Perşembe, Haziran 26, 2008

HUKUKSUZLARIN HUKUKLA SAVAŞI !...

"Adalet ile merhâmet bir arada olamaz!" diye müthiş bir dîni öğreti hatırlıyorum. Merhâmet ile adaleti veya adalet ile merhâmeti bir arada düşünüyorum ve aklım karışıyor!
Hukukun hukuk gibi işlemesi gereğine, bir daha inanıyorum. Hukukçuların, nasıl bir vicdanî baskı ile karşı karşıya kaldıklarını, bırakıldıklarını ve ne kadar hür akıllı dolayısıyla hür vicdanlı olmaları gerektiğini fark ediyor ve şaşırıyorum!
Anayasa Mahkememiz, kurulduğu günden bu güne kadar sayısız kere; "Büyük Türk Milleti adına" diye kararlar verdi. Partiler kapattı. Siyasiler yargıladı. Cezalandırdıkları oldu. Berat edenler oldu. Mahkeme kararları elbette tenkit edilmez değildir. Ama tenkitlerin, mahkeme kararlarını değiştirmeye gücünün yetmediği de malum...
Demokrasiyi ve Cumhuriyet kazanımlarını amaçlarına ulaşmak için araç olarak kullandıklarını-kullanacaklarını açıkça söylemekten çekinmeyen, günümüz demokrasi havarilerinin yaptıklarını hatırlayıp hatırlatmak istedim!
RP hakkında kapatma davası açıldığında bu müthiş demokrasi havarileri; gününden önce RP ve Mücahid Erbakan'ı terk ederek Meclis'te grup kurmuş, kendilerini Mücahid Erbakan'ın kontrol ve tazyikinden kurtaran hukuka alkışlar vurmuşlardı!
DTP hakkında kapatma davası açıldığında yine bu müthiş demokrasi havarileri; Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da teşkilâtsız bırakılacak olan Kürt oylarına heveslenerek, "Şeriatın kestiği parmak acımaz. Yaşasın hukuk!" diye sesli-sessiz sevinmişlerdi!
Bayındırlık Eski Bakanı Sn. Koray Aydın'ın, oy birliği ile beratında; aynı demokrasi havarilerine göre hukuk yanlıydı!
Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın mahkemesinin sonuçlanmasında da mahkeme yansız değildi bu demokrasi havarilerine göre!
Kayıp trilyon davasından suçlu bulunan Erbakan'a verilen cezada da tarflılık vardı bu demokrasi havarilerine göre ve bu hukuk Haçlı'ya şikâyet edilmeliydi!
Hele hele AKP hakkında kapatma davası açıldığında; ne hukuk kaldı, ne hukukçu! Hukuk demokrasiye karşı darbe yapmıştı! Devletin kurumlarının, kendini koruma refleksinin adı; alınan %47'lik oydan bahisle "Milli iradeye karşı çıkmak"tı! Defolu demokratların destekleriyle Köşk'e çıkan "Beraber yürüdük biz bu yollarda" tarifli kişinin, Anayasa mahkemesi kararını tanımayacağının açıklanması ile hukuksuz bir ülke oluverdik bir anda!
Ve aklım karıştı tabi! Ve öfkelendim tabi!
Yıllarını cezaevlerinde geçirerek sonradan berat eden, devletten hayat ve ikbal alacakları olan binlerce ülkücünün, devrimcinin çektiklerini ve çektiklerini sadece devletin bekası düşüncesi ile kabullenişlerini hatırlayınca; bu demokrasi havarilerinin, şirret mahalle karıları gibi davranışlarını anlamakta zorlandım! Veya devletten hayat-ikbal alacaklı olmalarına rağmen asla AİHM'ye gitmeyi düşünmeyen, tenezzül etmeyen gururlu mağdurların aptallıklarına kızmak istedim!
Bu kadar hukukun çiğnendiği, bu kadar hukuk kararlarının tenkit edildiği hatta en zirve tarafından tanınmadığının ilan edildiği bir ülkede yaşamak için ne günah işlediğimi merak etmeye başladım!
Sadece baklava çaldığı için yıllarca hapse mahkûm edilen aç millet çocukları ile, trilyon lirayı hazineden zimmetine geçirerek iç eden Erbakan'a verilen cezayı ve suç ortağının Köşk'e çıkarak mahkeme kararını tanımadığını açıklamasını mukayese edince; demokrasiden de nefret ettim, adil olmayan hukuktan da!...
Bu hukuk; trilyonu iç edenleri yeterince cezalandırarak ve saklanmış olan trilyonu geri alarak hazineye vermedikçe; demokrasi ve Cumhuriyet kazanımlarını araç olarak kullanıp Meclis'e giren ve dokunulmazlık zırhına bürünerek milli değerlerimize saldıranlardan gerekli hesabı sormadıkça; devletime ve güvenlik görevlilerime kurşun sıkan şakileri destekleyen demokrat maskeli hain siyâsilerden "Türk Milleti adına" hesap sormadıkça; İstiklâl mahkemelerinde yargılanıp hainliği kesin görülerek idamla cezalandırılmış bir hain dedenin torununun, Atatürk ve Cumhuriyet'ten intikam hareketlerini teammüden diye yorumlayarak cezalandırmadıkça; terör ve teröristle uğraşmayıp benim günde üç paket içtiğim sigaramdan vaz geçmedikçe;
Köşk'te oturarak "Anayasa mahkemesi kararını tanımam." diye açıklama yapanı örnek alarak, "Bu hukuku, ben de tanımam!" diyesim geliyor! Bu şekilde bağıran milyonları duymuyorsanız duyması gerekenler, vallahi yarınlar sizin değil!
Hukuk; ya kendisini Köşk'teki ve Meclis'teki hukuk tanımazlara tanıtacak, ya da ben de onlar gibi hukuku tanımamak gibi isyânımı ilan edeceğim!
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASL

Hiç yorum yok: