Pazartesi, Ekim 19, 2009

ORTADA KUYU VAR, YANDAN GEÇ!

Kuyudakini çıkarmak için sarkıtılan ip kısaysa kuyu çok derin olur!
Veya kuyuya atılanı çıkarma rolüne soyunan, kuyuya kısa ip sarkıtırsa kuyudaki, ipi yakalamak için zıplayıp dururken yukarıdaki kısa ipi sallayarak oyun çıkarır!
Hele bir de kuyuya bir taş, bir deli tarafından atılmışsaaa! Seyreyle kırk kurnazın, kırk parça ipi, kırk elden, sinsice sallamasını!
Hayâli kuyulara, hayâli suçlarla kişiler atılmış; hayâlî kişiler, hayâli Karagöz-Hacivat atışmaları ve kısa iplerle, hayâli kuyu başında oyun çıkarıyorlar!
Galiba toplum olarak ta canımızı acıtan gerçeklerdense duymak istediğimiz yalanları tercih ederek hayâli kuyulara hayâli ipler sarkıtan yalancı hayâl tâcirlerine itibar ediyoruz!
Hâyâli çeteler, hayâli silahsız emekli darbeciler var! Aylardır niye tutuklandığını bilmeden yatanlar ve kuyudan çıkmak için ip bekleyenler var! Gerçek olan kuyu başında ise hayâli kısa ip atanları seyrediyoruz!
Hayâli davanın savcısı ile avukatı, mektuplaşıyorlar! Hayâli ve harîci postadan gelen bir paketin içini bilmedikleri için anlatamadan, adını "açılım" koyarak milletin başına belâ ettikten sonra, ipin ucunu kaçırdılar! Şimdi Temel'in minareden iple çekerek adam kurtarması mantığıyla, dağdaki bölücü, katil asileri demokrasi ipiyle yukardan çekerek kurtarmaya soyundular!
Adını medya koydukları basın-yayının başına gelenlerle ilgilenmedikleri gibi bir iktidar, basın-yayına yaptıklarını sahiplenmemek, diğeri iktidar-muhalefet demeden tarafsızca hür akıl ve vicdanla meselelere bakanların linç edilişine sessiz! Taraftarlar ise memnûniyetle seyirciliği tercih ediyor!
Mevcût hükümete muhalif yayın yapan dört özel televizyonun patronu veya kurucuları tutuklu! Bunlardan birinin Ankara Bürosunun reklâm ambargosuna muhatap olduğu için kapandığına şahitlik ettik içimiz kan ağlayarak!
İktidar öyle olsun istedi! Muhalefetten de hiç kimseden geçmiş olsun telefonu bile yok! Kuyuya atılan, gerçek habercilik yapmaya uğraşan bir yayın kuruluşu, yok edilişle, linçle başbaşa!
Bu konuda Prof.Dr.Özcan Yeniçeri'yi alkışlamak için umarım geç kalmamışımdır. Geç kalmışsam ikinci kere alkışlıyorum. Geçtiğimiz hafta, meseleleri bilenleriyle beyin zonklamaları/zonklatmaları yapan Cevizkabuğu'nda; Avrasya Televizyonu ve Türk basın-yayınının, medyasının meseleleri konuşuldu.
Program konukları, vasıflı münevverlerdi. Türklüğü, "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyebilmeyi hem anlayan hem de yıllardır anlatmaya çalışan kanaat önderleriydi. Stratejist Prof.Dr.Ümit Özdağ'ın söyledikleri hatta ülkemizi bekleyen tehlikeleri gününden önce haber vermesi,çok münevverce bir davranıştı.
Telefonla katılan Türk Münevver Özcan Yeniçeri, zannederim izleyen her kesin yüreklerine su serpti. Hele Sn. Yeniçeri'nin; "Neyinize güveniyorsunuz?" sorusuna verdiği;"Vicdânıma ve kendime..." cevabıyla coştum. Türk münevverlerin var olduğunu hissederek heyecanlandım, biraz daha cesâretlendim ve böyle bir münevverin varlığıyla iftihar ettim.
Siyâseten gösterdiği adrese itiraz hakkımı saklı tutarak, yine telefonla katılan Nihat Genç'le de uçtum tek kelimeyle! Bir; "Cephede iki türlü ölünür. Ya saldırırken göğüsten alınır kurşun, ya da kaçarken arkadan! Ben de akıllı çocuğum. Arkamdan vurulmamak için saldırıyorum." tavrı, bir de;"Kendi ceza sahasından aldığı topu, kişisel gayretleriyle rakip kale önüne kadar taşıyan ve verdiği pasın taca atılmasına ..." itirâzını ve bu yüzden ekip adamlığından vaz geçmasini de çok keyifle kabullendim.
Zannederim eş zamanlı olarak ben de; "Kuvâ-y-ı Seyyâre"liğimi ilan ederken; "Kuvâ-y-ı Seyyâre, tek yaşar, tek savaşır ve tek ölür. Mükâfatı ise cenâze merâsimindeki cemaati kadardır." diyordum.
Duyarlı her kese seslenmek durumundayım!
Sandık başında, demokratik despotlar genel başkanlara noterlik yaparak iş verdiğimiz demokrasiyi araç kullananlarca, bizden birileri kuyuya atıldı! Birileri de kuyu başında kısa iple hem kuyudakileri, hem de bizi oyalıyor!
Hadi hep berâber kuyu başına ve hep birlikte; "Türk Yusufları" kuyudan çıkarmak için ip uzatmaya, ip yoksa komando zinciriyle kuyudaki Yusuflarımızı çıkarmaya!...
Yoksa kısa sürede, hepimiz ayrı ayrı kuyularda ip bekleyeceğiz!
Kurnazlar da; "Ortada kuyu var, yandan geç." diye demokratlık oynayacaklar!
"Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin/ Dönersem kahpeyim millet yolunda azîmetten."
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

Unknown dedi ki...

"...ABD ve AB sömürgenlerinin amacı, tüm ulustaşlarımızın birlik, kardeşlik ve dirliğinin çimentosu olan Atatürk Cumhuriyeti kurumlarına saldırmak olduğu için, her türlü yalancılığa ve kışkırtmacılığa baş vurmaktadırlar. Abecemize saldırıları da bu bağlamdadır.
Onlara diyoruz ki:

“Sizin her saldırınızdan, ulus olarak birliğimizi daha da güçlendirerek çıkacağız.

Siz en kötüyü yapacaksınız.

Yani başaramayacaksınız."
(Prof. Dr. Özer Ozankaya/ABCmize salırı)
Diyeceğim şu ki: Milyonlarca Kuva-y-ı Seyyare var Türkiye'de ve Türkiye dışında, küçümsemesinler bizi... hele hele küçümseyenler daha dünkü devletçiklerin hizmetkarları ise, vay hallerine, vay hallerine, daha çok görecekleri var demektir. Bu kadar eminziz biz vicdanımızdan, bilmediğimiz tanımadığımız NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE diyen kardeşlerimizden.
(Prof. Dr. Yeniçeri hocamızı severek Yeniçağ'dan takip ediyoruz, sağ olsun!)