Pazartesi, Aralık 17, 2007

RABBİMİZ

Rabbimiz!...
Çarelerin tükendiği yerde 'çaresizliği' çare kılan Rabbimiz!..
Çarenin de çaresizliğin de Sen'den olduğunu bilmenin huzur ve çaresizliğindeyiz...
Sıkıntıların geçici, refahın geçici olduğunu asıl önemlisi ömrün geçici ve kısa olduğunun farkındayız hamdolsun.
Bebekmişiz, büyümüşüz. Ne anamız ne de biz bu büyümenin farkında olamamışız ama sonradan bilmişiz ki Sen'in gözetimindeymişiz.
Çocukluğumuzu hatırlıyoruz, büyüdük... Büyümemize izin iradesi de Sen'dendi. Büyümemize yetecek kadar ömrü biz kullarına bahşettiğin için büyüdük ve şükrettik...
Olgunlaştık. Şimdi de yaşlanıyoruz Elhamdülillah... Bebekliğimizin dışındaki bütün ömrümüzü hatırlayacak hafıza ve geçmişten ders alabilecek aklı da Sen verdin şükrolsun...
Yokluklar içinde zenginlikler nasibettin bizlere. Varlık zannetikleri dünyalık içindeki fakirleri de ibret olarak izlettin ve yokluğa hazır olmamız için gereken teyakkuzu da nasibettin şükrolsun...
Bulup sevinmemeyi, kaybedip dövünmemeyi, buldurarak ve kaybettirerek öğrettin... Maldan, kazançtan, ikbâlden kayıplarımız olduğunu zannettik bazen. Bu kayıplarla sarsılacağımızı zannettiğimiz de oldu belki ama; "Derdi veren şükür sana/ Bir de teselli vermişsin" deyip şükredecek yüreği de bahşettin...
Meraklıydık. Araştırmacıydık. Şüpheciydik. Sorup sorgulayandık fıtratımızca.
İlk merakımızı, ilk aşkımızı Sen'le isimlendiren kalbi de Sen verdin Elhamdülillah...
Yoktuk, var ettin Rabbımız!...
Hz. Adem(a.s.)'dan insanoğluna miras kalan şeytana uyarak şaşırmamızı engellemek için Resuller, Nebiler gönderdin... Bizleri "İbrahim(a.s.) milletinden, Muhammed(s.a.v.) ümmetinden" yaratarak iki kere şereflenirdin şükrolsun.
Eşref-i mahlûkattandık ama bütün eşref-i mahlûkat, "İbrahim(a.s) milletinden, Muhammed(s.a.v .) ümmetinden değil ki!...
Bu milletliğimizi de, bu ümmetliğimizi de Sen bahşettin hamdolsun...
Rahman ve Rahim sıfatlarından merhametinin sınırsız olduğunu da bilenlerdeniz.
Merhameti sınırsız, güzel Rabbımız, "Ol" deyince olduran Halık'ımız, Bize önce; "Rabbimiz bize dünyada da ahirette de güzellikler ihsan eyle ve cehennem azabından koru." diye dua öğretip sonra da "Dua edin icabet edeyim." şeklinde söz veren Rabbimiz; Tek güvencemiz Sen, tek tesellimiz "Dua edin icabet edeyim." sözündür...
İlayı Kelimetullah'ı kendine nihai hedef edinen Türk Milleti'nin dualarını kabul eyle Rabbimiz...
Duada istenenleri Türk Milleti'nin istediği zamanda değil Sen'in Türk Milleti için uygun gördüğün zamanda kabul edeceğini de bilenlerdeniz.
Dualarımız, nesilden nesile Kıyamet'e kadar sürecek Rabbimiz.
Dualarımız sürdükçe Sen'de kabul buyuracaksın biliyoruz. Bize duaları makbul ve kabul edilen kullarının kulluğunu nasibet Rabbimiz...
Bizi kulluk bilincine kavuşturdukça, ilayı Kelimetullah'a hizmetimiz, kolaylaşacak malûm olduğu üzere...
Bu kolaylığı sağlayacak zorlukları aşabilecek iradeyi diliyoruz Sen'den nasibet Rabbimiz...
Sonunda kolaylığa erişeceğimiz zorluklar sürecinde şeytana direnebilecek imanı diliyoruz!...
Bunlar Sen dilersen olur Rabbimiz.
Kendilerini "Öteki"leştirmiş üç-beş çapulcuya -korkuları yüzünden-uymaya niyetlenen Kürt Kardeşlerimize de doğru yol nasib et Rabbimiz...
Onlara hidayet nasip et ki kardeş bildiklerimizi öldürüp üzülerek azap çekmeyelim Rabbimiz!...
Duamıza icabetinle kullaşarak şereflenebilmek için bir daha, bir daha, bir daha; "Rabbena atina fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve gina azaben nâr."
"Rabbimiz; bize bu dünyada da ahirette de güzellikler nasip eyle, cehennem azabından koru."
Bayramın mübarek olsun Büyük Türk Milleti...
"TÜRK'ÜM, BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR"
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: