Salı, Ekim 26, 2010

HER ERTELEME, BİR KEŞKE!...

Yaratılış sebebini merâk eden; kara gecede kara taşın üstündeki kara karıncanın yaptıklarını gözetleyen Allah'ın, kendini bir şeyler yap diye yarattığını fark ederek üzerine düşen kulluk görevini bi-hakkın yapıp Hakk'ka yürüyen Durmuş Hocaoğlu namlı Türk mütefekkirini rahmetle anarak...
Hiç kimsenin, hiç bir düşüncesini erteleme lüksünün olmadığını; hele bizim gibi ömür denen süreci törpülemişlerin asla erteleme şansları olmadığını hatırlatmak içindi galiba bu Münevver'in dünyasının değiştirilmesi!...
Tam dört ay önce 29.06.2010 günü, kendi web sitesinde bana hitâben yazdığı açık mektubunda Durmuş Hocaoğlu; "Lûtfen bana yardımcı olunuz! Bu arada, benim varmağa başladığımı söylediğim netîce, zannımca ... yazmak ama bugünden ziyâde, istikbâle; yakın, yakın olmazsa uzak, hattâ belki de en uzak geleceğe hitapetmek. Henüz cenin hâlindeki bu kararım kat'iyyet kesbedecek olur ise, artık "geleceğin tarihine yazılmış mektuplar" kaleme alacağım demektir; ... hiç göremeyeceğim dürüst insanlara hitap eden mektuplar olacak bunlar ve yazdıklarımı bir bunlar okuyacak ve bir de kavuşmaklığıma az birşey kalan Rabbim." demişti!
Dedikten sonra dediği adreslere sadece iki yazı yazdı Rahmetli Hocaoğlu! Yazdıkları kendi resmi web sitesi'nde kaldı ve kime ne dedi bilemem ama bana; "Sakın! Sakın ha! Aklına geleni, vicdâni süzgecinden geçirdikten, millî ferâsete uyup uymadığını kontrol ettikten sonra sakın ertelemeyesin!" dediğini duyar gibiyim. Fakîre hitâben yazdığı açık mektubundan hemen sonra; Hocaoğlu Hoca'nın duygularını, vakur sitem ve sitâyişlerini ulaştırabileceğim her yere ulaştırıp, paylaşmam gerektiğine inandığım herkesle paylaşmıştım! Yazık ki sadece ulaştırmam ve paylaşmamla kalmıştı!
Hocaoğlu Hoca'nın artık "Keşke!" demek şansı kalmadığını biliyorum ama benim, Hocaoğlu'nun sitem ve sitâyişlerini paylaştığım gönüldaşlarımın "Keşke!"lerinin haddi-hesâbı olmayacak!
Hocaoğlu Hoca'nın dünyasını değiştirdiği haberini Bursa'da aldık!
Otuzu aşkın Türk Milliyetçisinin; Türkiye'nin değişik vilayetlerinden bir araya gelerek kimseden emir almadan, kimseye küsmeğe tenezzül etmeden, kimseye kızmaya gerek görmeden, "Ne yapabiliriz?"i sorgulamak için bir araya geldiğimiz bir toplantıda aldık kara haberi!
Hayalimde kırka tamamladığım; bazen Kürşad'ın da dahil olduğu Kırk Türk Fedaisine, bazen Kırklar'a benzettiğim kişiler; durumdan vazîfe çıkararak bir araya gelmişlerdi!
Söz sırası gelen herkes; bütün Türk Uluları kendilerini dinliyormuşçasına, edeple ve âdapla eteklerindeki taşları döküyor, eksik yaptıklarından nedâmetle daha fazlasını yapabilmek için gayret edeceğine söz veriyordu!
Herkesin öfkesinin hedefi; referandum adındaki Haçlı dayatması sonrası MHP'yi hedef alan, gayr-ı millî odakların tamamıydı! Adları ne olursa olsun, arkalarında hangi emperyalist güç, hangi Haçlı kuruluş olursa olsun hepsine ve arkalarındaki güçlere karşı Türk Milliyetçileri olarak tavizsiz bir duruş sergilemek kararı almışlardı ki Hocaoğlu Hoca'nın vefat haberi geldi! Sesimiz kesildi, coşkumuz ertelendi, gözler buğulandı, diller dualandı!...
Başlangıç -cümlesi bu- olmak kaydıyla inşallah devama karar verdiğim bir seslenişe de vesîle oldu: Sayın Bahçeli; fertlerin de ertelemeleri olmamalı ama sizin, Türk Milleti ve Devleti'nin bekası için olmazsa olmaz MHP adlı Teşkilatın Genel Başkanı olarak yapacağınız ertelemelerin telâfisi, yemîn olsun mümkün değil vesselâm...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: