Cumartesi, Haziran 28, 2008

ERCİYES'TE BULUŞMAK ÜZERE...

Sustukça yükseldi sesimiz sanki
Sağırca duyulup körce görüldük
Dünümüzden utansa da bu günki
Ülkü Saflarına özel örüldük...

Durdu dünya, döner oldu dönekler
Süvariye itirazsız binekler
Küçük amma mide bozdu sinekler
Biz, batağa hasır diye serildik...

Sorulur herkese neden, ne diye
Ömürler var bir ülküye hediye
Yüz Milyonluk Milliyetçi Türkiye
Erciyes'ten Turan'a gider bilirdik...

Hazanda solunca çiçek bahçesi
Kalmaz koku okunmaz esâmîsi
Duyulunca ensede Kurt Nefesi
Biter namert! Biz ölerek dirildik...

Sadağımız dolu, budaksız oklar
Dişler kenetlenmiş, suskun dudaklar
Ürkek korkar, erkek gönlünü yoklar
Yarına sefer var diye gerildik...

İşareti almış idik Başbuğ'dan
Nasipliydik hay'dan, vay'dan ve toy'dan
Kırk yıldır dillerde hep meydan meydan
Efsane edildik. Ölüp dirildik...

Şu Erciyes'i, şu 18 yıldır tekrarlanarak teamülleşmiş kurultayı, şu bütün olumsuzluklara rağmen ülküdaşları ülkücü hasretiyle kucaklaştıran buluşmayı, sonlandırmaya cesâret edenlere biraz daha seslenmek istiyorum!...
Aldığım iletilerin tamamı, birbirine benzer ve öfkeli...
Hangi ülkücünün ülkücü olmasında mevcut MHP yöneticilerinin katkıları var Allah aşkına? Bizim kuşak, Başbuğumuz ve yakın mesai arkadaşları sâyesinde, farklı siyasi görüşlere mensup ana-babaların çocukları olarak ülkücüleştik. Ama bizim çocuklarımız ve torunlarımız, "ülkücü oğlu ülkücü" olarak doğdular. Hiç biri Başbuğumuz'u görmedi ama gören ana-babalarından dinledikleri Başbuğ'u, ana-babalarından çok daha fazla sevecek kadar tanıdılar!
Hâlâ birileri bana; "Lider, teşkilât, doktrin" diye hatırlatma yapıyor! Yapmayın beeee!
Ülküdaşlarım; nerede duruyorsa dursun hâla "Ülkücüyüm" diyebilme yüreğini, sadakatini gösteren can yoldaşlarım; ben fakîri tanıyanlar, "lider-teşkilât-doktrin" üçlemesine, ölümüne sadık olduğumu bilirler. Devlet Bahçeli'den lider diye bahseden kardeşlerim ise taraftarlık ile ülküdaşlık arasındaki farkın farkında olamayacak kadar ya taraftarlar, ya da gençler...
Ülkücü Hareket'in bir tek lideri vardır: Başbuğ Alparslan Türkeş. Ülkücüyüm diyen her keste ona sadıktır. Eğer genel başkanlık kendisiyle beraber liderlik getiriyor olsaydı Ali Koç ve Abdulkerim Doğru'nun da lider olmaları gerekmez miydi? Her ikisi de çok zor dönemlerde Parti genel Başkanlığı yapmışlardı. Allah razı olsun...
Ülkücü Hareket'in teşkilatları Ülkü Ocakları ve MHP'dir. Hiç bir ülkücünün ne Ocağa, ne de MHP'ye söyleyecek tek kelimesi yoktur. Olmamıştır. Ama yanlış yöneticilerin yanlışlarını söylemek gibi bir ülkücü tavır sergilenmiştir.
Ülkücü Hareket'in doktrini "9 Işık"tır. Mevcut Genel merkez Yöneticileri ve yol arkadaşlarının, 11 yılda kaç kere ağızlarına aldıklarını hatırlıyor musunuz? Eğer "lider-teşkilat-doktrin" üçlüsüne sadık kalmamış birileri aranıyorsa; her kesin dikkatle MHP Genel Merkez Yöneticileri ve yol arkadaşlarına bakmalarını tavsiye ederim!
Türkçüler Günü'nün adı değiştirildi. Dünya Türk Devletlerinin buluşturulduğu ve Başbuğumuz'un başlattığı Büyük Türk Kurultayları bitirildi. Aday olabilmek için olmazsa olmaz kriterimiz olan Ülkü Ocaklı olma şartı kaldırıldı. Halkların kardeşliği-eşitliği gibi korkunç parçalayıcı söylemler terennüm edildi. Mozaiğe itirazımız varken çiçek bahçesi gibi çok zayıf bir millet tarifi yapıldı. Farklılıkların farkında olarak ülke yönetimi gibi çok ötekileştirici söylemler kullanıldı. "Her türlü kültür emperyalizmine hayır." diyen ülkücü hareketin içinde diyalogcular, işbirlikçiler, AB'ciler, ABD'ciler yer bulabildi. C5'lerde Ülkü Devleri'ne işkence eden psikopat ekibin başı, müdürü millet vekili edilerek meclise taşındı. PKK'nın siyasal uzantılarıyla tokalaşıldı kucaklaşıldı. Apo çukurunun en kıdemli avukatıyla; "Gel Hasip! Meclisin rengini tamamlayalım." diyerek kucaklaşıldı. Millete verilen hiç bir söz tutulmadı. Şu an yapılacak bir anketle Türkiye'nin en yalancı siyasetçisinin kim çıkacağını bilmiyor muyuz?
İçim dolu, yüreğim ağzımda, söylenecek daha çok şey var ama yerim dar! Öfkem geçmezse -ki zor geçecek- devam edeceğim...
Belirlenecek bir tarihte Erciyes'te buluşmak üzere...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: