Salı, Ekim 19, 2010

NE BELÂYMIŞ!...

Ne belâlı bir başmış! Bir türlü türbanlayıp kurtaramadık belâdan!
Bebek katili câni; "31 Ekim'den sonrasına karışmam. KCK Kendi kararlarını kendi verir!" diye tehdit estiriyor! KCK'nın, PKK'nın şehirlerde örgütlenmesi olduğu bilinmesine, ve bu suç örgütünün başkanı da İmralı'daki alçak olmasına rağmen KCK yargılamasında, hayatının hürriyetini yaşayan câni yok!
Nerelere sokulduğu merak edilen "meşenin dalları", Diyarbakır'dan yapılan "Has...rin!" iltifatı, kimsenin umurunda değil! "Recep Bey- Kemal Efendi" atışmalarıyla, sıkışanın hemen türbanla setre girmesiyle demokratlık yarışına girenlerin işi-gücü MeHaPe ile!
Ne BOP Eş Başkanı'nın, ne AKP'nin, ne de CeHaPe'nin İsrail'i korumak amaçlı "Füze kalkanları" ile alâkaları yok! Cumhurbaşkanı'nın türbanlı Eşi'nin de katılımıyla yapılacak 29 Ekim Resepsiyonuna katılıp katılmamakla demokratlıklarını türbana göre puanlayacaklar!
Sokamadık bu belâlı başımızı şu türbanın altına!...
Pazarda domates yokmuş, -kasap kalmadı ya- yabancı grossmarketlerin et reyonlarında et yokmuş veya pahalıymış, etin pahalılığı; "refah düzeyimizin artması" yüzündenmiş, hayvan olmadığı için kurban kesilemeyecekmiş, tarlalar ekilmiyormuş, süt ithaline başlamışız, cemiyetlerin yaptığı ekmek zammına fırıncı esnaf uymuyormuş, PeKaKa'nın ateş-kes(!)ine rağmen Mehmetçik şehît oluyormuş, 68 Kuşağı'nın gevşemiş-bollaşmış liboşları Atatürk'e dil uzatıyorlarmış, kimin umurunda?
Nasılsa susturulan Türk Milleti de vuvuzela yalakalar gürûhunu, televizyonlarda reyting rekorları kırdırırarak dinliyorlarmış! Her dönemin alnı değil başı açık iktidar propogandisti Nazlı Ilıcak'a göre de; "Her millet layık olduğu iktidar tarafından yönetilir."miş!...
Bin sefer söyledik: Kardeşim! Kime ne, kimin karısının başının örtüsünden? Seçmen adayların eşlerinin başlarına baktı mı hiç? Cumhurbaşkanı imzaları atıp Eşinin türbanıyla mı kuruluyor mürekkebini? Kimin neyine lâzım Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Bakan'ın, Millet vekilinin, genel müdürün karısının başı veya örtüsü?
Millet can çekişiyor! Devlet hiç olmadığı kadar biçâre! ABD ve AB bizim adımıza verdikleri kararların münakaşasını yapıyorlar! Bizim vuvuzelalarımız ise hukuku savunmaya çalışan hukukçu hanfendilerin karşısına, "çığlık maskeli" kapkara giysili, makyajının kalınlığı ekrandan taşan, korkunç görünümlü kadınları çıkararak gûya türban münakaşası yapıyorlar!
Taş atarak antrenman yapan çocuklar, bomba atarken elinde patlıyor! Askere, polise kaya parçaları atan çocuklara şeker ikram edilirken faşizan baskı yapıldığı bağırılıyor; yumruk atan çocuk linç edilirken demokrat zafer zılgıtları atılıyor!
Ne diyorsunuz? Sabrımızla oynadığınızın farkında mısınız?
Millet, yaramazları için tokata hazırlandı haberiniz olsun! Kulak tozunuza yiyeceğiniz tokatla gözlerinizde şimşekler çakacak ama aklınız mutlaka başınıza gelecek!
"Anadolu'yu yeniden fethederiz!" diyen Bozkurt sesini; "Sınır koyacaklar, biz de sınırın ötesinden mi bakacağız, denize bakar gibi? Bakmayacağız. Koparsa, biz o zaman kopanla kalmayız Misak-ı Milli’yi yerine getiririz. Belki de böyle bir şey yapmaları bizim için hayırdır. Bizi uyandırır. Eksik olanı tamamlarız!" diyen Kartal sesini duymaz mısınız? Yoksa herşeyi örtmeye yeten türban, bu aslan kükremelerini de mi örttü?
Başımız belâda yada siyasi aktörler, türbanı başımıza belâ ediyorlar ama bu kere kendi başlarına belâ, haberleri ola!...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: