Cuma, Aralık 07, 2012

RÜZGÂRIN ÂTEŞ DANSI

Közler niye alevlenir, yel hafiften üfleyince?
Ya da alev niye söner, rüzgâr sertçe püfleyince?

Aleve cân değil midir köze üfüldeyen rüzgâr?
Peki niye cânın alır, biraz öfkeyle esince?

Rüzgâr alev söndürürken köz küllenerek direnir,
Aynı yerde alevlenir, rüzgârlar yele dönünce!...

Ki özünde âteş vardır közün de, alevin de
Alev yakmaz, köz ısıtır mesâfe geçilmeyince!...

İki hasım değil midir yakan âteş, yıkan tûfan?
Ya niye cân bulamazlar, bir araya gelmeyince!...

Odun yanar ateş olur, rüzgârlar besler alevi,
Ateş cehennem olur mu Çalabım dilemeyince?...

İnsan nasıl da sevinmiş ben âteşi buldum diye,
Hâlâ yaktığını bilmez, el âteşe değmeyince!...

Alevleri su söndürür. Suyu ateşle ayırır
Oksijen ve hidrojene, araya insân girince!...

Şu insanlık el atmasa köz yatarmış, su akarmış;
Yangın neymiş, tûfan kimmiş, sorup deşelemeyince!...

Köz niye alevlenir acep yel hafiften üfleyince?
Ya da alev niye söner, rüzgâr kızıp püfleyince? 

07 Aralık 2012/ İzmir

Tokkalı Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: