Salı, Ekim 05, 2010

BİR CUMÂ SALA'SININ KUDRETİ...

Her ülkücü, bulunduğu yer için çâredir. Böyle inanır, böyle söyleriz.
İyi-kötü, güzel-çirkin, hırlı-hırsız, îmanlı-îmansız velhâsıl zıddı ile kaim olan her kavramı temsil edebilen tek varlık olan insanın içinde şükr'olsun ki Türk var! Ve gene şükr'olsun ki Türk'ün içinde de Türk Milleti'nin refleksi olan Ülkücüler var, ya olmasaydı?...
Kim ne yaparsa yapsın; kim, kimlerin emrinde veya Eş Başkanlığında ne dayatırsa dayatsın Türk Milleti'nin, "Allah var, ne gâm var?" inancıyla, "Bir yerde Ülkücü varsa Allah(c.c.)'ın da yardımıyla kesinlikle çâre var." inancını değiştiremiyor!...
Yerli-yabancı, seven-sevmeyen, dost-düşman, ülkücü-devrimci, cemaat mensûbu-cami cemaati, milliyetçi-halkçı herkese bir Cuma Sala'sı, yeterli davet oldu!
Yerleşim değişmeleri yüzünden unutulmuş bakımsızlığa terk edilmiş olmasına rağmen zamana ve iklim şartlarına direnen Anı'daki Fethiye Camisi'nde okunan bir Cuma Sala'sı; duyan-duymayan, cemaatte olan-olamayan herkeste millî heyecanı uyandırdı!
Fethettiği her yere adâlet ve huzûr götüren Türk Milleti'nin; hiç bir millette görülmeyen bağışlayıcılığı, hoşgörüsü, kucaklayıcılığı gereği tarihi yansıtan medeniyet kalıntılarına sahiplenmesi ve koruması "Türk'üm." diyen herkesin hoşuna gider. Bu anlamda Sümela Manastırı'nın tamiratına, hatta yılda bir kere olmak kaydıyla göstermelik olarak ibadet yapılmasına izin verilmesine itiraz olmadı ama Trabzon'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiği günü, ibâdet günü olarak seçenlere, affetmemecesine öfkelenerek itirâzımız var!
Van'daki Akdamar Kilisesi'nin de tarihe "İnsanlığın yüz karası olaylar"ın planlandığı, yapıldığı vahşetin merkezi olarak diri tutulmasına, o yüz karası vahşetin uygulandığı yerin tamir edilerek yıkılıp yok olmasına izin verilmemesine de itirazımız olmazdı! Ama Rus'un ve devrin Haçlı'sının desteğinde kudurarak, vahşice saldırganlaşan Ermeni komitecilerin karargâhının ibâdete açılmasına, öfkeden de öte Türkçe gazabımızla itirazımız var! Çünkü o lânetli karargâhta bölge insanlarına vahşet ötesi işkenceler revâ görüldü! Gemilerle adaya taşınan müslüman kadınlara-kızlara hemen o lânet yerde tecâvüz edildi! O lânet yerde anaların kucağından zorla sökülen bebekler, süngü uçlarında canlı-canlı pişirilerek analarına yedirilmek istendi!
O lânet kilise, aynen Iğdır'daki Ermeni vahşetini hatırlatmak için yapılan anıt gibi tamir edilerek, dört yanına yapılan lânetli işlerin hikâyeleri asılarak; "İnsanlığın yüz karası bir anıt" olarak saklanmalıydı!
21. yy. Haçlısı'nın dayatma ve dikte yasalarıyla, demokratlık adına, "BOP Eş Başkanlığı" görevinin devâmının sağlanması adına ibâdete açılmasına ve orada ibadete giden bir Ermeni'ye mükabil yüz karakter fukarasının yağcılık olsun diye o lânetli adaya koşuşturmasına itirazımız var!
Anı'daki Fethiye Camisi'nde kılınan Cuma Namazı, bütün bu Türk hoşgörüsü ve öfkesini temsîl ettiği için çok önemlidir! Haçlı-haçsız bütün dünya, bu Cuma Namazı'nı böyle okudu!
Demek ki bütün mes'ele; doğru zamanda, doğru bir üslûpla millete seslenebilmekteymiş! Demek ki mes'ele; doğru davete uyarak, doğru zamanda-doğru zeminde-doğru safta buluşmakta, mes'ele sür'atle bir araya gelmekte-gelebilmekteymiş!...
Biliyoruz ki insanın gücü, hasmı ile düz orantılıdır! Türk Milleti hasımlarının; işbirlikçilerle de güç birliği ederek bize saldırması; Türk Milleti'nin azâmetinin, gücünün göstergesidir!...
Çok geldiler gittiler, gene geldikleri gibi giderler! Sultan Alparslan'ın mânevî imamlığında, Anı'da Fethiye Camisi'nde oluşan cemaat; geldikleri gibi gideceklerin yolcu edilme merasimi idi!
Sevinenlerin sevinci, öfkelenenlerin öfkesi, korkanların korkusu; bir sessiz davetle Fethiye Camisi'nde oluşan, "Akıncı Türk Beyleri"nin azâmetinden, Türk Milleti'nin îmanlı cesâmetindendi!
Davet edilmiş olsalar dahi; "Geldikleri gibi giderler." Vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: