Salı, Aralık 13, 2011

DEVENİN EĞRİSİ, İŞİN DOĞRUSU!...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erdoğan'ın sağlığı ve Şike Yasası'nın veto edilmesiyle başlayan, 'AKP'de çatlak mı var?' tartışmaları hakkında; "Cumhurbaşkanı'nın (Şike Yasası için) Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyi düşüneceğini zannetmiyorum. Eğer gitmeyi düşünüyorsa o zaman şuurlu bir karşı duruşla bir çatışmayı bugünden kabul etmiş olurlar. Onun için bu aşamayı yeterli bulacaktır. Başbakan inşallah sağlığına kısa sürede kavuşarak bu sorunlarla ilgili partide herhangi bir çatlama, yarılma gibi olaylara fırsat vermez. " demişler!
Bu kadar açık bir desteği; "Civânım ne hallere düştü!" diye ağlayan, "şeyini şey ettiğimin şeyi" de vermedi! Biat etmediğini nasıl öfkeyle söylemişti değil mi?
Bu kadar açık desteği, BOP Eş Başkanı himmetiyle "dokunulamazlar" arasına girerek seyyâreler arası tayyâreliğe devam eden; "Ben bir tayyâr-ı şâmilim Gâzi Meclis parkında / Ne sen bunun farkındasın, ne de Meclis farkında!" diye Nâzım'ca sitemler eden tayyâr-ı şâmil (şâmilin uçanı)' de vermedi!
Dedem Rahmetli'den dinlemiştim: Köye cambaz gelmiş. Bizim oralarda at tüccarlarına cambaz denir. Atını satmayı düşünen köylüler, atlarını getirerek meydana toplanmışlar. Köyde çok bilinen bir at varmış. Çok yakışıklı, çok şık ve rahvan gezen, daha onuna varmamış, bakımlı bir at ama hayvan huygârmış! Yani huyluymuş. Köyün sınırlarını çıktığı anda yerine çakılıp, tek adım atmaz geri ahıra dönermiş. Atın sahibi, köyün ileri gelenlerinden atını pazarlamalarını rica etmiş. Köylüler, atı cambaza methetmeye başlamışlar. Bir köylü; "Biz bu atla falan tarihte, filan yerde bir tilki bastık ki görülmeğe değerdi!" diye anlatmış. Bir başkası; "Bu at, falan köylü filanın düğününde yastık götürürken bir yarış çıkardı ki anlatsak diğer at sahipleri hatırlar, üzülürler!" demiş. At tarif edildikçe cambaz ata yaklaşmış. Duruşuyla, salınışıyla at, anlatılanları fazlasıyla hak ediyormuş zaten. Cambazın atı almak üzere pazarlığa hazırlandığı sırada atın sahibi, Dedem Rahmetli'ye yaklaşıp; "Göğce Gağa! Ben atımı satmıyacam!" demiş. Dedem hayretle sebep sorunca; "Bu kadar özelliği, güzelliği olan atımı niye satayım?" cevabına, sadece gülümsenmiş!
Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi dahilinde; domino etkisiyle süren "Arap baharı" sürecinde, NATO ile birlikte müslüman ülkelere "demokrasi bombaları"nın îmanla yağdırıldığı süreçte, Irak'ta bir milyondan fazla müslümanı katledip, yüz binlerce müslüman kadına-kıza tecâvüz eden Haçlı askerlerine dua edebilen; Dünya Lideri, Dokunmanın ibâdetten sayıldığı, istikrâr(!) uğruna teröristleri dokunulamaz eden, İleri Demokrat, Millî Görüş gömleğini değiştirirken değişen-gelişen, tekâmülünü sadece AKP'lilerin gördüğünü zannettiğimiz BOP Eş Başkanı, Başbakan'ın yandaşlarınca yapılan methiyelere, Devlet Bahçeli de kanmış-inanmış olabilir mi? Bu durumda akla başka ne gelebilir ki?
Bütün samîmiyetimle benim de şifa dilediğim; günü geldiğinde, yasalar önünde hesap verilirken AKP'nin başında olmasını çok istediğim, BOP Eş Başkanı'nın rahatsızlığı süresince iletilen parti içi istihbâri bilgileri ve neler yapabileceği hakkındaki tahmînleri de basından okuyoruz!
"Dünyanın Dibi" tarifli Ortadoğu'da oturup, Haçlı'nın yüzlerce yıldır öfkeyle özlemle istediği Vatanlaştırdığımız bu Cennet Ülkede, Devlet'in derinini aramakla meşgûl demokrat intikamcılara gelince:
Deveye, "Neden boynun eğri?" diye sormuşlar; "Anamınki de eğri." demiş! Yine sormuşlar; "Babamınki de eğri!" demiş! Tekrar tekrar sormuşlar; "Kardeşleriminki de eğri! Yavrularımın ki de eğri olacak! Bütün develerin boynu eğri! Sadece benim mi?" demiş! Ne kadar uğraşmışlarsa deveye, ölmüşler de; "Nerem doğru ki?" dedirtememişler!
Deve inatlı, eşek kılavuzlu, bir tüccâr kervanı izliyor gibiyim
! Eşeğin hemen peşindeki devenin çıngırağı, çok fazla ve güzel ses çıkarıyor, ondan başka duyulan ses te yok galiba!...
Allah sonumuzu hayr'etsin.
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: