Cuma, Ekim 09, 2009

DEMEDİLER DEMEYİN!...

"Lâ havle velâ kuvvete illâ billah il aliyyül azîm."
Dağdakinin inip bağdakini kovması, "Yersiz geldi yerli kaç." mantıksız uyarısı, bu olsa gerek!
Demokrasiyi araç kullanan, illegal örgüt üyeleri bölücülüğü siyasallaştırıp Gâzi Meclis'e taşıyorlar! Demokrasi gereği seçimlerden sonra, Kürdistan sınırları belirliyorlar! İstanbul'u en büyük Kürt ili olarak ilan ediyorlar! "Diyarbekirspor modern Kürt sporunun bir temsilcisidir." diyerek şehir takımına başka bir ülkenin takımıymış edâsı yüklüyorlar! Güneydoğu Anadolu'da başka bir millet, başka bir devletmişler gibi davranıyorlar! Bütçemizden devasa paralar alıp vergi vermiyorlar, elektrik-su parası ödemiyorlar! Askere gitmemeyi mahâret saymakla yetinmeyip Mehmetçiğimize kurşun sıkıyorlar!
Sermâyesi kaleşnikof, uyuşturucu ve kadından başka malları olmayan, illegal bir anonim şirket görünümündeki PeKaKa'yı, demokratik haklarla legalleştirmeğe çalışıyorlar! Bu başkaldırıya yenik düşerek veya AB'nin, ABD'nin, yâni Haçlı'nın tazyîkiyle ortaya atılan "açılım" bilmecesiyle Diyarbakır'a giden İçişleri Bakanı'nı kapalı kepenklerle karşılamakla yetinmeyip "İmralı sahnesi ağızdan dolma dekor tüfeğin" Suriye'den kovulduğu günün senesi diye polisi taşlıyorlar! Onların asayişini temin için orada ikâmet eden bir polis memuru ve iki ağabeyisini piknikten dönerken hunharca, kalleşçe, kahpece, puştça katlediyorlar! Ve bütün bunları ve daha fazlasını Türk Milleti'ne demokratik haklar veya Milli Birlik Projesi diye dayatıyorlar!
Bizler ise, Devletin aslî unsurları Türkler ise, devletçilik teamülümüzle ve devletlik kucaklayıcılığımızla; "Ne mutlu Türk olana." demeyip; "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyoruz diye, bu kahpeleri tahrik ediyormuşuz!
Heeeey! Salaklığı karakter olan zavallı bölücüler!
Tahrîk olmazsanız, tahrîk olan yerinizi severiz sizin! Yeter artık!
Bir insanın bu kadar balık hafızalı olması için aptallığı yetmez! Osmanlı Devleti'nin son yüz yılı da dahil kaç kere isyan edildiğini ve kaç kere başlıların baş eğip, dizlilerin diz çöktüğünü hiç mi hatırlamıyorsunuz? Yoksa aptallıktan da öte deli misiniz siz? Yedi Düvel adıyla, en zor günlerimizde gelen Haçlı'ya ne vermişsek şimdi size de onu veririz! Akıllı olun!
Yüzlerce yıl Haçlı'ya karşı, daha dün Irak Baasçılarına, Saddam'a karşı bir Kürdümüzden vaz geçtiysek şimdi de sizin karşınızda Kürdümüzün saçının telinden vaz geçeriz!
"Ne mutlu Türk'üm diyene" diyenler olarak asla "Ya sev, ya terk et." diyenlerden olmayız! "Ya sev, ya da sev" deriz biz! Sevmeyene sevdirir, başlıysa baş eğdirir, dizliyse diz çöktürürüz! Bu özelliğimizledir ki binlerce yıldır devletliyiz biz!
Kucağımızda oturup sakalımızı yolduğunuz yeter! Sabrın da bir haddi vardır!
86 yıl önce şimdiki sizin destekçileriniz, bizim müttefikimiz görüntüsündeki Haçlıları kovarak yeniden; "Minâreleri süngü, kubbeleri miğfer"leştiren, Bayrağımıza semada, Ezanımıza gökkubbede hürriyetini iade eden Muhteşem Türk Atatürk ve silah arkadaşlarının emanetlerine hıyanet etmeyiz, niyetlenenlere de dünyayı dar ederiz.
Haçlı işgâlindeki Irak'ta, yüz binlerce tecavüz edilmiş müslüman kadının olduğu, peyda olmuş Haçlı piçlerini, analık duygusuyla kucağında taşıyan müslüman kadınların olduğu Irak'ta, minarelere hem de Arapça lafzıyla sayısız Ayet, mahya olarak asılsa ne yazar?
Allah'tan korkmuyorsanız, kuldan utanın! Eğer utanma ve korku duygularınız köreldiyse sonunuz yaklaşmıştır haberiniz ola!
Cami duvarına siğerek ecelinizi çağırıyorsunuz! Demediler demeyin!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: