Pazar, Aralık 09, 2007

KUTLU SEVDAMIZ (Hep beraber, bir daha...)

Sevdamızı anlat demişlerdi, SEVDA ERLERİ !...
Sevdamızı anlat diye rica etmişlerdi!...
Çok kolay gibi gelen bu iş; yaklaşık bir hafta patlattı beynimi, zonklattı şakaklarımı... Sevdayı yaşamak kolaydı sevdalı için ama anlatması, ne mümkün!...
Sevdamızı paylaştığımız Sevda Erleri'ne söz vermiştik bir kere, anlatmalıydık SEVDAMIZ'ı... Zordu ama, Sevdamızı bize bahşeden Rabbimiz'e sığınarak başladık bir kere...
Sevdamızı tarife; Sevda Erleri'nin başlarından, Sultan Alparslan'ı hatırlayıp hatırlatarak başlamak istedik. Vasiyeti üzerine; "Gökyüzüne kadar yükselen Alparslan'ın büyüklüğünü görmüş olanlar, gelsinler şimdi onu Merv'de bir avuç toprak altında görsünler." şeklindeki mezar taşıyla madalyalı bir Sultan, bir Sevda Eri'yle...
15.000 kişilik mütevazi ama her biri bir Sevda Eri olan ordusuyla 200.000 kişilik Haçlı Ordusunu tar-u mar edip Rum İmparatoru Romen Diyogen'i esir alan kahraman kumandanla... Muzafferce dönüşünü kutlamaya hazırlanan milletine; "Karşılamayın!.. Yanımda yenilmiş bir hükümdar vardır, onu rahatsız etmek istemem!..." haberiyle tarihe şerh düşecek kadar güçlü bir mühürdarla...
Mezar taşına tarif olarak yazılan "Gökyüzüne kadar yükselen...." sıfatını, niye ve nasıl kazandığını, anlatmaktan zevk aldığımız bir Sevda Eri'yle...
Sağlığında dünyaya sığmayan, gökyüzüne yükselen; ölümünden sonra bir avuç toprağın altına sığan ama bu kere de tarihe sığmayan bir tariftir Sevdamız...
Diriliğinde iri, bitiş diye tariflenen ölümünde büyümesiyle tariflidir...
Öldükçe çoğalan, çoğaldıkça ölen erlerin sevdasıdır Sevdamız...
Bu Sevda; hiçkimsenin sahiplenemeyeceği kadar özel, bu sevda, kendini Türk hisseden her yürekle paylaşılacak kadar da büyük...
Bu büyük Sevda'nın sevdalıları da büyüktür...
Bu SEVDA ERLERİ'nden yoldaşları, razıdır. Şüheda razıdır bu ERLER'den. Ulema razıdır, ümera razıdır.
Bu ERLER'den evliya razıdır, Alperenler razıdır. Bu ERLER'den Peygamber(s.a.v.) "Aguşunu açıp bekleyecek kadar" razı, bu ERLER'den Allah(c.c.) razıdır...
Çünkü nizam-ı alemdir bu Erlerin sevdası. Bu Erlerin Sevdası İlayı Kelimetullah'tır...
"Nerde bir Türk varsa ora bizimdir." diyebilecek kadar alıcı, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." emrini uygulayacak kadar vericidir bu Sevda Erleri...
"Hiç kimse kimsesiz değil herkesin var bir kimsesi/ Hiç kimsesiz kaldım medet Kimsesizler Kimsesi.." diye kendini tarifleyerek Fatih olan ve 600 yıldır Fatih kalabilen erlerdir...
Dünya malı tarifli zenginliğe, tenezzül etmeyecek kadar tok gözlü, şehadetinde cebinden 35 kuruş çıkacak kadar zengindir bu Sevda Erleri...
Bu Sevda Erleri'nden küsülmez ve küstürmek te mümkün değildir bu Sevda Erleri'ni!...
Açılışı 1071 yılında Sultan Alparslan'la yapılan ve yaklaşık bin yıl sonra -dünyaya inat- açık tutmaya çalışan Başbuğ Alparslan'la devam eden bu Sevda; Bayrağı indirmemecesine, Ezan'ı dindirmemecesine sürer ve sürecek...
Bir kara sevdadır bizim SEVDAMIZ.
Çekildikçe aklanır ve karatoprakla paklanır...
Elbette her yürek tutulamaz ve elbette Sevda Eri'nden başkasının yüreği, dayanamaz bu Sevda'ya!...
Bu Sevda, kutludur. Millet adına umutludur bu Sevda...
Bu Sevda Erleri'nde rehber Kur'an, hedef Turan'dır... En büyük ödülü Şehadet, madalyası gazilik'tir bu Sevda'nın.
Bu yüzden yürek gerektirir. Bu Sevda özeldir. Bu Sevdanın Erleri, özeldir. Özel sevdanın özel erleri ile yaşatılan bu Sevda, özelliği kadar güzeldir...
Bu Sevdanın Erleri, Sultan Alparslan'la esir aldığı imparatoru incitmemek için kutlama yaptırmayacak kadar nazik; Muhteşem Türk Başbuğ Atatürk'le yendiği ve kovduğu işgalci milletlerin bayrağını yerden kaldırtacak kadar incedir.
Bu nezaketleri, bu incelikleri ile kazandıkları Allah'ın Rızasıyla; 15.000 kişiyle 200.000 kişilik orduyu, yokluklar içinde yedi Düveli dize getirecek kadar da güçlüdür bu SEVDA ERLERİ...
Bu sevdanın mensupları erdir erkektir...
Erendir, Alperendir bu Sevdanın Erleri. Ölenlerinin şehit, kalanlarının Gazilik'le madalyalandığı; Türk'e göre, Türk için, Türk'e özel sevdadır SEVDAMIZ...
Bu Sevda, anlatılmaz erenler!...
Anlatılamaz!...
Bu sevda, Allah nasip etmişse yaşanır sadece... Bu Sevdanın Erleri'ni tanıyanlar şanslıdır, tanımayanlar bahtsız!...
"Haluk Kırcı" laşır bazen bu Erler!... Bir nesli temsilen bir devirle hesaplaşır "Kurt Duruşu"yla... Kapatıldığı hücresinden dünyaya sığmaz cesametiyle... Bazen Yusuf Ziya'laşır bu Erler. Arpacık'laşırlar gez-göz ararcasına!... "Baş Eğmediler" tarifini hak ederek yine sığmazlar sınırlara...
Bazen Mahir Damatlar'laşır bütün rind-i şeydalığıyla... Savaşlarıyla özelleşir, öğütleriyle güzelleşirler bu ERLER...
Bazen Yavuz Selim'leşirler, Demirağ'ları yırtmacasına...
Bu erler, Sevdamızın Erleri'dirler... Sevdamız'a sevda tarifini yakıştıran sıfatlardır bu Erler!...
Destanlar, bu sevda erleri için; bu sevda erleri destanlaşmak içindir...
Her devirde destandır sevdamız; her devirde destan devleridir Sevdamızın Erleri...
Zorlandım erenler!...
Sevdamızı yazmaya niyetlendim zorlandım!...
Bir Sevda Süvarisi olarak Sevda Erleri'nden arlandım!...
Bu Sevda Erleri'den uzak kalmaktansa bütün dünya ikballerinden uzaklaşmayı tercih ettim...
Allah(c.c.) Sevdamızı korusun. Sevda Erleri'nin sevdasını artırsın.
Dünya durdukça Türk dursun, Tanrı Türk'ü Korusun...
"TÜRK'ÜM.BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR"
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: