Cumartesi, Aralık 29, 2012

TÜRKÇE TEZÂT...

Kendime ettiğim işkencelerimle açmazlardayım!
Hani sevdikleri üzülmesin diye hastayken inlemekten utanır ya insan, erkekçe!
Hani kendisi çölde susuz yanarken yutkunan yavrusuna son suyunu verir ya insan, anaca!
Hani ateşin yakacağını bile bile çocuğunu kurtarmak için yangına dalar ya insan, babaca!
Hani millet yaşasın, devlet ebed-müddet sürsün diye bile bile ölüme atlar ya insan, Türk'çe!
Hani silaha göğsünü gererek, kahpenin gözlerine baka baka siper olur ya insan, ülküdaşça!
Hani âlim maskeli zâlimlere kafa tutmak için insan bilmezliğe yatar ya bazen câhilce!
Hani yüzme bilmeden suya atlar ya insan sevdiğini kurtarmak için cankurtaranca!
O hallerdeyim! 
Açmazlardayım kendime firârımda!
Cânımı yine cânan bildiklerimin acıtmasına göz yumdum!
Nasırıma yine benim zannettiklerim bastılar pervâsızca, acımasızca!
İnlersem dostlar üzülecek! İnlemesem nasırıma basana bir tokat vurmalıyım! Vurursam "Hoca n'aptın?" sorusuna cevabım yok! 
Açmazlardayım!
Yine gönlüme firârdayım yalnızca ve yine kendimin sürek avımdayım acımasızca!
Aklı yendiğini zanneden kurnazlarla birlikteliktense aptallığı bilerek kabullenen mağlûp akıllı dostlarımı incinmekten koruma gayretindeyim!
Zordayım! Açmazlardayım!
Hani insan küfretmeğe niyetlenir, günahkâr olmamak için yutkunur ya dervişçe!
Hani insan yumruğunu sıkar tam vuracakken kıyamaz, duvara toslar ya sarhoşça!
Hani dostlarını incitmektense belânın üstüne üstüne saldırır ya insan, belâca!
Hani bildiğini söyleyip çoğunluğu hayal kırıklığına uğratmaktansa acı gerçeği kendine saklar ya insan, sırdaşça!
Hani insan sahte kahramanlara kahraman iltifatı gösteren samîmilere kıyamaz, döner gider ya dişlerini gıcırdata gıcırdata korkakça!
Hani bazen tek bir bakışla tarar ya dört yanını insan, mitralyözce!
Hani insan gözbebeği pislik görüp lekelenmesin diye kapatır ya bazen gözlerini ürkekçe!
Ve hani insan bazen kafa tutar ya ölüme, Azrail'e Deli Dumrulca!
O hallerdeyim! 
Kendime firârımda açmazlardayım!
Nârâ atasım var; delice, velîce, dervişçe, alpçe, erence, vahşîce!
Tekbîr getiresim var Türk'çe!
"Allahüekber!" deyip "Ya Allah! Bismillah!" larla kilise kurdelâsı kesenleri alkışlayanların suratlarına yapıştırasım var Türk silme sillesini!
Patlatasım var Osmanlı tokatını enselerine!
Trakya'da yeniden bir devlet kurasım var Teşkilât-ı Mahsûsa'ca!
Erzurum'da yeniden emrine giresim var Kuvayı Milliye'nin Kâzım Karabekir'ce!
Dağlara çıkasım var yeniden Demirci Efe'ce!
Yeniden ölesim-öldüresim var "... vatanın müdafaâsı ve islâmiyetin muhafazası için Türkçe konuşan hamiyyetli ahâlimiz" ce!
Aynanın karşısına geçip aynadan yüzüme tüküresim var! 
Aynadakine kıyamam, tükürülesi yüz benimki çünkü!
Susulacak zamanda konuşan, konuşulacak zamanda susanlara zamanında itirâz etmeyen benim çünkü!
Sahte kahramanların sahtekârlıklarını bile bile; "Bütüne zarâr gelmesin aman Kurt!" öğüdüne uyarak susan benim çünkü!
Açmazlardayım! 
Çıkmazlardayım!
Başım kendimle belâda! Belâlardayım!

NE HALDEYİM?

Havayım, toprağım, âteşim, suyum;
Bendedir güneş te, ay da bendedir!
Ben insan evlâdı, toprak oğluyum
Düğün de bendedir, vay da bendedir!...

Benim Ötüken'in yüce zirvesi,
Dağların dumanı, bulutu benim!
Bugünün susmayan kükreyen sesi,
Tarihin haykıran sükûtu benim!...

Sînemde dizilir baharlar, yazlar
Karanlığa, nûra var gönlümde yer;
Gece gökyüzünde kayan yıldızlar
Yerini gönlüme emânet eyler!

Bazan tûfan kopar, sert eser boran,
Tarihimde yatar bin-bir sır benim;
Çiçekler toprağa tohum atmadan
İlkbahar kalbimde kıvanır benim!...

Yaşıtım ben aksakalla ve gençle
Dünlü yarınlıyım devr-i âlemde.
Nefret muhabbetle keder sevinçle
Sarılır uyurlar benim sînemde!...

Soyuma bağlıyım ben ilk sözümle
Duyar son sözümü "Türk'üm" diyenler,
Ağlarlar dertliler benim gözümle
Benim kahkahamla güler gülenler!...

Türk'üm! Tarih gibi ezelîyim ben
Hem yerin hem gökün mağrûr sesiyim;
Her gece şafağın kemendiyim ben
Türk'üm! Kâinatın terâzisiyim!... 

Ölürken ölümü ben öldürürüm,
Şehâdet sadece bende doğuştur;
Mazlûmu her zaman ben güldürürüm
Tanrım! Zâlimlerle beni boğuştur...
(28 Aralık 2012/ İzmir)

İnlersem dostlar üzülecek! İnlemesem nasırıma basana bir tokat vurmam gerek! Vurursam "Hoca n'aptın?" sorusuna cevabım yok! Açmazlardayım vesselâm!
"TÜRK'ÜM! BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR." 
Selâm, sevgi, duâ...
Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: