Cumartesi, Ocak 12, 2008

ZOR SAVAŞ...(Özel sohbet)

Bazen fırtınalar kopar insanın ruhunda. Aklında med-cezirin dayanılmaz gel-gitleri oluşur.
Ruhu sıkılır. Canı sıkılır insanın. Hele bir de kavga adamıysa, mücadele insanıysa, idealistse bir de seyrine can dayanmaz kavganın!...
Dayanılmaz olur bu büyük kavga.
İnsanın kendisiyle, iradesiyle, aklıyla, vicdanıyla, tek kelimeyle söylemek gerekirse nefsiyle savaşıdır bu savaş ve çok zordur.
Oysa söylerken öylesine kolay söylenir ki!
Allah(c.c.)'tan korktuğu için başka hiçbir korkuyu tanımadığını söylemek, hiç bir şeyden hatta şeytandan bile korkmadığını söylemek, o kadar kolaydır ki!...
Aslında zorun en zorudur bu kavga.
Kavgaların, savaşların kazanılması en zor olanıdır. İnsan bu kavgada sadece kendisiyle beraberdir. Allah(c.c.)'ın bahşettiği en büyük sermayesiyle, cüz'i iradesiyle başbaşadır ve tektir.
Nefsinin ise emrinde şeytan komutasındaki bir şeytanlar ordusu vardır.
Akılı keşkelerle, zekâyı zor problemlerle, gönlü en güvendiği dostundan şüpheyle çeler bu şeytan ve şeytanlar ordusu.
Keşkelerle, şüphelerle ve itiraf edilemeyen korkularla çelinen akıl ve çelinmiş akılla başbaşa kalan insan, panikler.
Problemlerin, endişenin, keşkelerin devamı korku; korkunun devamı, panik ve paniğin devamı nefsin galibiyeti!...
Bu mağlubiyetin, şahidi yoktur. Gören yoktur bu insafsız, bu çok çetin ve bu muhteşem savaşı... Savaşı gören yoksa, anlatan da çıkmaz elbette!...
İnsanın anlatan da kendisi, dinleyen de kendisi ve anlattıklarını yaşayan da kendisi olunca ruhta fırtınalar kopar, akılda med-cezirin dayanılmaz gel-gitleri başlar...
İmanlıdır oysa. Kelime-i Şehadetini hûşû ile ikrar eder.
Mukaddesatçıdır. İnancının gereklerini Allah(c.c.)'ın ve kendisinin tanıklığında îfâ eder.
Milletçidir. Milliyetçidir. Millî mes'eleler dururken kendi şahsî mes'elelerine asla sıra vermez.
Vatanperverdir. Vatan sevgisinin imandan olduğunu bilir.
Devletperverdir. Ulûl emr'e itaatin iman gereği ve İlahi buyruk olduğundan haberdardır.
Ülkücüdür. Ülkücülüğün; milliyetçiliği, din kardeşliğini, Turancılık'ı, Atatürk'ü sevmeği, mukaddeslere sadakati, ahd'el vefayı kapsadığını ve böyle davranmayı gerektirdiğini bilir.
Bütün bu müspet olgu ve duyguları kendinde cem ederek bir duruş sergileyenin, Ülkücünün savaşıdır bu cihâd-ı ekber!...
Bu savaşçı; kendisini kendinden korumak zorundadır! Kendisinin korktuğu kendinden, tanıyan herkesin korktuğunu da bilir ve bu korkutuculuğundan da korkar ülkücü!
İhanetten ürker. Hainden iğrenir. Terk edene kızar ama hiç terk eden olmadığı için bağışlar kendini ve terk edenlerini.
Terk edenler, bir araya gelirler. Çoğunluk gibi görünürler. tek tek, perakende, kendi başlarına kalan terk etmeyenler, terk edilmiş gibi görünürler! İşte bu, savaşın sonuç görüntüsüdür. Şeytan ve şeytanlar ordusu nefse galip geldiğini gösteren manzaralarla savaşın gâlibini, tek bırakır.
Bu savaşlardan glip çıkan teklerin sayısını artır Ya Rabbi!...
Cihâd-ı ekberini sana karşı yüz akıyla sonuçlandırabilmiş, sessiz savaşçıların sayılarını artır!
Ülkücülerin nefslerine ve şeytan ordularına yenilmelerine izin verme Ya Rabbi!...
"Rabbenâ atina fiddünya haseneten ve fil ahıreti haseneten ve gîna azâbennâr."
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: