Perşembe, Haziran 26, 2008

FETULLAHÇI ÜLKÜCÜLER(!)'E !...

Önce herkesten bu gün "Meydan"ımı biraz taşmama müsamaha göstermelerini rica ederek başlayacağım! Bu gün söyleyeceklerim, "Meydan"ıma sığmaz ve kesilirse zannederim sohpetimin, itirazımın insicâmı bozulur...
Artık gına geldi! Artık sabrım kalmadı! Artık bu mürâiler, tahammül sınırlarını aştılar!!
Eeeey Allah adıyla aldatmaya yeltenenler; Allah(c.c.)'ı seviyorsanız O'nun hatırına, Kur'an'ı, Peygamber(s.a.v.)'i seviyorsanız onların hatırına, veya neyi ve neleri seviyorsanız onun ve onların hatırına yiğitleşin biraz! Cesâretlerini ve açık düşmanlıklarını özleyerek, birer terörist olduklarını bilmeme rağmen rahmet yazarak özlediğim(!), Deniz Gezmiş ve arkadaşları kadar erkekçe düşman olun bari!
Gül dikeni gibi, yumuşak tomurcukla beraber yumuşakça açıp, sonra gülü kollayan batıcı diken olmaktan vaz geçin! Çünkü yemin ederim kollamaya, korumaya çalıştığınız gül değil! Bu halinizle ancak, sadece dikenle kaplı kaktüsün dikenlerinden biri tarifini alıyorsunuz ki, kaktüs te benim coğrafyamın bitkisi değil! O meret bitkiyi bile bizim Türk gönlümüz, saksı çiçeği olarak saklar bilmez misiniz?
Kendisini Ülkü Ocaklı olarak tarif eden birinin, Fetullah Gülen'e ve diyalogculara karşı olanlara güya verdiği cevaptan bazı alıntılar yapacağım. Başta Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sn. Harun Öztürk'ün, sonra Türk milliyetçiliği eksenli siyaset yapan her siyâsinin, sonra da bütün Türk Milletçileri'nin dikkatlerini çekmeye çalışacağım.
".......Küfür etmek acizliğin nişanesidir.Türkçülük yapanlar çoğunlukla ya Türk değildir veya Türk'ün değerlerine sahip değildir.Türk ,vakar sahibidir.Türk, merttir.Türk ahlaklıdır.Türk , Müfteri değildir.Türk hakşinastır.Türk, her şeyden önce insanoğlu insandır.Türk , asimilasyonist değildir.Türk öğreticidir.Türk, kazanırken asla alçakların silahı olan kalleşliğe tenezzül etmez.Türk , müslümandır....... Biz ülkü ocaklarında böyle öğrendik. Nice dostlar edindik ve dostlar kazandık. Üstelik hakaret ettikleriniz gerçekten de dünya çapında bir hizmet görüyor...... Onlar olmasaydı ülke temelli yağdanlık takımının elinde kalacaktı. İyiki varlar. Allah razı olsun."
Ben de aynı üslûpla, o ve onun gibilere seslenmek isterim: Müslümancılık yapan Lawrence' te, "Anadolu'daki Sahte Dervişler" de müslüman değildi veya müslümanlığın değerlerine sahip değildi! Müslüman doğrudur. Müslüman mürâi değildir. Müslüman riyakâr olmaz. Müslüman, münafıklık etmez. Müslüman, Allah'ın emirlerine, Peygamber'in sünnetlerine muhalif davranmaz. Müslüman; Allah'ın yasakladıklarıyla dostluğa soyunup sonra da; "Nasılsa amentüde birliğimiz var. Kelime-i tevhid'deki 'Muhammeden Resulullah'ı söylemesek te olur." gibi din dışı bir söylemle müslümanların karşısına çıkmaz! Müslüman, Allah adına onlarla savaşmaya görevliyken Papa'nın elini öpmez, öptürmez!
Devam ediyor bu "Ülkücü Fetullahçı"; "...... Oradaki öğrenim gören yabancı çocuklara İngilizce öğretilmesini garip karşılayan arkadaş! Ya ne öğretecekti? Okullarımızda Milli Eğitim Bakanlığı da ingilizce öğretimi ders sayısını artırmıştır. İnglizce öğrenmeyi teşvik etmiştir. Bu devlet politikasıdır..... Her ülkenin ayrıca kendi milli dili de öğretilmektedir. İngilizce bu gün artık bütün dünyada kullanılan bilim ve ticaret hatta siyaset dili haline geçmiştir. Sen Koskoca Osmanlı Devletini yok et. Sonra neden Türkçe konuşmuyor bütün Dünya diye dert yan.... "
Devam ediyor bu diyalog ve sevgi silahşörü, Fetullahçı Ülkücü; " Uyan artık uyan. Silkin ve kendine gel. İmanın nuru ile bak. Kendine yazık etme! Eğer ülkeni seviyorsan, insanlıktan nasibin hala varsa, ne olur düşmanlığı bırak.Yıllarca sağcı solcu diye birbirimizi tükettik. Yabacıların dolduruşuna gelerek kardeşlerine düşman olma. Ben kim miyim? Ne önemi var? En az senin kadar ülkesini bayrağını, milletini seven biri?"
Neden Atatürk'ün millette travma yarattığını iddia ettiklerini anlayabildik mi? Koca Osmanlı'yı yıkanlar, millete travmalar yaşatmışlarmış!
"Fetullahçı Ülkücü", işbirlikçi kardeş(!), keşke ne kadar ülkücü olduğunu bilebilmemiz için Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sn. Harun Öztürk senin kimliğini bilebilseydi diye düşünüyorum! Hatta sana ve sen gibilere cevabı Ülkü Ocakları Genel Başkanı verseydi!
Propogandanın şekline bakar mısınız? Yaklaşan renksizin, bukalemunca rengine bakar mısınız? Hiç bir zaman, hayatımın hiç bir anında, -haşa- aslâ kimsenin îmânı ile ilgili tek kelime sarfetme edepsizliğini, ukalalığını göstermedim! Kimsenin elinde îmanmetre olmadığına îman edenlerdenim ben! Îmanın kulu ile Mevlâsı arasında olduğuna, Kur'an öğretisi ile Îman ettim. Kimsenin, kimsenin Îmanını ölçmesine de haberim olduysa asla rızam olmadı ve sessiz kalmadım!
Şimdiiii;
Bre Müslüman!
Bre ülkücü adıyla gençlerimin arasına girerek yumuşak dikenlik yapan işbirlikçi ajan; bre Allah ile aldatmaya soyunan kurnaz; biraz beni dinler misin?
Allah'ın yasakladığı "küfr" ile, sövmek arasındaki farkı hatırlatarak başlayayım istersen. Elbette; "Dilin zekâtı, hayır konuşmak, güzel konuşmaktır." Hadisinden hareketle seni rahatsız eden sövgüler, herkesi ve beni de rahatsız eder. Ama; Allah'a eş ve ortak koşmak yani şirk, yani teslis inancıdır "küfr" olan. Allah'ı putlarla mukayese etmektir, yani cahiliye Arabistanının yaptığı işlerdir "küfr"! Allah'a evlat edindirenlerin, Allah'ı babalaştıranların, rablaştıranların yaptıklarıdır "küfr"!
Üslûbumda sertlik görülürse bütün okuyanlardan ve bu Fetullahçı Ülkücü(!)den de özür dilerim!Bir din adamı değilim haşa! Ama okuduğumu anlayabilecek kapasitedeyim hamdolsun... Önce ehil ûlemâdan, sonra da okuyan, düşünen, üreten her Müslümandan Allah rızası için bir dileğim var. Allah rızası için bir yardım diliyorum. Bu konulara artık müdahil olun!
Dini konularda sıkıştığımda baş vurduğum iki değişmez kaynak kitabım var. Birincisi; Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları'nca yayınlanan Kur'an-ı Kerim Ve Açıklamalı Meali, ikincisi ise Elmalılı Hamdi Yazır rahmetli'nin "Hak Dili Kur'an Dili" isimli tefsirleri...
Dinler arası diyalogcular hakkında artık yazmamaya karar vermiştim. Ayet-i Celileler'le hatırlatmalarımı yaptıktan sonra Erzurum'un; " Can senin Cehennem Allah'ın.. " deyimiyle de noktayı koymuştum!...
Ama diyalogcular, şimdiye kadar yaptıklarını yetersiz görerek bir de ülkücü kimliği ile arz-ı endam edip ve bizim de suskunluğumuzu ikrardanmış gibi tarifleyince tahammülüm bitti bir daha!...
Bu yüzden de okuyan, düşünen, fikir üreten Müslüman Kardeşlerimden hakemlik rica ediyorum. Artık geldiğim bu son noktada; şeksiz şüphesiz iki gruptan biri, Allah(c.c.) adıyla yalan söylüyor! Zaten o, yüce Rabbimiz'de; "Dikkat edin o kandırıcı sizi Allah adıyla kandırmasın." (Lukman 33, Fâtır 5, Hadîd 14) diye uyarmamış mı?...
Yukarıda arz ettiğim kaynak kitaplarda; Allah bizleri, gazaba uğrayanlardan ve yolunu sapıtanlardan uzak durmak konusunda uyarıyor. Allah-ü Tealâ; bu konuda, bütün namazlarda okunmasını farz kıldığı Fatiha Sûresi'nde; "Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikrâmda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil." şeklinde kendisinden niyaz etmemizi buyurmuyor mu?
"Müfessirlerin açıklamalarına göre kendilerine lütuf ve ihsanda bulunulan kimseler, peygamberler ve onların yolunda gidenlerdir. Gazaba uğramışların yahudiler; sapmışların ise hristiyanlar olduğu rivayet edilmiştir." diye de açıklamalar yok mu Kur'an-ı Kerim mealinde?Bizler, cüz'i irâdemizle Allah'ın hükümlerine uymayı kabullenenler olmayı seçmişiz. Cüz'i irâdeleriyle Allah'ın hükümlerine uymamaya karar verenler de olabilir! Bunları uyarmayı da vazife biliriz.
Bizler, gazaba uğramış yahudilerin yoluna düşmekten Allah'a sığınırız. Bizler, sapkınlığa düşen hristiyanların yolundan da Allah'a sığınırız. Bunların sapkınlığı teslis inançlarıyla sabittir. Haça ibadet etmeleriyle sabittir. Allah'ın doğmadığını, doğurmadığını inkar ederek Allah'a oğul isnat etmeleriyle sabittir. Bunların teslis iddiaları yüzünden değil midir ki; "Bundan dolayı nerdeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar dağılarak yıkılacaktı." (Meryem,90) ayeti indirildi.
Nedir teslis inancı?
Allah, üçün üçüncüsüdür. Meryem O'nun -hâşâ- eşi, Mesih te O'nun -hâşâ- oğludur. Mesih azâmet kürsüsünden inip, eş Meryem'in karnında ete bürünmüş, sonra da öldürülmüş ve defnedilmiştir!... Bu inancın sahipleri sapkın değilse nedir?
Bunlarla ve gâzâba uğramışlarla hiç bir yetkileri olmamasına rağmen, en azından benim adıma diyaloga girenler; "Onlarla dost olanlar, onlardandır." tarifinden başka neye benzerler?Bizler, müşriklerin yolundan da Allah'a sığınmaz mıyız?.
Bizi; gazaba uğramış yahudilerin, sapıtmış olan hristiyanların, dinsiz ve zındık olan sabiilerin, kötülüklerin merkezi olan mecusilerin ve putlara tapan müşriklerin yollarından koruyan Allah'a hamd olsun...
Gâzâba uğramışlar ve sapkınlık içinde olanları Allah; "... Eğer güç yetirseler sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri kalmazlar..."(Bakara,217 ) diye ve; " Onlar kendileri gibi sizinde kafir olup böylece birbirinize eşit olmanızı arzu ederler...(Nisa,89 ) şeklinde tarif etmemiş midir?...
-Hâşâ!- ya Allah yalan söylüyor, ya Diyânet Vakfı Yayınları yetkilileri, ya da Diyalogcular adına Fetullah Gülen, Allah adıyla Müslümanları kandırıyor!...
Öncelikle ûlemâdan sonra da okuyan, düşünen, üreten fikir sahibi Müslümanlardan bu konuda Allah rızası için yardım istiyorum. Kendimden bir yorum katmadım, katamam da!...
Tekrar tekrar söyleyeceğim; din adamı değilim. Ama okuduğum Kur'an Mealinden ben böyle anlıyorum. Allah'ın önceki dinlerin tamamını neshedici olarak Kur'an-ı Kerim'i indirdiğine ve peygamberlerin sonuncusu olarak ta Hz.Muhammed(s.a.v)'i gönderdiğine inanıyorum, iman ediyorum.
Son Peygamber(s.a.v)'e; "Şüphesiz ki bu benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyun. Başka yollara uymayın. Sonra sizi O'nun yolundan ayırırlar. İşte sakınasınız diye Allah sizlere bunları tavsiye etti..." (En'am,153) diye buyurmamış mı? Kur'an-ı Kerim'le dinimiz tamamlanmadı mı? Adı İslâm koyulmadı mı?
Bir konuyu son olarak ve net bir şekilde ifade etmeliyim; ne Fetullah Gülen'e, ne de her hangi bir şeyhe intisâb eden müslümanlarla, asla ve kat'a bir meselem olmamıştır. Bana göre onlar ma'zurdurlar. Dünyalarını ve ahiretlerini kurtarabilmek amacıyla bir yerlere tabi olurlar onlar. Ama Allah adıyla kandıran kandırıcılardan Allah'a sığınırım!
Allah'ın hükümlerinden başka hüküm tanımam, Peygamberimiz'in sünnetleri haricinde taklide değer uygulama tanımam. Allah'ın ve Son Peygamberi'nin bütün haram kıldıklarını helal sayan, Allah(c.c.)'a teslis inancıyla ademiyet veren sapkınlar ve Allah'ın gazabına uğrattığı yahudilerle diyaloğa, bir Müslüman olarak benim asla rızam yoktur.
Hatta acze düşüp elleriyle cizyelerini verinceye kadar savaşmayı da bir Allah buyruğu olarak iman ederek kabul ederim...
Küfr milletlerinin; dinleri birbirine yakınlaştırma, dinler birliği, dinler arası diyalog ve kardeşlik, medeniyetler arası diyalog ve medeniyetler ittifakı isimleri altındaki faaliyetlerinin tamamını; küfr ve dinsizliği yaymak, her şeyi mübah görme mantığını yaymak, İslami öğretileri ortadan kaldırarak yaratılışı bozmak mücadelesi olarak yorumlarım ve bunların şerrinden Allah(c.c.)'a sığınırım...
Allah hükmü olan; "Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin." (Bakara,42) Ayet-i Celilesi'ni de hatırlatarak, son sözü yine Erzurumca söylemek isterim: Can sizin, Cehennem Allah(c.c.)'ın!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: