Salı, Ekim 04, 2011

YENİ ANAYASA MI , YENİ BİR SEÇİM Mİ?

Biliniyor ki; milliyetçilikle vatanseverlik farklı kavramlar, farklı sevgiler ve farklı davranışlar gösterttiren duygulardır.
Milliyetçi milletini sever. Milletinin sahip olduğu bütün değerleri de milliyetinin gereği olarak sever. Yani Milliyetçi aynı zamanda vatanseverdir. Her vatanseverden ise milliyetçilik beklenemez, beklenmemeli! "Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran halklara Türk Milleti denir." kural tarifini millet kabullenmiş. Kabul etmeyenler de vardı, var ve hep olacak! Gayr-ı Müslîm ve Türk asıllı olmayan ama Türkiye Cumhuriyeti Devletine sâdık, binlerce vatandaşımız var. Bunların vatanseverliklerinden şüphe olabilir mi? Ama onların kimlikleri ve karakterlerine saygıyla da onlardan asla Türk Milliyetçiliği istememeli, beklememeli! Bu yorum, müslüman olup Türk asıllı olmayan vatandaşlarımız için de aynen geçerlidir! Bu tür vatandaşlardan Devlet'e sadâkat, vatanperverlik bekleyebiliriz ama Türk Milliyetçiliği istemek ve beklemek çok akıllıca ve inandırıcı olmaz!
Cumhuriyet'in ve sağladığı demokrasinin ürünü bir Hükümetimiz var.
Hükümet eden partinin Genel Başkan ve kurmayları, hiç bir zaman "Türk'üm." demediler! Demedikleri gibi; "Her türlü milliyetçiliğe karşı" olduklarını da saklamadan ifâde etiler! Hiç saklamadıkları bu tavırları ile de % 50 oy aldılar!
Sonuç bu diye Türk Milliyetçileri olarak Türk Milleti'ni sevmekten, gelişsin çağ atlasın diye gayretten vaz mı geçeceğiz? Demokrasilerde oy vermeyene mi, yoksa milleti iknâ edemeyip inandıramayarak oy alamayana mı kızmak akıllıcadır?
Bu konuyu yeri geldikçe işlemek üzere asıl güncel konuya dönelim.
Şühedâ emâneti Cumhuriyetin nimetlerinden istifâde ederek, yetmezmiş gibi Haçlı ABD ve AB tarafından şımatıldıkça şımartılan, BOP Eş Başkanlığı'nı iftihârla ifâde eden ve hiç "Türk'üm." dememiş bir Genel Başkan'ın kurduğu Hükümetçe de önleri açıldıkça açılarak "Açılım" adlı uygulamayla kontrolden çıkmış kalkışmacılar, bölücü terörist yandaşları, siyasallaştırılmış PKK'lılar Gâzi Meclis'e gelip Türk Milleti huzûrunda namus ve şerefleri üzerine yemin ederek bağlılıklarını ikrâr ettiler diye kızılca kıyâmet koparıldı! Beklenen bu olabilir mi?
MHP Genel Başkanı ve bütün MHP'li vekillerin tavırları ve "Anayasa çalışmalarına katılsın mı, katılmasın mı?" sorgulaması da had safhaya çıktı! Kişisel kanaatler ve samîmi olmasını temennî ettiğim söylentilerin çoğunluğunda; "Evet katılmalı" diyenlerin de, "Hayır katılmasın" diyenlerinde hedeflerinde Devlet Bahçeli var!
Ya taraftarlık, ya muhalifilik söz konusu!
Oysa seçim bitti! Seçmen veya millet, kendini kim ne kadar ikna ettiyse o kadar oyla sonucu tayin etti! Taş bitti, inşaat paydos! Milletin iki kişisinden birinin oyunu; "Yeni Anayasa yapacağız." va'diyle kandırarak almayı başaran AKP, programını uyguluyor!
Bu Meclis'ten Anayasa çıkarılamayacağı kesin! Anayasa komisyonunda Mecliste grubu olan partiler, eşit sayıda millet vekili ile olacaklar. AKP, CHP, MHP ve BDP(PKK) beşer millet vekili ile Anayasa Taslağı üzerinde görüşecekler, çekişeceklermiş! AKP, İlk üç maddeye dokunmayacaklarını defalarca söyledi ama; "Değiştirilmesi teklif dahi edilemez." şeklindeki 4. Maddeye de bir kaç ağızdan defalarca itiraz ettiler!
MHP ve CHP'nin çoğunluğunun Türk Kimliğini tarif eden 66. Madde'den taviz vermeyecekleri, AKP ve BDP'nin ise bunun değişmesinde ısrarcı olacakları belli!
AKP+BDP+ 4 Bğmsz(İ. Barutçu ve tutuklu BDP'liler hariç) = 350; Anayasa değişikliği için lazım olan rakam 367; Anayasa değişikliğini halk oylamasına götürebilmek için lazım olan sayı ise 330...
Bu hesap göz önünde bulundurarak yapılmak istenene hazırlanmak akıl gereği değil midir?
Ülkücü; yani batı literatürüne göre "idealist", Osmanlıca'da "mefkûreci" ve Atatürk ve Türkeş Başbuğların ifâdeleriyle "ülkücü"ler, milliyetçidirler. Yani milletlerini severler ve milletlerinin bütün milletlerden daha müreffeh yaşaması için işlerini, dünyadaki bütün meslektaşlarından daha iyi yapar, yapmaya gayret ederler. Ülkücüler; milletin fedâileridirler. Gerekiyorsa ilk ölüme atılanlar, savaş gerekiyorsa en ön safta onlar olmalı değil midir?
Millet sevgisinin, Devlete sadâkatin, Vatan'a sahipliğin yerine monte edilen her hangi bir şahsa bağlılıkla, yani adamcılıkla, yani taraftarlıkla millet fedâiliği bir arada olabilir mi?
Milletliği muhafaza etmek için uğraşmayandan, milletin teşkilatlanmış hali olan Millî Devlet'i savunmayandan, Millet ve Devlet'in dünya haritasındaki adresi, "Evimizin Evi Vatan"ın bölünmezliği için gerektiğinde can vermeğe hazır olmayandan, sadece sözle duyulan; "Ülkücülük-Vatanseverlik" ne ifâde eder? Vatansız Millet, milletsiz Devlet olur mu?
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: