Pazartesi, Aralık 24, 2007

GÜN BU GÜNDÜR...

Vurun arslanlarım! Namus günüdür!...
Vurun yiğitlerim! Mehmetçik analarını ağlatanların analarını ağlatma günüdür!...
Yetmeeeeez!
Son hain köpek te itlaf edilmeden yetmez!
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, demokrasiyi alet ederek entrikalarla girip, dokunulmazlık arkasına saklanarak, Millet Meclisi'nin kahhar çoğunluğu ile Ordumuz'a verdiği yetkiye ve Ordumuz'un arslanlar gibi uygulamasına ancak kuyruklarını paçaları arasına saklayıp zağarca zığlayarak cevap verdiğini zannedenleri de susturmadan yetmez!...
Yasalarımız da, Cumhuriyet Savcılarımız da harekete geçerek; kucağımızda oturup sakalımızı yolmağa çalışanlara hadlerini bildirmeden yetmez!...
Ağrı'da yaptığı basın toplantısını Kürtçe yapıp, Türkçe olarak tekrarlamasını isteyen basın mensuplarına; "Türkçe açıklama yapmayacağım. Basın mensuplarından ricam şu: Ben söylediklerimi kendi dilimde söylüyorum. Sizler de Kürtçe bilen birer tercüman edinirseniz herhangi bir sorun yaşanmayacağını düşünüyorum.” diyecek kadar ukalalaşan ihanet temsilcilerine de haddini bildirmeden yetmez!...
Bu memlekette Kürt meselesi olmadığını; kürtçü ve PKK meselesi olduğunu aklımız kesti keseli söyleriz. Kangren olmuş parmak kesilmezse kolu sonra da yayılarak bedeni kangren edip ölüme sebebiyet verir biliyoruz. Bu kangrenleşmiş parmaklarımızı kesin artık! Başka türlü Vallahi yapılanlar yetmez!...
Bu memlekette milyonlarca ekmeğe muhtaç ama devlete-vatana sadık insan varken bu ihanet temsilcilerine milyarlarca lira maaş verilmesi, milleti incitmektedir.
Dağda PKK'lı alçakların Mehmetçiğimize sıktığı kurşun kadar, bu adamların sözleri de milleti incitmektedir.
Demokrasimizle, meclisimizle, devletliğimizle böylesine pervasızca alay edilmesine izin vermeyin artık...
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Bunlar, sistemin zaafından yararlanarak bağımsız olarak seçime girdiklerinde ne yapacaklarını zaten söylemişlerdi. Meclise girdiklerinde onlarla tokalaşanlara artık bir şey söylemek istemiyorum. Onların mecliste bulunmalarını demokrasi adına şans olarak tarif edecek kadar safdillere de bir şey demeyeceğim artık.
Ama PKK ve siyasal uzantılarınca birinci dereceden düşman ilan edilen, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, siyasi erkin başında olduğu için söyleyecek sözümüz var. Sizinle aynı siyasi dokunulmazlık ve sizinle eşit maaş alan bu adamlara hadlerini bildirmezseniz yetmez!...
Aaaaaaah!
Genel Kurmay Başkanı'nı sadece söz söylemiş olmak için istifaya davet edenler, şu aralar; "Biz bu ihanet temsilcileriyle aynı çatı altında olamayız. Ya bunları meclisten atın ya da biz sine-i millete döneriz." diyerek istifayı bir düşünseler!...
"Kürtçe bilen tercüman tutun."sözlerinin sahibinin adını sadece reklamı olmasın ve klavyem kirlenmesin diye yazmadım, yazmayacağım. Ama; bu, hatırlanınca düşüncelerimizi kirletecek kadar murdarlarla tokalaşanlara, Genel Kurmay Başkanı'nı istifaya çağıranlara; "Hiç istifayı düşünüyor musunuz?" diye sormadan edemeyeceğim...
Yıllarca; "Akıllı olun! Türk'ün sabrıyla oynuyorsunuz. Bu milletin muhteşem öfkesine muhatap olduğunuzda kaçacak mağara da bulamazsınız." demiştik. Şimdi o muhteşem öfkeye muhataplar ve kaçacak delikleri yok elbette. Yapabilecekleri tek şey, bir an önce Türk'ün muhteşem merhametine ve yasalara sığınmalarıdır. Bunu da yapacaklar biliyoruz.
Genel Kurmay Başkanı'nı istifaya çağırırken kendileri hiç istifayı düşünmeyenler, Türk'ün muhteşem merhametine ve yasalarımıza sığınan hainler olduğunda ne yapacaklar diye şimdiden merak etmeğe başladım.
Herkes kendine yakışanı yapacaktır elbette. Şu anda da Ordumuz'un, kendine yakışanı yapmağa devam ettiği gibi...
Vurun arslanlarım! Vurun Allah aşkına!
Bu akılsızların olmayan akıllarını başlarından almadan Vallahi yetmez...
Gün, bu gündür Vurun haaaa!...
"TÜRK'ÜM. AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR"
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: