak yırtınalım sadece dinleyenler duyuyor bizi de!
Biz; içerde demokrat, dışarda diplomatlardan değiliz! Savaşarak kazanır veya kaybederiz! Biz önce el kaldırıp "Kabul edilmiştir!" diye noktaladığımız, sonra "Aldatıldık!" diye feryâd eden Genel Başkan Vekili ünvanlı orta oyuncularından değiliz!
Biz; Türk'üz. "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyenleri baş tacı edenleriz. Biz milletiz ve devletin aslî sahipleriyiz. Ne bir çakıl taşımızdan, ne bir Kürdümüzün saçının telinden, ne istiklâlimizden, ne de tarih yazan Ordumuz'dan asla vaz geçmeyeceklerdeniz!
Dokunulmazlıkların kaldırıldığı gün; Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Bakanların, millet vekillerinin ve "Temiz Kardeşimiz"in yargılanmasının sağlandığı gün, her kes yargılansın ve Genel Kurmay Başkanı da sivil mahkemelerde yargılansın diye nâra atarız! Amaaa...
Bir de kıssa: Adam fakirdir. İmkânları gereği yaya olarak yolculuk yapmaktadır. Yolu, akşama doğru bir değirmene düşer. Orada Tanrı misafiri kalmayı düşünür ve değirmenciye söyler. Değirmenci, adama değirmen taşına yakın bir ot yığınının yanını yer olarak gösterir. Dolap beygiri diye tarif edilen eşek, değirmen taşına koşulu ve boynunda da kocaman bir çıngırak vardır. Sabaha kadar dolap beygiri döner, çıngırak öter ve yolcu hiç uyuyamaz! Sabah olur vedalaşarak gidecektir. Değirmenciye; "Dolap beygiri tamam da boynuna o çıngırağı neden astın?" diye sorar. "Durduğunu anlayayım diye..." cevabıyla; "Peki ya eşek durur ve sadece başını sallarsa?" deyince; "O kadar aklı olsa eşek olmaz!" cevabıyla kendi eşekliğine hayıflanarak yoluna devam eder. Kıssalar hisse için...
Durdukları anlaşılsın diye boyunlarında çıngırakla döndürülenlerin, içerde demokrat / dışarda diplomat Davos Fatihlerinin, ABD ve AB adındaki 21.yy. Haçlısı'nın diktelerini yasalaştırmakla meşgûllerin yönettiği ülkede; kurumlar arası uyum, vergi adâleti, hak-hukuk, üretim, grev tehdîdi, "... gidersen git! Elimdeki kadar veririm!" şeklindeki blöf, Temiz Kardeş'lerin savunulması, "Kendim ısırır köpeklere yalatmam!" taraftarlığı ile asâyiş ve huzûr bu kadar olur!
Ve bu yönetimin adı da maalesef "Demokratik Sistem" olur! Beygir döner, dolap iniler!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: