Pazartesi, Aralık 03, 2012

KAÇAKLAR PEŞİNDE, İZ ÜSTÜNDEYİZ!...



Güya susturulduk ya Dostlar!
Sütuna sığmak sıkıntımızdan, gazeteye hukûki bir sorumluluk yüklemek endişemizden sıyrılarak aslında aklımıza ve kalemimize sonsuz hürriyetini vermişken; yedi yıldır, sizinle buluştuğumuz Yeniçağ’daki köşemizi kendimiz kapattık ya! Birilerine göre güya susturulduk ya! “Dere ıs’sız kalınca, tilki beylik ilan edermiş” ya!
Aslında, atımıza bindik; kaçakların peşindeyiz ve vallahi iz üstündeyiz!
Büyük Türk Milleti!
Çarşı karışık, meydanlar kanlı, dört yanımız yangın yeri ve bizim işbirlikçi Haçlı Müslümanlar’ımız, ucuz dolma kalemler’imiz, milletvekilliği dokunulmazlığının sadece bölücülere yaradığının farkında olamayan veya rahatlarını bozmak istemeyen “Demokrat Milliyetsiz Milliyetçiler”imiz sayesinde; kimin eli, kimin cebinde belli değil!
Tevâfuk bu olmalı! Sosyal Medya’da, adını kendime sakladığım çok güzel bir Türkçe mahlas ile  yazan bir kardeşimiz; ilgimi çeken, hoşuma giden bir televizyon programındaki  bir cümleyi  paylaşmama itiraz etmişler! İyi de etmişler sağolsunlar! http://www.facebook.com/photo.php?v=10150368004529107  İtiraz edilen paylaşım, bu! Kaç kişi daha izlerse o kadar işe yarayacak biliyorum! Sonra sunum cümlelerim: 
"Türk Ordusu Suriye'ye girerse; 'Bu topraklar buna müsaade etmez! Bu toprakların altında yatan ecdâdımız buna müsaade etmez! Buna evet diyenlerin gırtlağına yapışır buna inanıyoruz! Gece gırtlaklarına yapışır o mezarlarından kalkanlar...' (M.Bayraktar) Selâm, sevgi, duâ..."
Sonra sırasıyla olsun diye Türkçe mahlaslı kardeşin itirazları;
" Sayın Mustafa Aslan Büyüğüm... savaşı kimse istemez, istemeside mümkün değil.. peki: Beni sınırlarımdan içeri giren PKK lıların içinde kaç tanesi Suriyeli? Suriye de PKK kamplarını kurarak maddi ve silah desteği vererek Vatanıma kurşun sıktıran Suriye değil mi? Toprağın altında yatan ecdadımız bana kurşun sıkanların boğazına yapışmayacak evet dersem benim boğazıma yapışacak...:)  bırakın artık toprak altından meded ummaya.... Sayın Mustafa Aslan Hocam siz tarihi bizden iyi bilirsiniz. Bizim ecdadımız bu ülkeyi ne hale getirdiniz diye boğazımıza sarılmayacak savaş etmeyin diye bogazımıza sarılacak.. Turan diyorsunuz nasıl Turanı kuracaksınız... ecdadımızdan toprak altından medet umarak mı? ozaman yazı da yazmayın toprak altından gelen mesajları yayınlayalım.... Bırakın artık ecdamızı kemiklerini sızlatmadık mı yetirince... Ecdadımız kimin boğazına yapışacağını iyi biliyor... Selam ve dua (Mahlas) ....Tanrı Türkü Beklediği için korumayacaktır, beklediği için yücelmiyecektir.....ama yinede TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN.... Türklüğün küçülmesini isteyenlere rağmen...."
Kopyalayıp yapıştırdım, noktasına virgülüne dokunmadım! Bu itirazı görmezden gelip, duymamış gibi davranamazdım!
Sevgili Kardeşimizin şahsıma gösterdiği saygı ve sevgiye sonsuz teşekkür ederken, yazı dilindeki Türkçe'den habersizliğini, dikkat edenler görürler!
Kardeşimiz, soruyor; "...Beni(m) sınırlarımdan içeri giren PKK lıların içinde kaç tanesi Suriyeli? Suriye de PKK kamplarını kurarak maddi ve silah desteği vererek Vatanıma kurşun sıktıran Suriye değil mi?" El-hâk, soru haklı ve doğru!
Cevabını, Kardeşimizi ve onun gibi düşünenleri incitmemek için karşı sorularla verelim:
Bir: Toplam sayılarının 5.000 olduğu Devletin resmi ağızlarından açıklanan, 2.500 kişisinin yurt içinde kırsallarda saklandığı söylenen; daha dün hangi ilimizde kaç PKK'lının olduğunun haritayla yayınlandığı bir ülkede, kendi vatandaşlarımızdan 5.000 kişinin askerimize, polisimize, köylümüze, kentlimize, şehirlimize saldırmalarının hesabını kimden soracağız? Bu ülkede devlet yok mu? Devlet varsa yetkili yok mu? Varsa ne iş yaparlar?
İki: 1980 öncesi bütün teröristlerimizin yetiştirildiği kampın adı "El Fetih" değil miydi ve o da Filistin'de değil miyidi? Filistinlilerin bize -daha doğrusu o günlerdeki hükümetlere muhaliflikleri gereği- yaptıklarını unutup şimdi Filistinliler için mevcût hükümetin ve Meclisimizin neler yaptığını, nasıl izah edeceğiz?
Üç: Mahlasınla ilgilendirerek biraz da Asya'ya, Asya Türklüğü'ne, Türk Dünyası’na bakmamız icap etmez mi? Abhazlar'a, Nogaylar'a, Kırım tatarları'na yapılanları; Doğu Türkistan'da soykırıma tabi kandaşlarımıza yapılanları görmeyen yetkili demokratların görmeleri için ne yapıyoruz? Ne yapmalıyız ve kimlerle, nerelerde yapmalıyız?
Dört: Bir de "Turan" kelimesinden ne anladığımızı sorgulamamız gerekmez mi? 
Kardeşim; Turan hayâli bir ülke adı değildir! Anadolu Göktürkleri'ne kadar Asya Türkleri'nden ve onların yaşadıkları coğrafyadan bahsedilirken Türk Ülkelerinin genel adı Turan'dır. Doğudan batıya seyreden Türk tarihini yazanlar, Turanlılarla İranlılar arasındaki savaşları da kaydetmişlerdir bilmiyor muyuz?
Firdevsî’nin meşhûr  Şehnâme’sinde anlatılan İranlılarla Turanlılar savaşlarında; İran’ın tamâmen hayâl unsuru olan Zaloğlu Rüstem’lerinin rakibi olan Turanlıların Komutanı Efrâsiyâb’ın, meşhûr Türk Komutan  Alper Tunga olduğunu, biliyor muyuz?
Atsız Hoca da dahil bir çok Türk Tarihçisine göre, başlangıçtan günümüze iki Türk Devleti vardır; Büyük Hun İmparatorluğu ile başlayıp Göktürk İmparatorluğuna kadar devam eden Asya Türk devletleri ve yönetimleri; Anadolu Göktürkleri ile başlayıp Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti diye devam eden devlet ve yönetimler...
Yarına hazırlık yaparken dünü mutlaka gözden geçirip hatâ ve doğruları tesbit etmek durumundayız! Dünü bilmeden, yarına hazırlık yapamayız!
Daha dün ve dört yüz yıl topraklarımız ve üzerinde yaşayanların da teba'mız olduğunu bildiğimiz Suriyelilerle bizim ne işimiz olabilir?
Haçlı Emperyaller tarafından ve hep te demokrasi eliyle paramparça edilen Osmanlı İmparatorluğu'ndan koparılanlardan kaç devletçik oluşturulduğuna bir göz atarak mes'eleye bir daha bakar mısınız?
Batı'da; Balkanlar'da, bizden koparıldıktan sonra da parçalanmaları devam eden ve hâlâ aynı uygulamanın sürdüğünü bildiğimiz devletçikleri, oralarda yüzlerce yıldır yaşayan soydaşlarımıza yapılanları görmeyelim mi veya görüp demokrasi uğruna unutalım mı?
Doğu'da; Kafkaslar'da, demokrasi eliyle masada bizden koparılan ve sonra da devâm eden operasyonları, mesela Ermeni'ye verilen destekle Azerbaycanlı kandaşlarımıza yapılanları görmeyelim mi,  veya görüp demokrasi uğruna unutalım mı?
Kuzey'de; Kırım'ın, Osmanlı'dan yine demokratik "ıslahat fermanları"yla koparılmasından sonra Eflak-Boğdan ve Kırım'da kandaşlarımıza, dindaşlarımıza yapılanları da görmeyelim mi veya görüp demokrasi uğruna unutalım mı?
Güney'de; Mağrip ve Maşrık dediğimiz Afrika'nın Kuzeyinin doğusu ve batısındaki Osmanlı'dan koparılan Arap ağırlıklı dindaşlarımızın başına gelenleri; Musul, Kerkük, Telâfer’de kandaşlarımıza yapılanları; son zamanlarda bizim Haçlı Müslümanlar'ın da destekleriyle müslümanların başlarına yağdırılan "demokratik bombalar"ı görmeyelim mi veya görüp demokrasi uğruna unutalım mı?
Sevgili Türkçüler, Türk Milliyetçileri, Türk Milletçileri ve Ülkücüler!
Ne benim, ne de hiç kimsenin, hiç kimseyi particiliğinden dolayı tenkîde ve tahkîre hakkımız yoktur, olmamalı da!  Ama yanlışlarını ve dalâletlerini ve hatta ihânetlerini doğru tarzla doğru adreslerde anlatarak milleti kandırıp mesafe alanlar varken; millî doğrularımızı yanlış tavırlarla yanlış yerlerde ziyan edenlere karşı da müteyakkız olmak zorunda değil miyiz?
Haçlı ile birlikte "BOP Eş Başkanlığı ve Medeniyetler Arası İttifak Eş başkanlığı"nı kendisi açıklamış bir Başbakan'a; Suriyeli Müslüman dindaşlarımıza karşı ABD, İsrail ve Haçlı AB'nin isteği doğrultusunda yaptığı hareketlerin sebebini merak etmeyelim mi?
Daha dün Beşar Esat'la kanka olan, iki ülke arasında vizeyi kaldıran, nerdeyse sınırları da kaldıracak duruma gelmişken; ABD, İsrail ve Haçlı AB istiyor diye zorla oluşturulan Suriye düşmanlığının sebebini, merak edip sormayalım mı?
Mağrip'te, Maşrık'ta, Yemen'de, Hicaz'da, Arabistan çöllerinde yatan yüz binlerce Şehîdimizi ve oralarda can veriş nedenlerini bilmeyelim mi veya bilip demokrasi uğruna unutalım mı?
Aslında paylaştığım videoda Banu Avar'ın Kitabına, dikkat çekilmeliydi; "Kaçın Demokrasi Geliyor!" Kitabın adından, içeriği; "Türkiye'nin sokulduğu 'deli gömleği'nde nasıl çırpındığını, iktidarın ve sahte 'muhalefet'in aynı gömleğin içinde olduğunu, Amerika'nın 'Arap baharı' ve 'Kürt baharı' harekâtını, Suriye'nin düşmesinin, Türkiye'nin düşmesi demek olduğunu ve Türkiye'yi cinnete iteleyenlerin nihâi hedeflerinin" anlatıldığı belli ama adamcılık, partizanlık, taraftarlık gözlerimizi öylesine bağlamış ki; kendi elimizle kendi gözümüzü çıkarıp sonrada; "Yok mu bunun demokratik bir çaresi?" diye feryât ediyoruz!
Bu Türçe mahlaslı Kardeşimizin; “Tanrı Türkü Beklediği için korumayacaktır, beklediği için yüceltmeyecektir.” Cümlesine, harfiyyen katılıyorum! Bu inancımladır ki ben de, yıllardır: “TÜRK TÜRK’Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK’Ü KORUMAZ” diye feryât edip duruyorum vesselâm….
Selâm, sevgi, duâ…
Tokkalı Mustafa ASLAN

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Süpersin Kocakurt!