Cumartesi, Aralık 08, 2012

ÜLKÜCÜLER, TÜRK MİLLETİ; "İMDAT!" DİYOR!

"İşte âdu karşıda! Hazır silah! Arş yiğitler vatan imdâdına!" (Namık Kemal)

"Hadi bakalım kolay gelsin! Bir acayip zor yarış!" şarkısı veya; "Sana sevdâ yolları, bana kurşunlar!" romantizmini yaşamaya yüreği olanlara selâm olsun!
İşimiz var Türk Milliyetçileri! 
İşimiz var gerçekten millîciler, milliyetçiler! 
Gerçekten Atatürk, Türkiye ve Türkseverler, gerçek vatanseverler işimiz var! 
Hadi bakalım, kolay gelsin!...
İşimiz ve amacımız belli! 10 yıldır başımıza belâ ettiğimiz, bir türlü bitmeyen, bitirtilmeyen bir kaos olan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP işbirlikçiliğinden kurtulmak!...
Hedefe ulaşmak için takip edilmesi gereken -şahsî kanaatim- yolları da söyleyeceğim!
** Bir milyondan fazla Şühedâ bedelli, Türk Milliyetçiliği temelli Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölüp parçalamayı ve emperyalist Haçlı ile siyonistler arasında üleşilecek hâle getirmeyi amaçlayan "Başkanlık Anayasası"nın oluşturulmasını engellemek! Kolay değil ama zor da değil! 
Bu engelleme, nasıl olabilir? Aklıma gelenler:
I- TBMM'nde RTE'ye ve AKP zihniyetine, 367 sayısal yeterliliğini buldurmamak! Bunun için de; AKP içindeki, üçüncü kere seçildikleri için siyâsi hayatları -AKP'de- bitecek olan; bunu hem kendileri bilen, hem de AKP seçmeninin bildiğini bilen, bu yüzden doğruları söyemekte sıkıntıları olan ve "Başkanlık Anayasası" hakkında, bölücülük hakkında söylenmeğe başlamış AKP'li Vekillere; tarihî bir görevle yüzyüze olduklarını, mutlaka iknâ ederek anlatmak! Becerilirse AKP'yi, kurulduğu günlerde takip ettikleri kalleş-kurnaz metodla parçalamakla!...
Sakın ha! Sakın! "Yakışır mı? Etik mi?" diye mırıldanmaya başlamayın!
"Milli Görüş gömleğini çıkardık! Gömlek değiştirdik!" diye Mücâhid Erbakan, dımdızlak ortada koyanları; DYP ve CHP'yi ortadan çatırdatarak bölenleri ve şimdi AKP'de "İleri Demokrasi" siyâseti yapan "Yenilikçi!" nankörleri, hep hatırlayın!
"Eden bulur!" darb-ı meselini, "Allah ibreti ahrete bırakmaz!" gerçeğini, sakın unutmayın!
II- Muhalefet yapsınlar diye Meclis'te olan ama her sıkıştığında AKP'ye destek veren Milliyetsiz Milliyetçi stepnelerin arasındaki -özellikle arasında, çünkü orada da gerçek millîler ve milliyetçiler yok farzedilecek kadar az- millî karakterli millet vekillerine, yapmaları gerekenleri ve yaparlarsa tarihe nasıl altın varakla kaydedileceklerini uygun lisanla incitmeden tahrîk ederek hatırlatmak!...
III- Türk Milliyetçiliği temeli üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelini, Atatürkçülük ve Kemalizm diye kemirerek zarar veren, Atatürk'ün kurduğu parti sıfatını kaybetmiş Yeni-CHP'deki gerçek Atatürk ve Türkseverleri, gerçek vatanseverleri de uygun bir dille incitmeden tahrîk ederek uyarmağa çalışmak!...
Buraya kadarı, zor mu? Vallahi kolay olanı bu! 
Bu; "Kırık serçe parmağımızla çürük azı dişimizi sökmek" kadar zor olsa da yapılabilir! Şimdi kolay görünen asıl zora, zorluklara gelelim! 
Hadi bakalım! Kolay gelsin!
Gâzi Meclis'te; 367 yeter sayısını bulamayan AKP zihniyeti ve R.T.E.'nin; asıl amacı bölüp parçalamak olan "Başkanlık Anayasası"nı referanduma yani halk oylamasına götürmek gibi bir yolu ve şansı daha var!
Kolay gibi görünen asıl zorlardan biri de bu!  
"İnadına Tayyip!" sloganının hâlâ geçerli olduğu, aç bir seçmen kitlesine; "Başkanlık Anayasası"nı, referandumla reddettirmek! Zordan zor olan bu!
Hem "İnadına Tayyip"çilerle, hem "Eskiden ülkücü, şimdi ne olduklarını kendileri de bilmeyen" dış kapının dış mandallarıyla, hem de; Devlet Bahçeli ve son Olağan Kongrede "Sağ kol ve Sol kol" olarak görevlendirilen Şefkat Çetin ve Semih Yalçın gibi; hem teşkilat alt yapılarından, hem milletten, hem parti tabanından kopuk; efkâr-ı umûmiyyenin dışladığı ama Devlet Bahçeli'nin yüzme bilmeyen cankurtaranlarının "Yol Haritası"ndan, MHP'li seçmenleri korumak veya bu tehlîkeli uygulamalar hakkında uyarmak!
Sakın ha! Sakın! Bunu kolay zannetmeyin!
Binmeyecekleri eşeğin önüne ot koymayan bu siyâsi kurnazlara, bu bencil görünümlü -gerçekte- görev adamlarına karşı; Üç Hilal ve Bozkurt markalarına yürekten bağlı MHP teşkilatlarını uyarmanın, deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğunu, sakın unutmayın!
Adına kongre denilen; özel seçilmiş -istisnâlar hâriç ki onlar da kâideyi bozamıyorlar- delege sıfatlılara görevlendirttirilen İl- İlçe teşkilatlarıyla konuşabilmek için buluşmak bile, son genelge adlı ültimatomla imkânsız gibi bir şey!
Bilir misiniz bu memlekette; "Kendileri çalıp kendileri oynayan"lar, yani biz, yani kalemlerini Allah ve vicdânları hâricinde kimsenin emrine sokmayanlar; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Vekiller, Yargı ve Yasama organları hakkında herşeyi yazmayı, ekranlardan anlatmayı, yasal bedeline râzı olarak yaparız ama vatandaşla yüzyüze gelip muhalefet yapmaya asla, kat'a hakkımız yoktur biliyor musunuz?
Çünkü Gazetenin tahsîs ettiği odalardan veya evlerimizden dışarı çıkıp milletle yüzyüze gelmeyi denediğimiz anda; ya AKP'li kadrolardan oluşan, ya "F-Tipi"leşen emniyet müdürlerinin copları, biber gazları, tazyikli foseptik sulu ileri demokrat uygulamaları, ya da; "Devletin başına Devlet geçecek!" sloganlı idealsiz taraftarların fiîli saldırıları, bizi bekler!
En akılda kalıcı olduğunu zannettiğim; "Şu sıralar çatlar, dağılırsa kaos olur!" diyen veya; "Herkese rağmen, millî konularda Hükümete desteğimiz devâm edecektir!" şeklindeki Devlet Bahçeli tavrının, asla millî ve milliyetçi bir tavır olmadığını anlatmak gibi deveye hendek atlatmak kadar zor bir işe kalkışacağız!
Milletle buluşup konuşmak; korumalarınız yoksa, dokunulmazlık zırhıyla korunmuyorsanız, öyle söylendiği veya göründüğü kadar kolay bir iş değil!
Son günlerde tamâmen Kasımpaşalılaşan, seksen milyon nüfuslu bir ülkede; "Benden başka kafası çalışan ve herşeyi bilen hiçkimse yok!" tavırlarıyla züccâciye mağazasına dalan öfkeli fil tavırlı Recep Tayyip Erdoğan'ın; Güneydoğu'da kaybedeceği kürt oyların yerine Türk Milliyetçisi oyları koymak hesapları ile saldırdığını, bilmek ve bunu seçim süreçlerinde çalınan "yem borusu"na tâlimli; gıda paketleri, belediyelerden ihâleler, yakınların atanmaları, terfî vaatlerine alıştırılmış ve bekleme moduna girmiş, mankurtlara anlatmak zorundayız!
BDP'lilerin dokunulmazlığının kaldırılması, mümkün mü Allah aşkına? Hayatlarında hiçbir şahsî başarıları olmayan ve on milyon lirayı bir arada ilk defa milletvekili mamaşıyla gören ve dokunulmazlığın ölçüsüz sosyal imkânlarından faydalanan Genel Başkan vekilleriyle dokunulmazlık kaldırmak Allah aşkına mümkün mü?
Kolay zannedilen ama bizi bekleyen zorlukları hatırlatmaya devâm edelim:
Bu işe teşebbüs cesâretini gösterecek Türk Milliyetçilerini, gerçek vatanperverleri; önce hâinlik suçlamaları, sonra MHP'yi bölmek için "F-Tipi" örgütlenme veya Fetullahçılık'la ithâmlar, sonra; Lider-Teşkilat-Doktrin sorgulaması, sonra; "Devletin başına Devlet geçecek" sloganlı paranoyakların fiîli saldırıları bekliyor!
Biz bunları; "Oğul Beğ" dediğim Tuğrul Türkeş'e ve "Yeniden Türk Milliyetçiliği" meşalesiyle yola çıkan Prof. Dr. Ümit Özdağ'a destek vermeğe çalıştığımız günlerde yaşamıştık! Hadi balakım! Kolay gelsin!
Bir yanda; "Herkese rağmen millî konularda AKP'ye desteğe devâm edeceğiz." diyen Devlet Bahçeli!...
Bir yanda; tek millî sloganları; "Devletin başına Devlet geçecek" olan ve hür akıllı, millî vicdânla hareket eden Türk Milliyetçilerine saldırmayı mahâret ve teşkilatçılık zanneden "Bizim kendi çocuklar"ımız!...
Öbür yanda; MHP ve MHP'liler üzerinde her türlü tezvîrat ve oyuna hazırlıklı bir BOP Eş Başkanı, bir Medeniyetler Arası İttifak Eş Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve O'nun;"Tek dil"i bilerek atlayarak; "Tek vatan, tek Devlet, tek dîn" sloganları, yetmez; "Terör suçlularına yeniden îdam", yetmez; BDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması vaatleri, bu da yetmez gibi; O'nun atadığı valiler, kaymakamlar, savcılar, hâkimler, emniyet müdürleri, etkili bürokratlar, banka müdürleri, v.s.!...
Bir başka yanda, asla gün yüzüne çıkmadan; "Kılcal damarlara sirâyet edinceye kadar gerekirse on milyon harcayın, bir lira kazanmayın! Hakim satın alın, savcı satın alın!" fetvâli F-Tipi köstebekler!...
Bütün bunlara rağmen; Türk Milliyetçilerinin, gerçek Atatürk ve Türkseverlerin, gerçek Ülkücü vatanperverlerin milliyetçilik romantizmi ve hamâsetiyle kıpır kıpır olduklarını biliyorum!
"Bilinen bütün bu zorlukları denemeğe, bunları göze almak riskine değer mi?" Derseniz, şahsen; Vallâhi, Billahi, Tallâhi değer!
"Akıncılar! Süvâriler! Yalnız Kurtlar! Akın var! Sefer var! Ölümü öldürmek inancıyla ölüme ve zûlme karşı cihâd var!" diye haykıran "Dip Millî Ses"i, ben duydum, siz de duymuyor musunuz?
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ vesselâm.
Selâm, sevgi, duâ...
Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: