Çarşamba, Ekim 28, 2009

"YAŞ MI DA, KURU MU ...?"

"Yaş mı da kuru mu ebenin .... ?"
"Sulu, kuru fark etmez!..."
"Şarap bulamazsam duman içerim/ Yemin ettim güzelim severim seniii..."
gribiyle birlikte, domuzluk salgını da var! Daha ne tekerlemeler, ne türküler söyleyecek, ne domuzluklar edip-izleyeceğiz bu açılım fiyaskosunun üstüne bir tesettür bulununcaya kadar!...
Devlet: Siyâsî olarak teşkilatlanmış millet veya toplum... diye târif ediliyorsa, kurumlar arası insicam ve protokol yasalarla belirleniyorsa; kurumlar arası uyumun bozulduğu, hatta kurumlar arası rekâbetin savaşa döndüğü yerde, devlet var mıdır?
Devlet kurumları arasında Güvenlik Güçleri vardır. İç güvenliği, âsâyişi temîne çalışanın ayrı; dış güvenliği sağlayan, sınırları korumakla, devleti korumak ve kollamakla görevli olanın görevleri ayrıdır. Bu görevler de yasalarla belirlenir. Bu iki güvenlik uyum ile çalışırlarsa içerde âsâyiş sağlanır, dışarda diplomatik kıvırmalara gerek kalmaz!
Bunlar arasında rekâbet, çekişme, sürtüşme olursa; o zaman da sınır ötesinde terörist peşine düşen Silahlı Kuvvetler, dağları-taşları bombalarken sınır içinde teröristler misilleme yaparlar!
Bu hırsızın içerdenliği; bir yıl, iki yıl, beş yıl sürerse, yedinci yılda öküz, bacadan çıkarılır!
Bacadan mal çıkaran; dâhili, siyâsallaşmış demokrat maskeliler sâyesinde, "Kâğıt parçası"nın ıslağı, "Y.A.Ş."ın bacasından çıkarıldı! Bu ıslaklığı, kaç kişi, kaç yerde, nasıl ıslattılar Allah bilir!
Başbakan; "Türkiye Cumhuriyeti, bunu kaldıramaz." diyor! Diyor da; Hangi cumhuriyet?
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne; Atatürk ilke ve inkîlaplarını, cumhûriyeti korumak-kollamak görevini, Anayasa'ya koyarak veren 1.Cumhûriyet mi?
"Her 10 Kasım'da sap gibi durmak...", "Sen ne mutlu Türk'üm diyene dersen, birileri de...", "Dağa taşa bu sözleri yazmak ilkelliktir.", "Köşk'e imam hatiplinin çıkması yakındır.", "Bu işleri hazmettire hazmettire yapacağız." diyerek onlarca yıldır sessizce gelen; "Laikliğe karşı odak olmak" tan suçlu bulunup cezalandırılmış, bir önceki Genel Kurmay başkanı ile mezâra götürülecek sırları olan, sırdaş Paşa'ya trilyonluk makam aracı vererek emekli eden, yeni Genel Kurmay Başkanı ile yandaş medya ve basın sâyesinde istediği gibi oynayarak demokrasiyi araç kullanabilmede zirve yapan 2.Cumhûriyet ve 2.Cumhûriyetçiler mi?
Teknolojiyi adım adım izleyebilen, sayısız insan; http://www.signaturemachine.com/products/products.html adresinde, pazarlaması yapılan bir aletle, istenen imzanın ıslak kopyasının yapılabileceğini iddia ediliyor!
Prof. Dr. Kerem Doksat Hoca, sitesinde;
"Aynı mekânın http://www.signaturemachine.com/products/products.html kısmındaki Ghostwriter (hayâlet yazıcı/yazar) markalı makinelerden istediğinizi satın alıverin (ben en çok Ghostwriter MAX T Series modelini beğendim, pek estetik). Sonra da azıcık kafayı kullanıp onun bunun şunun, meselâ Devletlû’nun imzasının bir örneğini bulun. Sonra da "ben her hücreme kadar Atatürkçüyüm ve Ergenekon safsatasına da artık destek vermiyorum; Deniz Feneri’nden de elimi çektim" diye yazıp, altına ıslak imzayı basın! Gönderin Adlî Tıb’ba veya istediğiniz makama. "İmza ıslaktır" diye babalar gibi belgeyi de alın. Sonra da…" diyor!
Kerem Doksat Hoca'nın sözlerinin altına isteyene sulu, isteyene kuru gidecek imzamı, ben de çakarım!...
Sarı Paşam, Gâzi Paşam; Cumhûriyet, sana ve arkadaşlarına çok yakışmışmış ama bize bol! Bu cumhûr kiiim, cumhûriyet kim? Tebaalık, kulluk, yalakalık varken; cumhurluk, özgür bireylik, vatandaşlık bizim neyimize?
Bir de Cumhuriyeti koruyup kollamakla görevli, Atatürk'ümün halefi Paşam'ın hâline bakın Allah aşkına?
Cumhuriyet Bayramın Kutlu olsun Paşam!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: