Cumartesi, Ocak 05, 2008

MAĞARADAKİ ASLAN...

Bir pazar ve kongre sohbeti olsun.

Karganın, en erken uyanan hayvanlardan olduğu rivayet edilir. Bu yüzden de çok erkenciler, istihza ile kınamak gerektiğinde "Karga basmaya konmadan..." diye tarif edilir.

Erkenciliği ile meşhur karga, duymadığı yabancı bir sesle, bir tıkırtıyla uyanır. Daha güneş doğmamıştır. Ama şafak yakındır. Merakla sese yönelir. Keskin gözleriyle, hemen tünediği ağacın yakınındaki bir mağaranın önünde, bir şeyler yapan ve sesleri çıkaran tavşanı görür.

Tavşan, çok büyük bir ciddiyetle bir şeyle uğraşmakta ve "çat-çut, çat-çut" diye seslerde ondan gelmektedir. Karga meraklanır. Bu arada güneşte yavaş yavaş doğmakta ve tabiat uyanmaktadır.

Biraz ilerde bir tilki görünür. Tilki, tavşanı görmüştür ve sabah sabah önüne çıkan nasibine sevinerek yaklaşmaya başlar. Tavşan da tilkiyi görmüş ama hiç istifini bozmadan çatır-çutur yaptığı işe devam etmektedir. Tavşanın aymazlığına tilki de, karga da şaşırırlar. Tilki iyice yaklaşır tavşana ama hala umurunda değildir tavşanın ve çok büyük bir ciddiyetle uğraşmaktadır. Tilki hayret ve merakla;

- Ne yapıyorsun tavşan? Diye sorar.

- Daktilo yazıyorum.

- Ne yazıyorsun?!...

- Bir tavşanın, bir tilkiyi nasıl yiyeceğini çocuklarım okuyup öğrensinler diye yazıyorum.

Tilki hayret ve öfke halindedir.

- Bre! Salak hayvan! Hiç tavşanın bir tilkiyi yediği duyulmuş iş midir? Diye hayret ve öfkeyle sorar bu sefer tilki. Tavşan hala aynı saymaz edalardadır. Hiç tilkiye bakmadan, eliyle arkasındaki mağarayı göstererek;

- Burada konuşma! Erkeksen içeri gel! Der. Tilki iyice öfkelenir ve aynı zamanda da sevinir. Mağarada tavşanın kaçma şansı hiç kalmayacaktır. Tavşan önde, tilki arkada mağaraya girerler. Karga iyice merakla yaklaşmış ve mağarayı izlemektedir.

İçerden bir gürültü duyulur. Bir boğuşma sesi gelir. Biraz sonra tavşan, üstünün tozlarını çırparak mağaranın çıkışında görünür. Hiç bir şey olmamışçasına yeniden daktilosunun başına geçer.

Karga hayretten ve meraktan ölecek durumdadır. Tam olup biteni tavşana soracakken, biraz ilerden bir kurt görünür. Kurt ta tavşanı görmüş ve sabah sabah iştahla, ağzı sulanarak tavşana yaklaşmaktadır.

Tavşan, yine aynı kendinden emin ve saymaz durumuna devamla daktilosunu yazmaktadır. Tavşanın kendisinden korkup kaçmadığını gören kurt ta şaşırır. İyice yaklaşır tavşana. O da merak ve hayretle:

- Tavşan, ne yapıyorsun? Diye sorar. Tavşan, çat-çut yazmasına devam ederken;

- Bir tavşanın, bir kurdu nasıl yiyeceğinin yollarını yazıyorum. Çocuklarım, torunlarım okuyarak öğrensinler. Diye cevap verir. Kurt, hem iyice hayret eder, hem de öfkelenir;

- Be akılsız hayvan! Hiç tavşanın kurdu yediği görülmüş, duyulmuş iş midir?

- Ööööf! Burada gevezelik etme! Erkeksen mağarama gel, konuşalım. Diye tavşan, kurda da mağarayı işaret eder.

Bir daha kurt önde, tavşan arkada mağaraya girilir. Karga, merakla iyice dalın ucuna gelerek sonucu bekler.

Mağaradan yine sesler, feryatlar duyulur. Bir boğuşmanın olduğu bellidir. İçerden tozlar da çıkar bu kere. Biraz sonra karga, yine tavşanın çok emin hareketlerle, üstünün tozlarını çırparak mağaradan çıktığını ve daktilosunun başına geçtiğini görür.

Karga, artık dayanamaz ve sessizce süzülerek, henüz tozları inmemiş olan mağaraya girer. Gözleri karanlığa alıştığında; bir köşede tilkinin kemiklerini ve postunu görür. Az ötede de kurtun kemikleri ve postu durmaktadır.

Mağaranın baş köşesinde de aslan, karnı doymuş bir vaziyette yan yatmış ve dişlerini temizlemektedir!...

Kıssadan hisse...

D(Y)P'nin kongresini düşününce aklıma geldi. 16 aday, mağaranın önünde daktilo yazan tavşana sorular soruyor ama tavşanın arkasını dayadığı ve içerde yatan aslandan haberleri yok. Bi o aslanın kimliği belli olsa, D(Y)P'nin ne olacağını, herkes bilecek ama...

"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."

TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH

Selam, sevgi, dua

Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: