Cumartesi, Temmuz 11, 2009

TAVIR, TÜRKÇE OLMALI...

"Necip Türk Milletine ve nesl-i âtiye (gelecek nesillere) tavsiyem şudur ki, sînesinde yetiştirerek başına geçireceği kişilerin kanındaki ve vicdânındaki cevher-i asliyeyi tahlîl etmekten bir an ferâgat etmesin." Kemal ATATÜRK

Haber sitelerine Muğla-Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçi'nin; "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ne zaman Türkler yönetmeye başlar, o zaman sıkıntılar biter." sözleri, düşmüş!
Bomba gibi gündeme düşmüşmüş! Başta AKP İlçe Başkanı olmak kaydıyla, tepkiler çığ gibi büyüyormuşmuş!...
Hadi be! Hadi ordan! Hadi ordan be!...
İnternet sitelerinde Türk yaratılmadığı için şükredenlerin; Cumhuriyetten, laiklikten hesap sormaya edilen yeminlerin videolarının yayınlandığı; "Ne mutlu Türk'üm diyene." sözünün dağlara yazılmasından rahatsızlığını saklamayanların Köşk'e çıkarıldığı; en milliyeçilerin "farklılıkların farkındalıkla, toplumsal dayanışmanın siyâsal iz düşümü"yle, her renkten ve kokudan çiçeklerden millet tarifi çıkarma gayretleriyle, Gâzi Meclis'in renklerini bölücülerle tamamlama gayretleriyle, Çin'de PeKaKa'nın siyasallaşmışı ile göbek atmayı tasvip etmeleriyle, Doğu Türkistn'a Özerk Sincan Bölgesi, Uygur Türk'üne 'Uygurlu' demekle; son zamanların en ulusalcı kimliksizi CeHaPe'nin yeni dîni ve etnik açılımlarıyla; özetle sağcısı, solcusu, liberali, ümmetçisi mevcût partilerin AB'cilik ve ABD'cilik adıyla mandacılık yarışındaki Haçlı işbirlikçiliği ile yaşadığımız günler bile hasretle arayacağımız günler olacak korkarım!
Eşekten yarış atlığı, kurt köpeğinden kurtluk, kediden aslanlık, kuzgundan kartallık beklemek kadar abestir Türk olmayandan Türkçe davranış beklemek!
Devletimizin kurucuları Türk ve temel prensibi Türk Milliyetçiliği, vatanımızın adı Türkiye ve vatanda yaşayanları da; "Ne mutlu Türk'üm diyene." diye târif etmişsek Behçet Saatçi, söylenmesi gerekeni söylemiş, yapılması gerekeni de Muhteşem Türk Atatürk'ün öğüdünden hareketle hatırlatmıştır...
Türk Milliyetçiliği'nin son siyâsal Başbuğu da; "Cumhurbaşkanından genel ev kadınına kadar insanımızın meselesi, meselemizdir." diye öğretmişti Ülkücülere...
Kim, kimler, hangi partililer veya hangi siyasi görüşlüler ne tepki verirlerse versinler şahsen benden avuçlarımı patlatırcasına, ayakta alkış Behçet Saatçi'ye...
Gürültü edip kuşları uçurduktan sonra boşluğa mermi sıkarak avcılık olmaz! Zamanında, zemininde söylenmeyen sözlerin sonradan söylenmesinin asla ve kat'a inandırıcılığı ve etkisi de olmaz!
Eğer olur iddiasında bulunanlar çıkarsa, Başbakan'ın Erzurum'da, partisinin il kongresinde sorduğu soruya muhatap olunur ve büyük bir ihtimâlle de her ne denilirse denilsin soru, cevapsız kalır! Veya söylenecek sözler, tam yerinde ve zamanında sorulmuş soruya cevap olmaz!
Türk tarifini vatandaşlık bağı ile sınırlayıp daha da ileri götürerek Türkiyelilik adı altında hapsederseniz ne Uygur, ne Azeri, ne Kırgız, ne Özbek, ne Kıpçak, ne de dünya Türklerine sahiplenmek hakkınız kalmaz! Hakkınızı baştan kendi elinizle terk etmiş sayılırsınız ve muhatap olacağınız sorular karşısında susmaktan başka çâreniz de kalmaz!
Ya zamanında gerektiği gibi konuşacak, ya da suskunluğu bir siyâsi tarz olarak kabullendirdiğiniz gibi susacaksınız! Yoksa lafı adamın ağzına teperler!...
Millet olarak boşa geçirecek zamanımız yoktur ve gün; Türkçe durup Türkçe tavır sergilemek günüdür!
"Kavimden, gardaştan, dosttan küsülür
Ben senden küsmeyip ya kimden küssem?
Canı belâlara canan götürür
Canandan küsmeyip ya kimden küssem? (Azaplı Mikâil)
"YÜZDE YÜZ TÜRK OLDUĞUN GÜN CİHAN SENİNDİR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: