Salı, Ekim 25, 2011

MHP'DE FAY KIRILMAK ÜZERE!...

"Ol" deyince olduran Çalab'ım! Tanrı'm! Hüdâ'm! Allah'ım, yardım et! Devlet olarak zorda, millet olarak dardayız!

Ciğerimizi otuz kere yakan, 75 milyonu -iki günde- otuz kere yaralayan hâin saldırının yaraları kanıyorken Pazar günü Van'da kıyâmet koptu! 300'e yakın can kaybımız var! Her geçen an can kaybı artıyor ve binlerce yaralı, yüzlerce yıkık yuva!...

Depremden iki gün önce, 21 Ekim'de İzmir-Bornova'da "terörü lânet yürüyüşü" sonrası, üniversiteli ülkücü gençlikle buluştuk. Konu; Birlik-Berâberlik ve Millî Yas'tı. Yürüyüşte; "Şehitler için herkes ayağa!" seslenişine kafelerde bigâne kalan olmamıştı! Hele, bir askeri bölge yakınından geçerken Mehmetçiklerin telörgülere yapışıp milletle marş söylemesi, slogan atması, görülmeye değerdi! Ordu-Millet resm'olmuştu! Türk Milleti, yaralı-öfkeliydi!

Ülkücüler, milletin refleksi olduklarını bir daha göstermişlerdi! Uzun, uzun konuştuk. Sohbette bir -gizli- konu daha vardı; Ülkü Ocakları Genel Başkanı'nın bir gün sonraki düğünü! Millî Yas ve düğün! Akıllar karışmaya çok müsaitti!

Harun Öztürk'ün, düğünü iptal edip Kur'ân okuttuğunu ve Şehitlere ikrâm ettiğini öğrenerek Ülkücülerin Başkomutanı'nın düğününe, buruk sevindik! Düğün ve eğlence iptâlinin, düğünde Şehitlere Kur'an ikrâmının çok Türkçe, çok Ülkücüce ve ahlâkîliğini sindirerek iftihâr ettik! Allah hayırlı etsin! Ömür boyu mutluluklar!

Hikmetine suâl olmaz; hayırlı, vakûr Türk düğününden bir gün sonra da Van'da kıyâmet, can pazarı! Daha önceki âfetlerde, 1980 öncesi Muş-Van-Pasinler depremlerinde ve Gölcük Depremi'nde herkesten önce, Mehmetçik'le birlikte Ülkü Ocaklı gençler, âfet bölgesinde olmuştuk, olurduk!

Bugünse, depremden üç gün sonra, twitter'dan Ülkü Ocağı Genel Başkanı'nın yardım kampanyası duyurulmaya başlandı! Bu bir geç kalma değil mi? Türk Milleti'nin refleksi olan Ülkücülerin, herkesten önce Van'lıya can olmak için Van'da olması beklenmedi mi? Bin yıllık kardeşliği yaşamak ve yaşatmak için böyle âfet hallerinde ayrıştırıcı bütün tavırlar ertelenerek insanlığa terfî etmek gerekmez mi? Bunu, Ülkücüden başkası becerebilir mi? Kolay gelsin.

Görmeye, sorgulamaya devam!

Seçimlerden sonra, şu ana kadar MHP ve Genel Başkanı hakkında lehte veya aleyhte konuşmadık, yazmadık! Tahrîkçilere de; "Yüreğiniz varsa gelin hep berâber BOP Eş Başkanı ve ekibiyle kavga edelim! MHP Genel Başkanı ile kavganın kime, ne yarârı olur?" diye itiraz ettik hep! Bazı hallerde ise susmak için elimize-dilimize kendimiz pranga vurduk! Bu kendimizi susturduğumuz süreçte çok şeyler oldu!

Bölücülerin şımarık-pervâsız saldırıları sürdü, yetmez gibi PKK'nın "dokunulamaz" laştırılmış yeminli yalancılarıyla anayasa yapma çalışmaları başlatıldı!

"General Netekim" Anayasası'ndan 26 maddenin değiştirilmesine neden "Hayır" dediğini, izahta sıkıntı çeken MHP yönetimi; "21.yy.'a yakışır bir Anayasa olmalı" diyerek bu kere destek vereceği sinyalini verdi! Kabûl edilir veya edilmez, bunlara siyâsi akılla verilecek cevaplar mutlaka vardır! Şimdilik konu, bu değil...

Akıllarda, zihin zorlayan, unutulmaz olaylar var! Ankara'nın kalbinde, Devlet Mahallesi'nde bomba patlatıldı! Onlarca sivil şehit, yüzden fazla yaralı, sayısız işyeri darmadağın! Bütün siyâsiler, olay yerinde ama "Yazılı Çok Sert Açıklama"sı duyurulan MHP Genel Başkanı yok!

Yine, yeni, daha dün Van'da kıyâmet koptu! Herkesin Van'da olmaya yarıştığı bu âfet anında, MHP Genel Başkanı Mersin'deymiş. Ne güzel! Yâni Van'a Ankara'dan daha yakınmış! Deprem gecesi anında Erdoğan Van'da-Erciş'te! Sabahı Kılıçdaroğlu Van'da! Ankara'dan gelen MHP'li heyet Van'da! MHP Genel Başkanı, bugüne kadar hâlâ Van'da yok! Aksine uzaklaşmış, Ankara'da Grup Toplantısı'nda!

MHP Genel Başkanı'nın başka işlerinin olduğunu, basından öğreniyoruz! Muhaliflerini, "Disiplin"e etmekle meşgûllermiş! "O, zannediyorum MHP'ye yerleştirilmiş bir siyasi mayın!" dediği Yusuf Ziya İrbeç'i, emsallerini ikaz edercesine hizaya sokmakla meşgûllermiş! "Provokatörler her zaman ortada görünür yanda dururlar..." diye de izâh etmişler!

Birkaç gün önce, Sivil Toplum Örgütleri'nin "Teröre Karşı Büyük Yürüyüş"e davetine; "Ben orada bulunmadan gerekli desteği verebileceğimizi söyledim. Şahsen bulunmak istemiyorum, dedim." Demişler Selcan Taşçı'ya!...

Aklıma çiviyle yazılan sözler, hafızamdaki kısık sesleriyle kulağımda çınlıyor; "Provokatörler her zaman ortada görünür yanda dururlar!" Lâ havle velâ kuvvete ...

Selâm, sevgi, dua...

Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: