Salı, Ekim 12, 2010

KÖRLE YATAN ŞAŞI KALKAR!...

Türkiye'yi dinliyorum; gözlerim açık! Aklım hür irâdesiyle işâret edilen yerlere bakıyor ve hür aklımın korumasındaki vicdânım, hak terâzisiyle kendisine tanınan yetki ve güç ile haklı-haksız ölçümünde!
Girizgâh, çok iddialı gelebilir birilerine, gelsin!
Akıllı olduklarını söyleyerek, birilerinin kendileri yerine de düşünmesini bekleyen fikir tembellerine; hür akıl ve vicdân, elbette taşınması çok güç bir ağırlıktır! Onlara göre; birileri bir şey yapacak, onlar izleyecekler, yapılana doğru veya yanlış diyenleri dinleyecekler, hangi tarafın sayısı fazla ve sesi çok çıkıyorsa o tarafta yer almak kurnazlığını gösterecekler ve bu akıllılık olacak!
Onlara göre; Yedi Düvel'e karşı sadece yürekteki îman ve dildeki Tekbîr'le karşı durarak bile-bile şehâdet niyetiyle ölüme atılmanın adı, kibârlık olsun diye "Emre itaat"tir! Irak'taki Haçlı postallarıyla monte edilen, bir milyondan fazla müslümanın katline, yüz binlerce kadının-kızın ırzına tecâvüz bedelli demokrasiyle; ekmek Haçlı'dan, su Yahûdiden kolaycılığıyla yaşamak varken milliyetçilik neymiş? Neymiş vatanperverlik? Devletçilik te neyin nesiymiş?
Pensilvanya'da oturup ABD talimatı, AB dikteleriyle hayata geçirilen "PKK Açılımı"nın önünden engel görülen kurumları kaldırmak için dayatılan referandum adlı tuzağa; "Mezardan ölüleri bile çıkarın!" talimatı; "Küfr'ün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır." öğretisi gereğiymiş! Ve bu öğretinin gereğini yaptığını, ağlayarak açıklayan Vaiz; "'Allahtan başkasına ibadet yapmayalım'. Allaha kul olan başkasına kul olmaktan kurtulur. İşte gelin, sizinle bu mevzu üzerinde birleşip bütünleşelim. Kur’an devamla; 'Allahı bırakıp da, bazılarımız bazılarımızı Rab edinmesin.' diyor. Dikkat edin, bu mesajda, "Muhammedün Rasûlüllah" yok.(Hoşgörü ve Diyalog İklimi. S.241)" fetvâsını veren adam!
Mütedeyyin Müslüman Türk'ü; Allah'ı ve Peygamberi ile aldatmayı ve vurmayı meslek edinmiş biri ve onun taraftarlarının Haçlı'nın emrine girerek taarruza geçtiği bir Türk Milliyetçiliği var ve şükrolsun fakîr, tek başına da kalsa Türk Milliyetçisi...
Yazılarını çok önemseyerek okuduğum iki Türk Milliyetçisi kanaat önderinin, günlerdir bahsetmek istediğim ama sûni gündem bombardımanı yüzünden fırsat bulamadığım yazılarına dikkat çekeceğim. www.habererk.com'da, Suat Başaran'ın "Devlet" başlıklı yazısını ve ona cevap mahiyetli Şükrü Alnıaçık'ın www.haberiniz.com'daki "Millet" başlıklı yazılarını, bütün hür akıllara şiddetle tavsiye edeceğim.
Şükrü Alnıaçık'ın; "Ben Devlete Devlet demem!..." diyen okuyucunun tamamlamasını istediği cümlesini tamamlayacağım izniyle; "... Devlet benim olmayınca!" Tabi hemen peşine de kısaca "Ben"i tarif etmek zorundayım.
Ailelerin sessizce sülâle, sülâlelerin aynı sessizlikle aşiret, aşiretlerin aynı yöntemle kabile, kabilelerin gene aynı şekilde bir araya gelerek Halk olmasından sonra; hâkim bir ulusun halkları birleştirmesiyle ortaya çıkan ve adına Millet denilen olgudur "Ben"...
Halkların birleştirilmesiyle meydana gelen milletin, teşkilatlanmış hâli de Devlet'tir. Dolayısıyla milletle benzeşmeyen devlet, millî değildir! Millî olmayan Devlet'in adı despottur, zâlimdir, faşisttir, komunisttir, emperyalisttir velhâsıl millî olmayan, milletin olmayan her şeydir!
Demek ki devlet olabilmenin olmazsa olmazı, millet olmaktır. Millet olamadan, milletliği koruyamadan yönetimde olmanın adı, en hafif tarifi ile Irak'ta ABD'nin atadığı işbirlikçiliktir!... Başımıza halkçılık terâneleriyle sarılan terör belâsını bitirmek için ABD ile değil Irak'taki kukla işbirlikçilerle görüşmenin adı da; "Körle yatan şaşı kalkar!"dır! Nihâyetinde; Türk Milleti devletli millettir, milletli devlet değil vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

Şükrü Alnıaçık dedi ki...

Değerli Türk Milliyetçisi Mustafa Aslan'a sağlam tespitleri ve somutlaştırıcı katkıları nedeniyle içten bir teşekkür borçluyum. Allah, kalemine, ferasetine kuvvet versin. Yiğit ağabeyime Saygılarımla...