Cumartesi, Aralık 15, 2012

TARAF'IN İLERİ DEMOKRATLARA GOL PASI!...

Özeleştiri cesâretinden yoksunuz!
Başkaları tenkît ettiğinde, otomatikman savunmaya geçiyor ama tenkîde konu olan eksiğimizi görmezden gelmeğe de inadına devam ediyoruz!
Mallı-mülklü, yerli-yurtlu, işli-güçlü adamlar; dincilik, Allahçılık, ümmetçilik, hümanistlik, kindârlık, intikamcılık yapıyorlar! "Beyaz Türkler" denilen tuzu kuru adamlar; solculuk, sasyalistlik, sosyal demokratlık, demokratik solculuk, marksistlik, komunistlik yapıyorlar! İstedikleri zaman, istedikleri yerde ve istedikleri şekilde boy gösteriyorlar! Ele almadıkları, dile dolamadıkları millî-manevî değer kalmadı ve ele-dile aldıklarını, gözönünde pervâsızca çekip çekiştirip parçaladılar, çürüttüler ve televizyonlarında, gazetelerinde de haber oldular!
Onlar; çürütüp yok etmeğe karar verdikleri millî-manevî değerleri çekip çekiştirirlerken biz de neden sonra -güya- "Savunma taarruzu" na geçeriz!
"En iyi müdafaa taarrûzdur!" taktiğini, dünyaya öğreten İnkılâbçı/Devrimci Atatürk'ün bizim olduğunu bile bile; sinip saklandığımız millî değerler kal'asının burçları arasından, "Körün taşı, kelin başı" isâbetine sığınarak karanlığa taş atarız! Sonra; "Ne olduk? Bizi döven kim? Nerede yüzme bilmeyen cankurtaranlar?" diye feryâd ü figan!...
Yayına başladığı günden beri, herkes gibi dikkatimi çeken Taraf Gazetesi ve yazarlarıyla ilgili tek cümle yazmadım! Bu bilerek yaptığım tavrımın adını da tenezzül etmemek veya tenkit ederken reklamını yapmamak koymuştum!
Taraf'ın; İleri Demokrat forvetlere, millî kaleye atsın diye gol pasını izliyorum, ağzım açık!...
Taraf Gazetesi; ya görevini yaptı, ya da görevin tamam denildi!
Kozmik Oda'daki; çoğu Genelkurmay Başkanı'nın gün sayıp "Üstün Hizmet Madalyası"nı da aldıktan sonra emekli olmayı beklerken merak bile etmediği, dolayısıyla görmediği belge ve bilgileri, Taraf Gazetesi çuval çuval gördü! Sadece görmekle kalmayıp millî değer savunucularına yani bize günümüzü gösterircesine, çarşaf çarşaf sergileyerek gösterdi!...
Taraf Gazetesi'nde, çizgi roman Asteriks'teki Büyüfüks'in sihirli kuvvet şurubu kazanına düşmüşçesine güçlü; istedikleri zaman istedikleri kişiye; Cumhurbaşkanı'na, hatta; "Güç bende artııık!" nârâsı atan Tayyip Erdoğan'a, öğretmen edâsıyla fırça atabilen "Dolma kalemler", istifa etmiş-ler-mişşşş!
İsrail'e, Amerika'ya ve Pensilvanya'lı Gülen Hocaefendi'ye aleyhte tek kelime söylemeden, beş yıl Türkiye'de gündem oluşturan Taraf'ın Asteriks'leri istifa etmiş-ler-mişşş!
Beğenip beğenmemek başka bir şey ama Taraf'ın Asteriks'lerini okuyup kıskanmayan olmuş mudur veya var mıdır? Bu satırlardan sonra; "Ben varııım!" diye haykıracaklara da ben inanır mıyım?
Samîmiyetle söylemeliyim; Taraf Gazetesi'ni de, Patronunu da, Yönetimini de ve beraber istifa eden Asteriks'i de, Oburiks'i de, İdefiks'i de kıskandım!
Adamların Pensilvanya'da mûkim "Büyüfiks"leri güçlü, yaptığı sihirli şerbetin ve içenlerin güçleri ortada!
Yedi yıl dört ay kalem salladığım, ayrılmaya karar verdiğimde hazan mevsimi düşen sararmış yaprak mesâbesinde olacağımı bilmeme rağmen ayrıldığımda okurlarımla vedâlaşma yazımı yayımlamayan Yeniçağ Gazetesi Yönetimi ile Taraf Gazetesi Yönetimi'ni mukayese ettim ve yüksek sesle söylemeliyim ki Taraf Gazetesi'ni KISKANDIM!
Yerli-yurtlu, mallı-mülklü, işli-güçlü; sihirli şerbet kazanına düşmüşçe güçlü "Dolma kalemler"in, istifalarının bile bütün yandaş televizyonlarda, gazetelerde ilk haber olarak verildiğini görüp; vedamızı duyurmayan Gazetem(!)le kıyaslayınca hasetimden çatladım!
Küsmeğe, kıskanmaya tenezzül etmediğini defalarca yazmış-söylemiş beni bile kıskandırmayı başaran bu "Dolma kalemler"le bizim başetmemiz, mümkün mü?
Bu Asteriks'ler, bu Roma'ya Galya'yı satan şerbetliler; yalnızlıktan korkup bir araya gelerek kalabalıklaşan, baş eğip başbaşa koklaşan, teke atlarsa peşinden uçuruma atlamayı töre zanneden; bütün olan-bitenlere rağmen hâlâ iki kişiden bir buçuğunun; "İnadına Tayyip!" dediği; bizimse kendilerine rağmen millet dediğimiz bu gürûhu, her zaman üterler!
Bize de; "Kahramanca savaşır, ölürüz ama yenilmeyiz!" diye züğürt tesellîsi kalır!
Kurucu Meclis'te hiç konuşmayan ama İstiklâl Mücâdelesi yıllarında yaptığı ateşli nutuk ve vaazlarıyla dipdalgalanmayı başaranlardan bir milletvekiline, suskunluğunun sebebi sorulduğunda; "Her maddenin kaymağı farklıdır. Sütün süt kaymağı, çimentonun çimento kaymağı olur. Milletin kaymağı da Milletvekilleridir. Millet kaynar, kaymağını oluşturur. O yüzden burada susulur!" dediğini hatırladım rahmetle!
Kürsüden karga sesiyle gaklayıp güya marş söyleyen, tabletiyle televizyondan kaydettiği sesleri dinleterek; pırsayla havuçla patatesle pazarcı gösterisi yapan; bardak fırlatan, veciz küfürler serd'eden; kamera önünde kabaran, kuliste Meclisin rengini tamamlamak için kucaklaşan; alttakilerin rahat durduğu, üsttekilerin tepindiği bir anormal ortamda, hattı müdafaâdan, sath-ı müdafaâya geçilmesi gereken günlerde; kalemimizi, bizi desteksiz bırakan herkesle Taraf Gazetesi'ni ve istifa eden "Dolma Kalemler"ini kıyaslayınca, tek kelime ile KISKANDIM!
Adamlar; yanlışlarını doğru tavır ve üslûpla; karar verilen zamanda, doğru yerlerde tekrar tekrar söyleyerek milleti teslîm alıyorlar! Biz ise, doğrularımızı yanlış üslûpla yanlış yerlerde, yanlış kişilere anlattığımızı zannederek zamânımızı da, kendimizi de, milleti de ziyân ediyoruz! Sonra da feryâd ü figân! 
Hadi be! "Hadi oradan! Hadi oradan!..."
"Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır."
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ!...
Selâm, sevgi, duâ...
Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: