Cumartesi, Ağustos 01, 2009

SAĞKEN ÖLENLERE SELÂM VAR!...

Ülkücüler, Devrimciler;
Tam bağımsızlık için savaşan yiğit antiemperyalistler neredesiniz? Sağcıya- solcuya, liberale-kapitaliste, kaoslardan-sanal krizlerden geçinen lümpenlere; işbirlikçiliğin, teslîmiyetçiliğin, mandacılığın adını içerde demokrat, dışarda diplomat koyanlara hadlerini sizden başka kim bildirebilir?
Milletin yumrukları; emperyalizme karşı, milletin gerçekten sağı-solu, kanadı-kolu hayatta mısınız? Hayattaysanız etrafınıza bakıyor musunuz? Sağınızdaki, solunuzdaki Ahmo'nun, Mehmo'nun, Kürt İbo'nun, Vedat'ın, Raif'in, Komando Recep'in, Kürt Hükko'nun ve en iyi sizin bildiğiniz ülküdaşlarınızın, yoldaşlarınızın, gardaşlarınızın ne olduğunu merak ediyor musunuz? Siz kendinizi kendinize kapattınız da bu kardeşleriniz ne haldeler hiç merak ettiniz mi?
Size onlardan haber vereyim!
Onlar, hâlâ aslanlar gibi görevdeler! Onlar, hâlâ tazyîki iyice artmış olan ateş çemberindeler! PeKaKa; onlara saldırıyor! Devlet güçlerinden bazı acemiler, bütün Kürtlere aynı gözle bakmak aymazlığıyla onlara saldırıyorlar! Dolma Kalemler, onları suçluyor! Emperyalistler; hem Güvenlik Güçlerine puştça ihbarlarla, hem PeKaKa'lılara açık hedef göstererek onları yok etmeğe çalışıyorlar!
Ülkücüler, Devrimciler! Bir devre nâm olmuş, kanlarıyla imza atmış yiğitler; gönüldaşlarınız-yoldaşlarınız, mevzilerini hiç boşaltmamışlar! Siz kendinizi hapsettiğiniz yerden çıkıncaya kadar da boşaltmayacaklar biliyor musunuz?
Onlar; siz evlerinizde rahat edesiniz diye sizlerin yerine de işkence görüyor, sizlerin yerine de ölüyorlar biliyor musunuz? Her ölenin, her ezilenin, her sorgulananın gönlünde sizler varsınız biliyor musunuz? Hepsinin; ölüsünün de, sağının da sizlere -sadece- selamları var! Size sitem etmeyecek kadar yiğitler bu Kürt Beğleri, yiğit Alp Urungu ahfâdı!...
Geçtiğimiz gün onlarla birlikteydim.
Sevdalarını, muhabbetlerini, devlete-millete sadakatlarını; Bingöl'ün, Diyarbakır'ın, Elazığ'ın, Van'ın, Muş'un, doğunun, güneydoğunun gerçek kimliğini unutturmamak için verdikleri mücâdeleleri dinledim onurla...
Gerçek Diyarbakır'ı, Diyarbakır'ın gerçek sahiplerini, Diyarbakırlıların gerçek yüzlerini gördüm bir daha! Gerçek Diyarbakır'ın gerçek sesi Celâl Güzelses sedâlılarla bir aradaydım!
"Muhabbetimizi yaymaya; muhabbetli, misâfirperver Türkmen yüreğimizi bütün dünyaya, bir daha göstermeğe adadık kendimizi." diyorlar!
Elvan elvan, buram buram Türk kokan; çağıl çağıl Türkçe çağlayan Diyarbakır türkülerini, folklorünü, kültürünü unutanlara hatırlatmak için ölümüne uğraşıyorlar!
Bu Gardaşlarımız; kinle-iftirayla körüklenen, öfke ve ihânetle beslenen, "açılım" adındaki bölücü ateşi; muhabbetleriyle, sevgileriyle, türküleri ve kültürleriyle söndürmeğe kararlılar!
Kesinlikle partiler üstü duruyorlar! Akan, akıtılan kardeş kanı üzerinden siyâset yapan veya kandan nemâlanmak isteyen bütün siyâsi oluşumlara eşit mesafede ve özellikle terörün siyâsal uzantısına uzak duruyorlar!
Dünyayı Türkçe okuyan ve dünyayı Türkçe okutan Yeniçağ Gazetesi; "Ben hânende değilim! Şarkın türküleri garpta, garpın türküleri de şarkta söylenip bir Ulus Devlet oluşuncaya kadar kültür taşımacılığı etmek için hayatımı Diyarbakır'da geçirmeğe mecbûrum." diyerek Safiye Ayla'nın; "Ayda 30 lira niye? Gel gecede 300 lira kazan!" teklifini reddeden Merhûm Celâl Güzelses tavrı ve edâsıyla Diyarbakır'da, oldukları gibi duranlarla siz ilgilenmezseniz kim ilgilenir?
Ne bir çakılımızdan, ne de bir Kürdümüzün bir tek telinden vaz geçmiyorsak, geçmeyeceksek bu Kürt Beği Alp Urungu ahfâdının başlattıkları muhabbet savaşında desteğimize engel mi var?
Hadi hep berâber bir yanda Oğuz Kaan ahfâdı, diğer yanda Alp Urungu ahfâdı, üstümüzde Alyıldızın vakarı, bütün dünyaya bir daha; "Türkiye; ülkesiyle milletiyle bölünmez bir bütündür." diye haykıralım!
Ülkücüler, Devrimciler, bağımsızlık savaşçıları; yeter artık çıkın evlerinizden! Yoksa hepinize; "Sağken öldüler!" diye bayatılar, sagular, ağıtlar yazacağım!
Siz; ya yerlerinizden, ya da aklımdan çıkın ki bu yiğit Sevda Süvârilerinin -geç kalan- destanlarını yazayım...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: