Perşembe, Temmuz 30, 2009

BİLİN Kİ OLACAKLAR YAKINDIR...

Bir şeyler yapıyorlar! Bunlara bir şeyler yaptırıyorlar!
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis yorgunluk atmak için tatildeler!
Millet, yedi yıllık açlık yüzünden uykuda! Bazıları da, bir şeyler yapanlara çaktırmadan destek için; "İzindeyiz!" diye pankartlarla izinde, tatilde!
İmralı'daki bebek katili, kahpe câni mesaide! Bebek katilinin -Gâzi Meclis'in rengini tamamlayan- bölücü uzantıları, mesaide! Dolma Kalemler iş başında! Yandaş medya, fazla mesai yapıyor! Aldığı dolarları saymakla alacağı euroları hayalle meşgûl! İçişleri Bakanı, konuşması beklenen yerlerde hiç ortada yokken şimdi mesaide!
Ve adına "Demokratik Açlım" dedikleri, yandaşları ve Dolma Kalemler'in "Kürt Açılımı" dediği hayâli konuda açıklama yapmak üzere basının karşısına çıktı! Hiç bir soruya cevap vermeyeceğini söyleyerek gûya toplumu bilgilendirdi!
Hiç bir şey söylemedi! Hiç bir şey söyleyemezdi!
Söylenecek bir şey olsa ya Başbakan, ya da Cumhurbaşkanı söylemek için havalanırlardı. Uçakta söylenecekleri söyleyip milleti sakinleşinceye kadar uzak bir yerlere giderlerdi!
Yandaş, kapı kulu, işbirlikçi, eyyamcı, pahalı ucuz Dolma Kalemler; bu söylenmeyenlerden neler çıkardılar neler! Kur'an'ın şifrelerini çözebilen güçteki îmanları sâyesinde, hiç bir şey söylemeyen, hiç bir soruyu cevaplamayan adamın söylediklerinden neler anladılar neler!...
2. Cumhuriyetçiler, Yeniden Osmanlıcılar, Türk ve Atatürk düşmanları, Cumhuriyet hasımları, ABD'nin güney komşuluğumuzdan memnûn hatta "daha fazla demokrasi" sırasına girmiş olan mandacılar; "diplomat-demokrat" maskesiyle milletliğimizi, bölünmez bütünlüğümüzü parçalayabilmek için ödevlerini yapıyorlar! Meclis açılıncaya kadar milleti uyutma görevi de İçişleri Bakanı'na verilmiş!
Günlerdir; "Her kes bir şeyler söyledi ama Türk konuşmadı!" diye yırtınıp durdum! Birileri, yandaşlardan birileri, iletilerle; "Olmadı Hoca! Kurulduğu günden beri devleti beyaz Türkler yönetmedi mi? Daha ne konuşacak Türk?" diye, tahrik amaçlı bir şeyler söylüyorlardı!
Bu ucuz, et kafalıları kaale alıp almamak konusunda kendimle çekişirken Sevgili Arslan BULUT, Türk karakteriyle; "Yalnız işler rayından çıkarsa ... O zaman her fert bir ordu olur! Herkes bunu böyle bilsin." diye kükredi köşesinden...
Türk, konuşuyor anlayacağınız! Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini bilen, tarihle yaşıt bu devletli millet, sözlerini söylediklerini uygulayabilecek kadar da deneyimlidir hatırlatırım!
Yokluğu, açlığı, imkânsızlığı ve yalnızlığı silâh edebilen tek millettir Türk Milleti!
İş başa düşerse her Türk bir ordu, her ordu mensûbu bir Türk'tür.
Paçamıza dalarak gösterdiğimiz müsamahayı anlayamayan nankör itlerimize hatırlatmak Türklüğümüz gereğidir! Bizde emânete hiyânet olmaz! Bizde, hâine acımak olmaz! Dostça yaklaşıp puştluk eden bağışlanmaz! Bizde başlıya baş eğdirmek, dizliye diz çöktürmek, halkları toplayıp milletleştirmek bir devletçilik teâmülüdür!
İş başa düştüğü zaman; azcık aklı olanlara düşen iş, eğer ihâneti varsa kellesini saklamaktır!
Asla kaçmayan, kaçanı kovalamayan, yendiğine zulmetmeyen, tarih mimarı Türk Milleti'nin sabrıyla oynadınız!
Epeydir söylenen Türk Milleti konuşmaya başladı! Bilin ki olacaklar yakındır! Sözü özünün kefîli olan, sözle öz birliği en belirgin karakteri olan Türk, teyakkûzdadır vesselâm...
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü arslanım! Fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: