Pazartesi, Haziran 30, 2008

BU HESABI DA BOZARIZ !...

Pek alanım değil ama biraz felsefe yapmaya niyetlendim, romantikleşerek... Romantizm, bizim kuşağın, hele bizim kuşak ülkücülerin olmazsa olmazımızdır. İdeallerimizde, hayallerimizde, sevdalarımızda hatta dostluğun dahi önüne geçirdiğimiz "Ülküdaşlık" kavramımızda bitmeyen, yenilmeyen, yerilmeyen tek güç kaynağımız romantizmimizdir.
Aklımız kesti keseli çıktığımız "Kutlu Seferimiz"de, yanımızda olmayanları "Niye bizimle değil?" diye değil, "Şimdi o tek başına ne yapar?" diye sorgulayarak üzüldük hep!...
Şimdi de; "Eskitenler, eskittikleri ile beraber eskidiklerinin hatta eskittiklerinden önce bittiklerinin farkında değiller mi?" diye üzülüyorum!
Biten, eskiyen kendileri olsa da üzülürüz ama çare bulmakta fazla zorlanmayız belki!... En azından bütün romantizmimizle ve terk etmeme alışkanlığımızla gider yanımıza alır ve yalnızlıktan kurtararak eskimesine, unutulmasına mani olabiliriz. Ama bu eskittiklerini zannederken eskiyenler, kendileriyle beraber Ülkücü Hareket'in yaklaşık elli yıllık emeklerini yok ediyorlar!
Türk siyâsetine Başbuğ Alparslan Türkeş'in katarak hediye ettiği, milletin siyâsi refleksi haline gelmiş Milliyetçi Hareket Partisini eskitiyorlar, bitirmeye çalışıyorlar!
Erciyes Kurultayı'nı; "Başbuğ'un vasiyeti!" iftirasıyla kaldıran zihniyet; Erciyes'in zirvelerinden aşağı nasıl tepetaklak yuvarlandıklarının farkında olamayacak kadar da hârisler! Veya Erciyes'in zirvelerinden aşağı elleriyle itekleyerek yuvarladıkları Milliyetçi Hareket Partisi'nin düşüşünü seyrederek verilen görevi hakkıyla yapmış olmanın huzurunu mu yaşıyorlar?
Türkçe düşünen, Türkçe yaşayan, Türkçe konuşanların adresi olan YENİÇAĞ Gazetemize, ben fakîre gelen elektronik iletilerde isyânın tarifi, baş kaldırının anlatımı mümkün değil! Baş kaldıranların içerisinde benim dikkatimi çeken ve teşkilattaki ünvanının başına "eski" sıfatı eklenmeyen sadece bir kişi var!
Mutlaka mevcût yöneticilerin eskitemedikleri, hâlâ görevde olan ve teşkilat sahipsiz kalmasın mantığıyla bekleyen ülküdaşlarımız var hatta mevcut genel merkez yöneticilerinin en az yüz katı fazlalıkta olduklarından da eminim!
Ülkücüleri eskitmekle görevli yöneticilerin, gözlerinden kaçtığı için eskitemedikleri ama sür'atle ünvanının önüne "eski" sıfatının ekleneceği bir ülküdaşımızın isyânını, tekrarlayarak hafızalara kazımak istiyorum.
MHP Mersin İl 2. Başkanı Gençağa Meral; "Kurultayın yapılmamasından önce olanlar var. Bizim evvela bunları analiz etmemiz gerekiyor. Hareketin var oluş sebepleri ortadan kaldırıldı. İnsanların buraya gelmesi için bir neden kalmadı. Fikri hareket fikirsiz hale geldi. Entelektüel hiçbir açılım yapılmıyor. Bu böyle devam ederse hareketimize özgü başka şeyler de gidecek. Bizi bu harekete bağlayan "Dokuz Işık" vardı. Bugün artık onun yerine sadece Devletçilik diye bir kavram var. Bu kavram da sadece bir şahsın adı.” diye özetliyor olanları!
Şimdi bu, Gençağa Meral'i; mevcut eskitmekle görevliler, sür'atle eskitmeyecekler mi? Hareket'in doktrininin adının "Dokuz Işık" olduğunu ama bundan sadece bir şahsın adı olan "Devletçilik" in kaldığını söylerkenki belâgata baktık değil mi?
Bu konuda bendenize gelen sayısız iletinin içinden sadece bir delikanlının; "Siz ne yaptınız?" sorusuna da bu belâgat örneği cevap değil midir?
Teşkilât zannettikleri yere ve teşkilâtları yok etmeyi görev edinmişlere bağlılığın artık taraftarlık olduğunu, ülkülerin dışında kalarak sadece "Devletçilik" adındaki şahısçılığa mecbur edildiklerini fark edemeyen veya fark ederek tercihlerini öyle yapanlara bir sözümüz olamaz, haklarıdır!
Ama teşkilâtlarımızdaki varlıklarıyla rahat olduğumuz Ülküdaşlarımızdan bir rica hakkım her halde olmalı!
"Sakın! Ama sakın lütfen yerlerinizi boşaltmak gibi bir gaflete düşmeyin!" Rahmetli Başbuğumuz, özel muhabbet adlı, doyulmaz sohbetlerinde; "İslâmın altıncı, imanın yedinci şartı haddini bilmektir." derlerdi. Şimdi teşkilât içindeki ülküdaşlarımızın, meşrû zaman ve meşrû zeminlerde bu haddini bilmezlere hadlerini bildirmek üzere hazırlığa geçmeleri lâzım.
Teşkilâtlarımızı ancak içerdeki ülküdaşlarımızın baş kaldırmalarıyla igâlden kurtarabiliriz. Yoksa bizler gibi teşkilâtlardan dışlanarak adlarının başına "eski" sıfatı eklenmiş ülkücülerin, müdahele şansımız olmaz, olsa da meşrû olmaz! Yanlış hesâbı Bağdat'tan dönderen bir ırkın ahfâdı olarak, biz bu hesabı da bozarız be Ülküdaşlarım!...
"TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: