Pazar, Aralık 04, 2011

MHP, ÇÂRE MİDİR? EVET!...

Türk milliyetçilerinin, 1944'leri aratacak şiddette saldırıya hazırlananları görerek tedbîr almaya, geç kalmadan başlamaları gerek! İntikamcı hislerle başlanan ve gittikçe şiddeti artırılacak bu siyâsi saldırıların karşılığının da siyâseten verilmesi gerek!
Hiç kimse, sıra kendine geldiğinde ağlayarak haklı çıkamaz! Tarihten, mağlûbun şikâyet hakkını kaybettiğini biliriz! Hiç kimse, lazım olduğunda kaçıp saklanarak, sadece şikâyetlenerek, düşündüğü çareleri söylemeden hiç bir yere hatta kendisine faydalı olamaz!
Korkmayan insan mı olur? Biliriz ki korkaklık insâni bir davranıştır ama ayıptır! Yine biliriz ki en cesûr davranışları, korkularını yenmeyi başaranlar gösterirler! Yüreğini Allah korkusu kaplamış birinin korkacağı başka, beşerî bir korku kalabilir mi?
Biliriz ki ümitsizlik, îmansızlıktır. Bu yüzden ümitsizden ülkücü olmaz! Çünkü îmansız ülkücü olmaz. Bazı kavramların yeniden içlerini doldurmak için söylenesi sözlerimizi söyleyip îman tazelemek, yeniden gusl abdesti almak gerek!
Biliriz ki insanın, insana ihtiyâcı vardır. Hele siyâsetin her türlü insana ve desteğine ihtiyâcı var. İnsan desteği de sadece sevgiyle sağlanır. Kim, korktuğu yere sâdık kalmıştır?
Son günlerde sık kullanılan, art niyetli olduğuna emîn olduğum bir söz var: "Sayın Genel Başkanı sevmeyebilirsiniz ama saygılı davranmaya mecbûrsunuz!" diyorlar ve bunu derken de iyi bir şey yaptıklarına inanıyorlar! Olmaz böyle bir şey! Vallahi olmaz!
İnsan saygıya mecbûr edilemez! Zorla, baskıyla sağlanan teslîmiyetin adına saygı denmez! Sevmediği yere saygı gösteren kişi, korkak değilse en kibar söylemle mürâidir! Mürâilerin, dönen-değişen-gelişen döneklerin, dünü ile bugünü benzeşmeyen, dolayısıyla yarınlarının da bugünlerine benzemeyeceğinden emîn olunanların yaptıkları ortada! Dahasına, daha fazlasına râzı edilmemiz mi isteniyor?
Dedik ya herkese ihtiyâç var! Çünkü insanız. Gerçek hayatın toplum içinde yaşayan yalancılarına da, korkaklarına, sarhoşlarına, cemaatçilerine, tarikatçılarına, arsızlarına, nursuzlarına, hırsızlarına da seçimden seçime ihtiyâç doğar! Bu yasal mürâiliğin adına da demokrasi derler! Yetmez! Mehmetçik katillerine, bebek katili psikopatlara, bölücü şerefsiz canilere, sokakları yangın yerine çeviren/çevirttiren KCK'lılara-PKK'lılara daha fazla hak tanımak için İleri Demokrasi için açılımlar-saçılımlar yaparlar, dokunulamaz bölücülerle anayasa yapmaya kalkarlar, seyrederiz!
Dedik ya herkese ihtiyâç var! Herkese lâzımsa bu herkes, MHP'ye de lâzım değil mi? Sanal sarhoşlar dediğim sanalağ savaşçılarına da ihtiyâç var! Onlar olmasa onların yerinde başka sanal sarhoşlar olacaklar. Bırakın olsunlar!
Karanlıkta kaybedip ışıkta aramaktan vazgeçilmediği sürece yani, yitik yitirilen yerde aranmadığı sürece bu kısır döngüye tâlim edilecek!
Biliyoruz ki mevcût Seçim Yasası ve Partiler Yasası değiştirilmeden liyâkat sahipleri sorumluluk alamayacaklar! Biliyoruz ki mevcût sistemden nemâlanan hiç bir "Seçilmiş Seyirlik" vekil de bu yasaların değiş/tiril/mesine râzı olmaz!
Öyle ise ne yapmak lâzım? Mevcut yasaları kullanarak -vurgulamak isterim kullanarak- her bölgeden samîmiyetine inanılan Türk Milliyetçilerini sistemin aralıklarından sokarak siyâsete mecbûr etmek, olabilir mi?
Bu samîmi Türk Milliyetçileri sâyesinde; hiç âdil olmayan, hiç demokratik olmayan mevcût yasaların değiştirilmesi mümkün olur mu? Bunun için de herkesin, mevcût Partisini herşeye, herkese rağmen iktidara taşıması lazım gelmez mi? % 10 bile olsa samîmi Türk Milliyetçilerinin olduğu bir Meclis, anında Gâzi Meclis hüviyetine bürünmez mi?
Söylediklerim, belki kolay değil ama partiye girmeden, üye ve delege olmadan sanal ortamlarda, kahvehanelerde
mevcûttan şikâyetlenmenin bir yararı olmadığını da öğrenmiş olmak lâzım!
Bunları bile bile, bütün olanlara rağmen şikâyete, dedikoduya devam edenleri; akl-ı selîme, millî akla davet ediyorum! Bir daha, öfkelerini tatile göndererek bir daha düşünmelerini rica ediyorum.
İnanıyorum ki bir tek Türk hayattaysa Türk Milleti vardır! Mes'eleleri sahipsiz değildir! Türk'ün olduğu yerde îman, îmanın olduğu yerde de ümit vardır.
El Câhiz demez mi; "Her Türk, başlı başına bir millettir." Ben de bir Türk'üm vesselâm...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: