Çarşamba, Temmuz 01, 2009

KURT KARIN DOYURMAK İÇİN KÖPEKLİĞE RÂZI OLMAZ...

"Toplantı, konferans ve mitinglerde kendilerini alkışlatmak, muhaliflerini de yuhalatmak için etrafına genç toplamaya çalışanlar, gençliği çığırtkan veya satın alınmış propogandist olarak kullanan çarpık kanaatli kimselerdir." Alparslan Türkeş (Temel Görüşler-1.Baskı- sayfa:135)
Canımın Türk yanını, kardeşlikten ileri bildiğim ülküdaşlık yanını çok inciten, çok yaralayan olaylar duyuyorum! Keşke duymasaydım!
PeKaKa'lılar Bayrağımız'a saldırdığında oda hapsi uygulanan, bu uygulamaya uymadıkları, şehit cenazelerinde tesbît edilerek yavaş yavaş Ocaklarından-teşkilâtlarından uzaklaştırılan, 12 yıllık bir süreçte partiden ihrâç edilen, millet vekili adaylıkları veto edilen dâvanın ve partinin gerçek sahiplerinin yerine monte edilen devşirme-menfaatperest siyâsilerin; erkeklikle, Türklükle, Türk Milliyetçiliğiyle hele Ülkücülükle asla bağdaşmayacak uygulamalarını duydum!
İstanbul-Sultangazi'de 10 yıl Ülkü Ocağı Başkanlığı yapan bir kardeşimizin uğradığı -kelimenin tam anlamıyla- hâince saldırıyı duydum! Ben, bunlara sadece taraftar demiştim! Bunlar, taraftarlığını yaptıkları menfaatleri uğruna körü körüne mecbûr oldukları şahsa sadakat gösterisi yaparken Ülkücüden başka bütün sıfatları hak ettiler!
İçlerinde Parti Kurucular Kurulu Üyeleri'nin de -nerdeyse tamamının- bulunduğu delegenin Olağanüstü Kongre talebi üzerine panikleyen Balgat Serası Çiçekleri; sadece menfaatperest taraftarların yapabileceği ve getiri-götürüsünü hiç düşünmedikleri işler yapıyorlar!
Tahkîm Yasaları'nda, Uyum Yasaları'nda, İkiz Yasalar'da imzası bulunan; Türk Milliyetçilerinin oylarıyla seçilmiş millet vekillerinin de katılmalarını mecbûr eden; kırk bin vatandaşımızın katilinin idamının ertelenmesini geçici Başbakan Yardımcılığı makamında ceket iliklemeye tercih edemeyen ve barajla cezalandırılan Kişi'ye muhalif olan Ülkücülere saldırıyorlar!
Evinden dostça çağırılarak bir minübüse sokulan 1o yıl Ülkü Ocağı Başkanlığı yapmış bir Ülküdaşımızı; iki ilçe başkanı ve adamları öldüresiye döverek öldü diye boş arazide bırakıp gidiyorlar! Hele sopalarla, demirlerle, tekmelerle linç edercesine atılan dayaktan önce bir ilçe başkanının; "Sen hep yanlış safta yer alıyorsun. Ölüm senin için kurtuluş olacak! Ülkücüler gelsin seni kurtarsınlar bakalım!" şeklindeki psikopatça-alçakça nutuk, taraftarların net tarifi!...
Seçim meydanlarında hamasî milliyetçi nutuklar okuyan ama seçimlerden sonra sayısız gayr-ı millî tavır sergileyen bir siyâsetçinin taraftarları bu işi yapanlar!
Oysa Başbuğumuz; " Daha da ileri giderek diyoruz ki millî, ahlâkî, tarihî vasıflarımızı inkâr ederek, değiştirerek, kısacası Türklükten çıkarak kuvvet kazanılacaksa bunun karşısındayız. Zira kurt, karın doyurmak için köpekliğe râzı olmaz." diyordu! Bizleri "Yüz Milyonluk Milliyetçi Türkiye" ve "Turan" hayallerimize böyle hazırlıyordu. "Ne mozaiği ulaaaan!" diye soruyor, "Gerekirse kan dökeriz! Akıllı olun!" diye kükrüyordu! Mozaiğe tahammülü olmayan bir teşkilat, "Çiçek Bahçesi" tarifiyle milleti solmaya mahkûm ediyor!
"Onlar ne kadar Kürtse ben de o kadar Kürd'üm. Ben ne kadar Türksem onlar da o kadar Türk'tür." tarifinin yerini "Farklılıkların farkındalık" gibi demokrat-halkçı maskeli, bölücü kavramlar dolduruyor!
Gâzi Meclis'te tek farklı parti ve işi bölücülük olan, İmralı direktifleriyle hareket eden DTP'lilerle, onların içindeki en hararetli Apocu ile tokalaşarak Gâzi Meclis'in rengini tamamlayarak demokratlaşmak, halkçılaşmak, Türkiye'yi bölmek isteyen senariste hoş görünme çabası var Türk milliyetçiliği adına!
Ve bu tavırlara tahammül edemeyerek meşrû haklarını kullanan delegelerin irâdesine korku tahakkümü kurmak için saldırıyorlar! Ülkücünün üstüne taraftarları salıyorlar!
Sultangazi'de öldü diye bırakılan Ülküdaşımla berâber evimde otururken dayak yemiş gibiyim! Kimler ilgilenecek ve ne yapacaklar diye de meraktan ölüyorum! Kendini saldırıya uğramış sayan bütün Ülküdaşlarıma geçmiş olsun!
"Ülkücü gençlik bölünmez bir bütündür, bölücü çabaların sermâyesi ve oyuncağı değildir." Alparslan Türkeş (Temel Görüşler-Sayfa:140)
Selâm, sevgi, dua..
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: