Pazartesi, Ocak 28, 2008

ONAR YILLIK KAHRAMAN VEYA HAİNLER...

Hür akıllara, hür vicdanlara, "Bağımsızlık karakterimdir." diyebilen kuvvayı seyyârelere aklımdayken bir hatırlatma yapmak isterim.
Bu memlekette on yıllık periyodik aralıklarla, psikolojik baskılar uygulanır. Hür akıllar, hür vicdanlar susturulmak istenir. On sene öncenin hainleri, on sene sonranın kahramanları edilebilir! Onsene öncenin hainleri kahramanlaştırılabilir!...
Bu memlekette; önce asıp sonra "Demokrasi Şehidi" ünvânı ve iade-i î'tibâr verilen isimler olmuştur, yenilerinin olması da mümkündür.
Bu memlekette; zor kolay, imkânsız mümkündür!...
On sene sonrası için nelere zemin hazırlandığının farkında olamayan hür akıllar da diğerleri kadar vebâlde olurlar.
Sevgili Abdullah Özdoğan'ın bir tesbitine takıldım. Sevgili Özdoğan; "Operasyonun adı Ergenekon. Sabah gazetesi manşet atıyor: ‘Kuvayi Milliye Kartal’a kondu’ diye... Bir anda kirletilen iki isme iki simgeye bakın. Ergenekon ve Kuvayi Milliye... İkisi de Türklerin yeniden doğuşunu simgeliyor. Ne oluyor yani? Türkler tamamen doğuş destanlarının adıyla toprağa mı gömülüyor?" tesbitini yapmış ve seslendirmiş. Yüreğine sağlık.
Ferâsetine maşallah...
Bütün hür akıllı ve vicdanlı düşünenleri, bu tesbitlere yoğunlaşmaya davet ediyorum. Yoksa on yıl sonraki kahramanların veya hainlerin arasında yer alamayacaklardır!...
Bu memleketin; Türk Milliyetçisi Ülkücülerini, komünist devrimci savaşçılarını hatırlatırım. Başlarına getirilenleri ve öldürülüp, asıldıktan on yıl sonra, onlara verilen pâyeleri hatırlatırım. Bunları öldürdükten sonra kahramanlaştırdılar değil mi?
Bunlar öldürülür veya asılırken de yazanlar-çizenler vardı değil mi?
Devrin Başbakanı; "Kimse bana ülkücüler adam öldürüyor dedirtemez." diye beyanat verebiliyordu. Yani onlara sağlıklarında kahramanlık pâyesi teslim ediliyordu değil mi? Decrimcileri savunan sayısız kalem vardı, devrimcilerimiz dünya devrim gerillalarıyla yarıştırılırdı değil mi?
Sonra 12 Eylül Kıyâmeti koptu.
Asılan asıldı, kesilen kesildi!
11 Eylül günü kahramanlaştırarak methiyeler yazdıkları civanları, bütün "Dolma Kalemler" unutmuşlardı değil mi? Varsa-yoksa "Netekim Paşa"ya methiyeler, yaygın basının ve medyanın tek işiydi değil mi?
Hür akıllıları ve vicdanlıları, şimdinin yazan-çizenlerine dikkatle bakmaya davet ediyorum.
12 Eylül öncesinin kahramanlarından kimse var mı bunların aralarında? Yaygın Basın'da milyon dolarlarla transferler yaşayanların arasında, hiç kahraman pâyesi almış olanı biliyor musunuz?
Zorlamayın kendinizi! Çünkü yoktur biliyorum.
11 Eylül günü , devrin "Dolma Kalemler"ini, devrin hükümranlarına ve şakşakçılarına şakşakçılık edenlerden epeycesini görmek mümkündür ama!...
Dönenler takıyye yapmışlardır!
Dönmemiş değişmiş-gelişmişlerdir! Bu yüzden de kendilerine yakışanı yaparlar ve yaptıklarında kendilerine göre ma'zûrdurlar. Onlarda kahramanlaşacak, kahramanlaşabilmek için ölebilecek yürek yoktur!...
Kahramanlar yetiştirmiş bir Yüce Milletin Millî değerlerini, bu yüzden kirleterek hafızalardaki yerlerini hedef almışlardır. Çünkü bunlardan, bu istenmiştir. Bu görev verilmiştir.
Hür akıl ve vicdanlara da, bunlara inat Türkçe durmak, Türkçe tavır sergilemek ve Türk'ün tarihî iki kurtuluşunu simgeleyen "Kuvayı Milliye" ve "Ergenekon" kavramlarına kahramanca sahiplenmek düşmektedir!...
Susarsan, diğerlerinden farkın n'ola ki?!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: