Cuma, Haziran 13, 2008

GÖRMEYEN VE DUYMAYANLARA...

Çift kutuplu ve kutupları birbirine olabildiğinden daha fazla zıt duruşlu olalım hadi!
Hadi birbirimizi; ötekileştirerek, yabancılaştırarak, alt kimlikli, saklı kişilikli, hain, mürteci, dinsiz-imansız diye net tariflerle yabancılaştıralım!
Sonra da; bizi birbirimize bu kadar yabancılaştırmayı başaran senaristin keyfi iyice yerine gelsin diye birbirimizin boğazına sarılalım!
Avrupa Hristiyan. AB hristiyan ülkelerin birliği. Aralarına hristiyan olmayanları, hristiyanlaştıramadıklarını almazlar, almadılar, almayacaklar...
Hadi devlete hatalar yaptıran hükümetlerin hatalarına biz de ortak olalım ve gömlek değiştirir gibi din değiştirerek, en bağışlayıcı, en kucaklayıcı din olan dinimizi teröristlikle itham eden hristiyanların tariflerini kabul ederek "Ilımlı İslâm" adı verilen; yeni, uyduruk, asla İslâmla alâkası olmayan, din diye dayatılan tarifi kabul edelim!
Bütün siyasi sırlara örtü olarak kullanılan "türban" maskesini, laiklik ve Atatürk düşmanlığı ile örtmeye biz de katkı verelim!
Demokrasiyi, asıl amaçlarına ulaşmak için araç olarak kullanan sinsi siyasilerin kervanına biz de katılalım!
Topraklar vatan kalsın diye, vatan üstündeki yönetimin adı devlet kalsın diye milyonlarca kere ölmüş, topraklaşmış atalarımızı inkâr edelim hadi! "Yaşayan korkak, ölü kahramandan faydalıdır." şeklindeki alçakça kurnazlığı fark etmeyelim hadi!
Devlete ve sisteme kafa tuttuğu için ceza evine üç aylığına koyulan ve muhteşem bir mazlum tarifi almayı başaran, ağlayarak gömlek değiştirenlerden öğrendiğimizle; biz de ceza evine girerek mazlumlaşalım hadi!
%47'yi sarsılmaz ve itiraz edilmez güç vehmederek, devletin temellerini, anayasayı hedef alan maskelilerin yanında, biz de yerimizi alalım!
Atatürk'ü sevmeyenlerden soralım; "Yerine sevmek için kimi veya neyi koyalım?" Ama cevabının samimi olmasını da özellikle rica edelim. Çünkü İmanımız gereği kimi, kimleri seveceğimizi elbette biliriz.
Cumhuriyetle biz de kavga edelim ama soralım; "Düşündüğünüz bir sistem var mı?"
Hukukla biz de kavga edelim ama soralım; "Bize de hukuk lâzım olduğunda ne yapalım?"
Laikliğe biz de kafa tutarak reddedelim ama soralım; "Dini yönetim istediğimiz için, "Acze düşüp elleriyle cizyelerini verinceye kadar savaşın." Allah Buyruğu'na uyarak, başka din mensubu vatandaşlarımıza ne yapalım?"
Bütün meselelerimizi kapatmakta kullanıcılarını hiç yanıltmamış olan "türban" maskemizi maskeleyecek kadar güçlü bir yeni örtümüz var mı? Varsa bu örtünün adı, yüzlerce yıldır yahudilerin yaptıkları; saklanarak, sessizce, sinsice kılcal damarlara kadar sirâyet etme taktiği midir? Bu taktik, bize birilerini hatırlatmasın mı?
Alt kimlikleriyle kendilerini saklanmak mecburiyetinde hisseden Türk olmayanlar; Türklerin saklanmayı beceremeyeceklerini de bilirler mi? Türk'ün, savaşta ve kavgada öldürdüğüne sahiplenmeyi onur saydığını bilirler mi? Türk'ün; savaşta ve kavgada erkekçe ölmeyi, saklanmaya tercih edeceklerini bilirler mi? Türk'ün; yanındaki korkak arkadaşını koruduğunu ama ihânete asla taviz vermediğini bilirler mi? Biliyorlarsa unuttular mı? Unuttularsa hatırlatmak için ne yapmalıyız?
Beğleeer!
Akıllı olun! Bin yıldan fazladır paylaştığımız, bizimle birlikte yaşamanıza izin verdiğimiz bu coğrafyada, önümüzdeki bin yılda da biz var olmaya devam edeceğiz. Bizimle yaşamanın tek şartı, bize uyumlu hareket etmektir. Bize uymayanı, bize uydururuz. Halkları toplayarak milletleştirme yetisi ve yetkisi sadece Türk'e mahsustur.
Türk'ün olduğu yerde hakkaniyet vardır, adalet vardır, hukuk vardır. Özetle düzen vardır...
On bin yıllık tecrübe ve donanımıyla, ağır hareket eden ve hiç bir saldırının karşılığı olan alternatif saldırıdan habersiz olmayan bu asil milletin sabrıyla oynamaya başladığınızı hatırlatırım!...
Bu şerefli yaratılmış, İslâmla teşerrüfünden sonra nizam-ı aleme yoğunlaşmış milletin, sabrı kadar öfkesinin de ihtişamını hatırlatmak ta Türklüğümün gereğidir.
Sözüm; gözü olup görmeyenlere, kulağı olup duymayanlaradır...
TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR.
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: