Pazartesi, Ekim 11, 2010

YOL AYRIMI...

Zamansız, vaktinden önce veya sonra söylenmiş sözün hükümsüzlüğünü biliriz. Bu yüzden; "Düğün değil bayram değil ..." mantıksızlığı ile söylenmiş sözleri kaale almadık!
Referandum diye dayatılan, "BOP Eş Başkanı" kontrollü süreci aştık! Önümüzde seçim var ve güç birliği yaparak bütün şer odaklarını yok edebilecek bir şansımız varken bizden görünüp bize, bütüne zarar vermeyi meslek edinmişlere, son sözümüzü söylemenin zamanı geldi!
Sözümüz gene ortaya, kim alınırsa ona olacak!
Sözümüz; gidenlere, gitmiş olmalarına, gittikleri yerin yenisi olmayı başaramamalarına rağmen, bizim eskimiz olmakla, bizim eskimiz kalmakla, sıfatlarının önüne ekledikleri "eski" önadıyla kendilerine pâye edinmek isteyenlere olacak!...
Bakın Kardeşim;
Aynı ağaca bakan iki kişinin, aynı yaprağı görmesi nasıl mümkün değilse sizin durduğunuz yerden ve bizim bulunduğumuz yerden bakınca, farklı zaviyelerde olduğumuz için aynı ağaçta, aynı yaprağı görmemiz mümkün değil çünkü manzaralarımız farklı! Bu yüzden, sizin manzaranız size kalsın ve bizim manzaramızı görmeden tenkîdden vaz geçin olmaz mı?
Allah(c.c.)'ın nasîbettiği çileyi tevekkülle ve ibret alarak yaşamaya gayret etmiş bir kardeşiniz olarak ne sizi tenkîd ettim, ne de size yöneltilen sert kınamalara müsaade ettim! Lütfen siz de yaşadıklarınıza şükrederek, sadece size lâzım olacak dersleri çıkararak ve enâniyet yapmadan yaşayın artık!
Çile; inananın imtihânıdır! Çileyi nasîb edene kafa tutulamayacağına göre, acze düşüp çile dönemlerinde birlikte olduğumuz çiledaşlarımızı kırmanın bir mantığı var mıdır? Bizim kızdığımızı bir başkasının sevmek hakkı olamaz mı? Veya bizim sevdiğimize birileri kızamaz mı?
Hz. Hamza(r.a.)'nın ciğerini söküp yiyen Hind'e bile tolerans tanıyan inancımız, neden birbirimize karşı böyle insafsızlık emretsin ki?
Bir arada olamıyorsak, olamayacaksak lütfen kendi yolunuzda bildiğiniz gibi yürüyün, bize ne?
Bu memlekette milyonlarca ülkücü olmayan var, hangisine kim, ne demiş ki size ne desinler? Ama siz de işinize bakın artık olmaz mı?
Biz; "Her ülkücü otomatikman MHP'lidir." diyen Başbuğumuz'un sözünü vasiyet olarak algılayıp herşeye ve herkese rağmen MHP'den vazgeçmemek kararındayız! Gidenleri de "Güle güle!" diyerek uğurladık! Allah yardımcınız olsun...
Şimden gerû; kaç kişiydik, kaç kişi kaldık ve kaç kişi olabiliriz hesap ve cehdindeyiz. Davetimize gelmeyenden kolay vaz geçmeyeceğimiz gibi, yıllarca yol arkadaşlığı ettiklerimizden bizi terk edenlerin de hesaplarını tutmaktan vaz geçtik çünkü bize zaman ve güç kaybettiriyorsunuz!
Arz edebildim mi eskimeyi-eskitmeyi maharet sayan eskicilerimiz?
Çektikleriniz kefaretiniz olsun inşallah. Yoksulluğunu şikâyet sebebi ve malzeme ederek, el açıp yalvaran dilenci görünümü, sizi rahatsız etmiyorsa; çekilenlerin insanı olduran, olgunlaştıran sebepler olduğunun farkında değilseniz, yanmaktan korkanların pişemeyeceğini, çiğ kalacağını hâlâ algılayamamışsanız ve size hatırlatanlara da kulaklarınızı kapatmışsanız, malesef ilgi alanımızdan çıkmışsınız! Sizin zorlamanızla alınmış bir karar olmasına ve bizi, size rağmen üzmesine rağmen, artık sizin yolunuz size, bizimki de bize...
Bugün itibâriyle yollarımız ayrıldı vesselâm...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: