Perşembe, Aralık 29, 2011

FİRÂR GÜNLÜĞÜ'NDEN...

"Kendime firâr"dayım ya!
Kurnaz korkaklar veya korkak kurnazlar; "Hadi! Değişelim-gelişelim!" diye tahriklere başladılar! Türkiye'de on yıldır tanınamayan bakanlardan, vekillerden özür dileyerek başlarsan takîyyeni kimse fark etmez diye de taktik veriyorlar! Taktikte pek haksız değiller! Şimdiye kadar hep tanınanlara saldırmıştım! Tanınmayı beceremeyenlerden özür dilersem kimse üzerine alınmazmış!
"Kendime firâr"dayım ya!
Son on beş yılımı düşündüm. Yıllardır yaygın basınla, dolma kalemlerle çekişirim! Onları asla millî veya ulusal kabul etmem. Onlara hep uzaktan kumandalı Karen Fogg çocukları, Dolma kalemler, topaçlar dedim ve mesâfeli durdum. On yıl önce onlar -ağız birliğiyle- Erdoğan'a mazlûm derken ben, "Mazlûmu oynayan zâlim" demiştim!
Bugün ise Dolma kalemlerin mazlûmu, benim 'mazlûmu oynayan zâlim'im Erdoğan'ın; "İleri Demokrasi" ataklarıyla aksatılan planlarını izliyoruz! "Gereken durakta inilecek tramvay" tarifli demokrasi sayesinde, bir yerlere taşıdığı kişilerin, "İleri demokrasi"den de pay isteyerek hasta takım kaptanlarına çalımlarını seyrediyoruz!
Başbakan'ın, ameliyat sürecinde olanlara öfkeyle "amigo dolma kalemler"le köprüleri yıkmak, gemileri yakmak üzere olduğu söyleniyor! Kendilerine "ulusal" diye iftira eden bu "yaygın boyalı basın"ın hortumculuklarını, Başbakan'dan öğrenmiştik! Bana biraz "Kartelci Medya" diye basına kafa atan Çiller'i hatırlatmıştı ama dolma kalemlerin rengi, "Basın-Medya Patronları ve Yazarlarıyla Basına Kapalı Toplantı"dan sonra -bir daha- değiştirilince şaşırmıştım! Allah'tan bizim Patron, o toplantıda yoktu!
Niye oldu, bilirim de bilemem ama düne kadar methiyeler yazan yeşil mürekkepli dolma kalemlerin en îmanlı stylo'ları, Başbakan'a salvoya başladılar! Bedduânın bini bir para! Bizim samîmiyetle âcil şifâ dilediğimiz günlerde, siyâsi leş yiyicilerin; "Kral öldü yaşasın Kral!" hazırlığıyla telâşeleri gibi geldi, iğrendim!
Ben de bu salvoculara, karşı salvoya başlamalıymışım! Tam zamanıyken salvolarla değişip gelişmeye başlamalıymışım! Güvenlik Güçlerimizin patır patır PKK'lı itlâf ettiği günlerde, Başbakan'a vekâleten Meclis'te; "Ne istiyorlarsa vereceğiz" diyenlerin, saklamak istedikleri "geceyarısı kıyakları" arasında, benim eyyâmcılığımı kim fark edermişki!
Hem MHP Genel Başkanı bile defalarca; "Vatana ihânetten yargılamazsam namertim!" demiş olmasına rağmen; "Şimdi AKP'nin dağılması kaos doğurur!" diye AKP'ye destek vermiyor mu ve bu tavrın adı bilgelik değil mi? Ben de; "Yaşa! Var ol! Yola devam!" diye bağırsam, kim ne diyesiymiş?
Kendime firâr'dayım ya!
Madem gömlek değişerek, değişip gelişerek başbakan olunabilen, üstelik "BOP Eş Başkanlığı" ile taltîf edilen bir müslüman ülkedeyim! Böyle pervâsız yazmaya devam edersem cezaevlerinde öleceğimi söyleyerek uyaran AKP'lilerim de varken Başbakan'a niye saldıracakmışım? Deli miymişim? Fırsat bu fırsatmış! Ya Köşk'e yanaşırmışız, ya da hiç biat etmemiş, "şeyini şey ettiğimin şeyi" mûcidine! Bir de tutarsa var ya! Ya Köşk'te kapılanırmışız, ya da Konut'ta! Dünyalığımızı kazanırmışız, ahret te neymiş?!...
AKP Deprem Çadırı'ndaki çürükler, gitti gidermiş! Erdoğan gibi sâdık bir Erbakancı'ya hastalığında döneklik edenlerin; nerede, ne zaman, ne dedikleri, dakikası dakikasına rapor edilmişmiş!
Tam zamanıymış! Adsız "Azîz Millet"in, kimliksiz bir ferdi olarak "dokunmanın ibâdetten sayıldığı" Dünya Lideri Erdoğan etrafında yerimizi almak için acele etmeliymişiz! Geç kalan "demokrasi tramvayı"nda yer bulamıyormuş! İleri Demokrasi sâyesinde Türkiye'de talan varmış! ...mış ta mış!
Kendime firâr'dayım ya!
"Şeyini şey ettiğimin şeyleri" bırakmayacaklar ki eşkiya bellesinler! Vesselâm...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: