Salı, Aralık 27, 2011

TARİHE MEKTUPLAR - 2 -

Ey Türk Oğlu!
Sen bu mektubu okurken hâlâ "Türk'üm" diyorsan, diyebiliyorsan bilesin ki biz rahat yatacağız! Utancımız azalacak!
Biz, kimler miyiz?
Biz, sizin mâziniziz, yani geçmişiniziz! Siz bizim geleceğimizsiniz!
Biz; bize bırakılan emânetlere sahip olamadık! Şımarık mirasyediler gibi, har vurup harman savurduk! Emânet edilenlere sahip olamadığımız için size mîras olarak aktaramadık!
Biz, sizin batık-iflâs etmiş dedeleriniziz!
Biz; tarihe imza atmak, tarihi şânla süslemek, desteklemek için can verip şân alan bir neslin çocukları olarak dedelerimizin şanlı destanlarına da sahip çıkamadık! Gözümüzün içine baka-baka destanlarımızı, suç örgütü adı ettiler seyrettik! Dedelerimizin itlâf ettiği hainlerin torunları, intikama soyundular, demokratlık diye seyredip ihânetlere ortaklık ettik!
Ey Türk Oğlu!
Bütün bunlara rağmen Sen, bu mektûbu okurken hâlâ "Türk'üm" diyorsan, diyebiliyorsan; Hâdislerde övülen, önce giden ediplerden, yazarlardan İranlı İbn Hassul'un; "Türklerin Diğer Askere Göre üstünlükleri" adlı eserinde de nakledilen; "Hâdis'te 'Türkler size dokunmadıkça siz de Türklere dokunmayınız' buyurulmuştur. Aslında bu hâdis, Hz. Peygamber'in bütün Araplara bir nevi vasiyeti mahiyetindedir. Aklı selîm için yol, bizim Türklerle mütâreke halinde yaşamamızdır. Bir millet ki, Zü'l-Karneyn bile bütün yeryüzüne bir kasırga gibi harp ve kılıçla hâkim olduktan sonra onlarla harp etmekten çekinmiş ve Türkler için; 'Onları bırakınız! Onlara Türk deyiniz!' diyerek Türklere hiç dokunmamıştır. Şimdi siz, böyle bir milleti ne zannediyorsunuz?" uyarıları ve hâdislerin hikmetindendir. (Hz. Peygamber'in Hadislerinde Türkler-s. 182)
Ey Türk Oğlu!
Sen bu mektûbu okurken hâlâ "Türk'üm" diyebiliyorsan; bizim gibi müflîs bir ceddin ahfâdı olmana rağmen, Tanrı'nın koruması, Peybamber(s.a.v.)'in duası, Zü'l-Karneyn'in övgüsü sâyesindedir! Demek ki dünya durdukça Türk duracak, demek ki Tanrı Türk'ü koruyacaktır! Tarihle yaşıt Türk Milleti'nin, demek ki tarihe karşı, tabiata karşı, dünya insanlığına karşı görevi olmalıdır!
İlk yaratılışından, Nuh Tufanı'na kadar defalarca insanlığı yok eden ve yeniden yaratan Tanrı'nın; "Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık." (Saffat-77) âyetiyle bildirdiği, tarihin yazdığına ve soykütüklerine göre de Nuh(a.s.)'un oğlu Yasef'in oğlu Türk'ün soyundan kalıcı kılınman boşuna olabilir mi?
Kazanlı tarihçi M. M. Remzi'nin; " Hz. Peygamber, Kan-Tura Oğulları ismiyle gerçekte Kan-Turan Oğulları demek istemiştir. Zira "kan" veya "han" Türkçede hükümdar demek olduğu gibi, "Turan" kelimesi de Türk yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde "Kantura Oğulları" kelimesi, Peygamber dilinde "Turan Ülkesi Hanının Oğulları" anlamına kullanılmıştır." diyorsa; yine tarihin kayıtlarına göre Hz. İbrahim'in eşlerinden olan Kan-tura Hatun'un, Oğuz Kağan'ın kızı olduğunu da bilince, asâletinin farkında mısın?
Ey Türk Oğlu!
Sen bu mektubu okurken hâlâ "Türk'üm" diyorsan, diyebiliyorsan; özel yaratıldığındandır. "Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir."(Rum-22) Küllî İrâdesi'ne, Peygamber övgü ve dualarına, tarihin tanıklıklarına rağmen sana dil uzatanlar hâlâ kalmışsa, bu da tarihin tekerrüründen ve bizim yüzümüzdendir!
Ey Türk Oğlu! Sen bu mektûbu okurken hâla "Türk'üm" diyorsan, bilmelisin ki; biz senden râzıyız, Allah ta râzı olsun vesselâm...
"Türk Milletini sevmek vâciptir." Prof. Dr. Zekeriya KİTAPÇI
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: