Perşembe, Aralık 08, 2011

"TÜRK MİLLETİNİ SEVMEK SEVAPTIR."

Okurlarıma, bizi okurlarımızla buluşturan Gazetem'e teşekkür ettikten sonra bir ödülümü sizinle paylaşmak istiyorum. Enâniyyetten, nefsimin şımarmasından Çalabım'a, Tanrım'a, Hüdâm'a, Allahım'a sığınırım.
Her yeni günüme okurlarımdan aldığım iletilerle başlarım. Yergilerinizle kendime çeki düzen vermeye çalışır, övgülerinizle enâniyyetten Tanrım'a sığınarak takdirlerinize lâyık olmaya çalışırım!
Ne kadar çok hafızada yerleşirse o kadar hayırlı olacağına inandığım bir tesbiti vurgulayacağım. Abd'ülhak Hamit Tarhan; "Türk Milleti söylemez söylenir." demişler! Millet evlâdı muharrîrlerin yani köşe yazarlarının yaptığımız ise bu söylentileri, yazıyla söze-söylemeye dönüştürmektir. Millet kendi söylentilerinin söze dönüştüğünü gördükçe söylenmelerine hız verirken arada bir de söylemeğe başlıyor çünkü! Teknolojik iletişimin sağladığı hareket alanı da buna kolaylık sağlıyor elbette.
Avustralya'da yaşayan bir Kandaşımız, iltifat ödülleriyle cesâretime katkı verirken kalemimi üşenmeden sivriltti sağ olsun! Keskin olsun istediği kalemimi bilevledi bir daha! Çınar GOY imzasıyla yazan okurumun iletisini, aynen sunuyorum:
"Sayın Mustafa Ağabey;
Ben Avustraly'ada yaşıyorum, Allah nasip etti okuduk ettik buranın hükümetin de önemli görevlere geldik. Ama hepsi hikâye! İnsan kendi vatanında yükselip adam olamamışsa neye yarar? Neyse, Sizi cok seviyorum.
Ben okumayı çok seven bir insanım. Her gün en-az 100 gazetecinin yazdığı makaleyi okuyorum. Buna, bir o kadar da Ingilizce olanı ekleyin. Bıktım her dakika aynı Soros, CFR, Billderberg muhabeti yapmalarından!
Sizin yazılarınızda isyanı, dürüstlüğü hissediyorum ağabey. Insallah bir cok yazınızı okumama Allah imkân verir." Gurbetteki okurumdan aldığım ödülüm, bu... Kendilerine özel teşekkür ettim elbette ama sizinle paylaşmazsam, fakîrden esirgemediğiniz iltifatlarınızın veya uyarıcı-toparlayıcı tenkitlerinizin dikkate alınmadığı düşünülebilir diye korktum...
Çınar Goy'un; "İnsan kendi vatanında yükselip adam olamamışsa neye yarar?" serzenişiyle, kadere sitemiyle, yüreğinin hasretiyle sarıp sarmaladığı Türklüğümüzle bir daha iftihâr hakkımı kullandım! Beni Türk yaratan Çalabım'a, Tanrım'a, Hüdâm'a, Allahım'a bir daha şükr'ettim yerlerle gökler arası kadar...
Aslında bugün, toptan topçudan, yuvarlak topun peşinde yuvarlaklaşan köşesizlerden bahsedecektim! Okur iltifatlarını sizinle paylaşmaya çalışırken bir Türk Münevveri Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı Hocamız'ın telefonlarıyla bir daha onurlardım. Hamd ü senâlar olsun.
Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı Hocamız'ın "Kur'ân aynasında Türk Milleti"ni anlattıkları Tefsîr çalışmalarını tamamlamak üzere oldukları müjdesini de paylaşayım... 75 yılın kemâlâtıyla Türklüğüme şükr'ümün doğru olduğunu; "Müslümanlık hidâyettir. Allah dilediğine nasip eder. Hidâyet nasibiyle İslâmla şereflenmiş Türk Milletini sevmek te hidâyettir ve sevâptır." dediler Muhterem Kitapçı Hocamız el hamd ü lillâh...
"Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin" diye diklenerek dik duranların bir takipçisi olarak: felek te, Haçlı da, işbirlikçiler de, Yerli Haçlı Müslümanlar da, münâfıklar da, mürâiler de, şerr ortaklığı yapan kim varsa, kimler varsa, hepsi neleri varsa toplasın gelsin! "Dönersem kahpeyim, millet yolunda azimetten!"
Susarsam namertim! Unutursam-unutturursam kahpeyim! Milletimi sevmekten, bana milletimi sevmek hidâyetini bahşeden Tanrım'a şükretmekten vaz geçersem mürâiyim diyerek kibirden, enâniyyetten Çalabım'a sığınarak bir daha Türk'çe kükreyeceğim...
"TÜRK MİLLETİNİ SEVMEK SEVAPTIR." vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: