Pazar, Ocak 27, 2008

YENİDEN SOĞUK SAVAŞLAR MI?

Rusya'nın Putin'le geçtiği yükselişi, yeniden soğuk savaşları mı başlattı acaba?
Putin'in; istendiğinde istenildiği gibi anlatılan ve anlaşılan, diplomatça olmayan bir çağrısını hatırlıyorum:"Safınızı belli edin!" demişti. Ve yanılmıyorsam Başbakanımız'ın Rusya seyahatinden sonra oluşmuştu bu ortam.
Hafızalarımızı birazcık zorlayarak yakın geçmişimizi hatırlayalım mı?
Başbakanımız; yanılmıyorsam Rusya seyahatinden sonra, "Sayın Başkan"ına gitti. "Elhamdülillah istediklerimiz aldık." diyerek döndü. Ve operasyon dediğimiz dağı-taşı, mağaraları bombalama işlemlerimiz başladı.
Sevindik elbette!...
Bu bombardımanın akabinde en az 1500-2000 hain teröristin itlâfını bekledik!
Bunlardan da biraz öncesini hatırlayalım:
20 yıldan fazladır onbinlerce insanımızı çoluk-çocuk demeden katleden, bu katliamları yaparlarken dahi -sonraların ırkçılığa varan söylemli- "Derinçek" tarafından bile yerinde ziyâret edilen, çiçekler verilen; "Dolma Kalemler"ce gitarlarıyla resimlenen, insan hakları savunuculuğu adına adlarına mersiyeler-methiyeler dizilen PKK, temsilcilerini bağımsız olarak seçimlere soktu. Meclisimiz'de grup kurabilecek kadar sayıyla Meclisimiz'e girdiler.
PKK'lılıktan yargılanmakta olan tutuklularını dahi Meclisimiz'e taşıdılar. Eşleri dağda olan vekilde var artık!
En milliyetçilerle tokalaştılar, en ümmetçilerle selamlaştılar!
Gazetelerden vaz geçtik, internet sitelerinde yazıldığında bile tutuklanma gerektiren sözlerden çok daha açıklarını, toplantılarda söylemeğe başladılar. Aylarca; "PKK'yı teröris ilan edin!" diye baskı yapılarak suçlananlardan, açıkça;"Kimse bize PKK'ya terörist dedirtemez. Bu kendimizi inkâr olur. Başbakan erkekse gelsin batman'da PKK'ya terörist desin!" şeklinde tehditler almağa başladık. Silahlı Kuvvetlerimizin bombalayarak târ u mâr ettiği örgütün altyapılarını yok olmaktan kurtarmak için canlı kalkanlık yapabileceklerini açıkladılar!...
Hayretlerle, öfkeyle izledik!
Yasalarımız, ilgili kurumlarımız gerekeni yaparlar diye bekledik. Hâlâ da beklemekteyiz!
Tam da bu günlerde; İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat, programlanmış Türkiye seyahatini gerekçe göstermeden neden iptal etti? İran, doğal gazı neden kesti? Rusya genelkurmay Başkanı, ziyaretini neden iptal etti? ABD, yeniden neden müttefikimiz oldu? Verdiği sıcak istihbaratlarda neden PKK'lılar ölmüyor?
Yaklaşık bir aydır dağları-taşları bombaladıktan sonra yeni silâh ve mühimmat alışverişlerimiz var mı? Varsa kimlerle?
Sabah-akşam Türkiye'ye karşı edep dışı, kafa tutan beyânatlar veren Barzani ve Talabani'nin söylemleri, tavırları neden yüzde yüz tersine döndü?
Yunanistan Başbakanı, Türkiye ziyâretinde Fener Patriği ile başbaşa ne konuştu? Başbakanımızla bir pazarlıkları, söz konusu mu? Meselâ Kıbrıs mes'elesi hiç gündemlerinde miydi?
ABD'den dünyaya yayılan ekonomik kriz korkusunun, memleketimizdeki etkisi nasıl olacak? Bu kadar dev mes'elelerimiz varken; türban ve "Ergenekon Operasyonu" ile kamu oyunun dikkatleri, dağıtılmak mı isteniyor?
Kamudan saklanması gereken birşeyler mi var?
12 Eylül öncesine dönmesek te; çatır çatır mermilerin yakıldığı, şehirlerde evlerin mermi yağmuruna tutulduğu, teröristlerin öldürüldüğü, Güvenlik Güçlerimiz'in şehit olduğu olaylara bir daha dönüyoruz. Terör şehirlerimize mi indiriliyor?
Silahlı Kuvvetlerimiz, PKK inlerini dağıtırken "Yaygın Basın"ın intihar bombacılarının, bomba yüklü araçların şehirlerimizde olduğunu duyurarak yarattığı terörizm atmosferinin bir amacı var mı?
Neler oluyor?
Soğuk savaş dönemi yeniden mi başlatıldı ve başladı?
Cem Evleri, Âlevîlerin asimilesi, Muharrem Oruçları, Türban, Derin Devlet adıyla yıllardır tarif edilen hayâlî bir örgüte karşı başlatıldığı söylenen ama aslında Türk Milliyetçiliğine karşı başlatılmış siyasi linç, sizleri de benim kadar düşündürüyor mu?
Yapılanlar, uygulananlar, yasaklar ve basının yasakları ihlâlleri, Başbakan'ın "üç kuruş"a mahkûm edilişine gösterdiği zehir zemberek tepki, "Kemal Abi"nin açık mikrofonda yakalandığı durum ve daha nice yasaları incitecek davranışlar, "Hukuk Devleti"ne yakışan, olabilecek işler mi?
Ağrıyan uzvumuzun parmağımız olduğunu, parmağımızın kırık olduğunu bildikleri halde bize müshil verdiklerinin farkında mıyız?
Meclis'te kürsüden Türk Milleti'nin huzurunda edilen yemine sadakat, ne durumda farkında mıyız?
Havalar da bu arada çok soğudu!
Soğuk savaşı başlatmak için Sibirya soğuklarına denk, zemheri soğuklarımız mı beklendi?
Ne dersiniz?
"TÜRK'ÜM.BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: