Pazar, Ocak 27, 2008

KONUŞANLAR-KONUŞTURULANLAR...

"Nihat Genç, AK PArti'nin aldığı yüzde 47'lik oy oranı içinde zeki insanlar bulunmadığını iddia etti. 'Bunlar zeki insanlardan, yazarlardan, ciddi siyasetçilerden oy alamazlar. Bunlar hödükleştirilmiş insanlardan oy alırlar. Atarsın kapılarına iki kilo şeker, 5 kilo kömür alırsın oyunu.' diyen Nihat Genç, insanların borsa rakamları ile kandırıldığını, ancak bu ülkede insanların açlıktan, yetersiz beslenmeden öldüğünü savundu.
Gündemdeki türban tartışmalarına da değinen Genç, 'Bunlar şartlanmış gibi türban tartışıyor. Bu sistem zeki insanlar yaratamaz. Bunların en zekisi Nazlı Ilıcak gibi olur, bilemedin Fehmi Koru kadar olur.' diyerek iki gazeteciyi de 'kafası çalışmayan hödüklerin entellektüeli' ilan etti." (Haber sitelerinden alıntı)

"Ne Var Ne Yok" adlı sohbet programını ben de izlemiştim. Aklıma not almak gelmemişti. Not almadığım için de üzülmüştüm. Allah'tan şu internet denen çağın mûcizesi var. Sıcak Gündem Sitesi'nden, olduğu gibi aldım haberi.
Bir Azeri şâir- yanılmıyorsam Sâmet Vurgun-; "Söz; bir yürekten kopar, bin yüreği hizâya sokar." diye tarif etmiş sözü. Tersten okursak; "Söz, bir yürekten kopar ve bin yüreği târ u mâr eder."diyebiliriz herhalde.
Nihat Genç; binlerce hatta milyonlarca yüreği, gönülü târ u mâr etmeyi tercih etti görülen kadarıyla!...
Tercih hakkıdır. İfâde özgürlüğü de var. Var olan ifâde özgürlüğü, umarım başına iş açmaz. Ama bildiğim kadarıyla Nihat Genç; inandığı mes'elelerde başını belâdan da sakınmaz.
Bu müsbet ve güzel bilinen özellikleri, elbette Nihat Genç'e itirazımı da engellemez.
AKP'ye oy vermedim. Oy verilmesin diye de kendimi yırttım. Yarın seçim olsa yine oy vermem. %47 oy aldığı seçimlerden hemen sonra da "Şikâyetleneni Şikâyet Ederim!.." diye kanaatimi açıklamıştım.
AKP'ye oy verenlere hiç kızmadım, kızamadım ben. Toplumun, milletin her zaman mâzur olduklarına inananlardanım çünkü. Oy veren veya vermeyen değil; oy alan veya alamayan siyâsetçinin yargılanması veya tebrik edilmesi gerekir diye düşünürüm.
Milletten veya halktan olduklarını söyleyip, kendilerini elit zannederek genel merkezlerinin olduğu yerlerden veya illerden çıkmayan siyâsilere inat Recep Tayyip Erdoğan'ın ayak basmadığı il-ilçe kaldı mı?...
Televizyonlarda, gazetelerde; "Ananı da al git." dediği yazılan veya gösterilen Recep Tayyip Erdoğan'ı evinde gören vatandaş; "Basın ve medya iftira atıyor. Bizim imanlı müslüman kişiler olduğumuzu bildikleri için saldırıyor, iftira atıyorlar." açıklamalarına inandı. Koskoca Başbakan yalan söyleyecek değildi her halde!...
Ve inanıyorum ki; yanlarına gitmeyen Baykal'a kızan CHP'lilerden, Bahçeli'ye kızan MHP'lilerden ciddî mânâda oy aldı.
Şimdi; Baykal'a ve Bahçeli'ye kızarak AKP'ye oy veren vatandaş mı, yoksa milleti kızdırarak AKP'ye oy vermelerini sağlayan Baykal ve Bahçeli mi suçlu?...
İçinden geldiğimiz, içinde olduğumuz ve ondan olduğumuz millete "hödük" demek ne kadar Nihat Genç'çe oldu bilemiyorum!...
En zekileri olarak tarif ettiği Nazlı Ilıcak ve Fehmi Koru'yu ben de sevmem ve tavırlarını tasvip etmem. Ama böyle saldıracak kadar da kendime kıyamam!...
Edep yahuuu!...
Herkesin kendisine yakışır davranışlar sergileyeceğine inanır ve bunu her ortamda da söylerim. Nazlı Ilıcak ve Fehmi Koru, kendilerine yakıştırdıkları davranışları göstermektedirler. Benim de kendime yakıştırdığım hareketleri yaptığım ve yapacağım gibi...
Şu demokrasi denen sistemi bir türlü anlayamadım. Anlayamadığım için de bir türlü kabullenemedim. Bu demokrasi; insana olmadık yerlerde, olmadık sözler söyletip, olmadık şeyler yaptırabiliyor!...
İnsan iğneyi kendine batırdıktan sonra çuvaldızı başkasına batırmalı değil mi?!...
Yine de "Konuşan Türkiye"de konuşturulanların başına olmadık işler gelmesine rağmen konuşanları seviyorum!...
Konuşabilenleri de Allah(c.c.) korusun diye dualardayım...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: