Cumartesi, Ekim 02, 2010

MÜBÂREK OLSUN...

Dokunmayın! Beni biraz bana bırakın! Bırakın biraz susayım! Öfkemi içime kusayım biraz!
Türk yüreğimi, Müslüman îmanımı tahkîr edenlere bir şey söylediğimizde tahrîk ediyormuşuz!
Dostlar biraz uzak durun! Pimi çekilmiş bombayım çünkü, patlarsam bırakın sadece bana dokunsun zararım!
"Aylardan Ağustos, günlerden Cuma/ Gün doğmadan evvel İklim-i Rûm'a/ Bozkurtlar ordusu geçti hücuma/ Yeni bir şevk ile gürledi gökler,/ Ya Allah! Bismillah! Allah ü ekber!" Diye yeniden seslenmeğe hazırlanmıştım!
Sümela'da, Akdamar'da kanlı-sadist geçmişlerini yâd ederek etrafa çan dinletenlere inat, Anı'da Ezan-ı Muhammedî'nin 946 yıl sonra yeniden "inlemesine" sebep olanlardan Allah râzı olsun gene de!... Dokunmayın bana Ülküdaşlarım! Bırakın öfkemi içime kusayım!
"Şu ezanlar ki şahadetleri dînin temeli/ Ebedî Yurdum'un üstünde benim inlemeli!" Diye yüz sene önce feryâd eden Akif, bu günleri mi tahmîn etmiş?
Sümela'da demokratlık diye Haçlı'ya yalakalık için gelen Hristiyanların bir kaç misli sayıda âyine koşulan; bölgenin müslüman kadın-kızlarının önce tecâvüz edilip sonra hunharca katledildiği Ermeni çetecilerinin, millî bütçeden onarılan karargâhı Akdamar Kilisesi'ndeki âyine Ermenilerin on katı kalabalıkla koşulan, nüfusunun % 98'i müslüman olan bir ülkede; "alnı secdeli BOP Eş Başkanı"nın Başbakan olduğu bir ülkede, katedralden camileştirilen Fethiye Camisi'nde 2.500- 3.000 kişi ile Cuma edâ edildi!
Sultan Alparslan'ın manevî imamlığında; İklim-i Rûm'un vatanlaştırılması fütûhatının giriş kapısı olan Anı'da 2.500- 3. 000 kişilik cemaat beni incitti!
Bindirilmiş kıta yüzbinlerdense, bu üç bin kişi elbette defalarca manidâr! Oradaki herkes, gözü kapalı devletin-milletin bekâsı için ölebilecek kişilerdi ve kendisiyle beraber en az on kefereye de dünyasını değiştirebilecek kudretteydi!
Sultan Alparslan'da Anı'da, ordusundan kat kat fazla Haçlı ile karşılanmış, ordusundan kat kat fazla sayıdaki orduları, îman gücü ile, ihlâs kudreti ile itlâf etmişti!
Akıncıların sayısı, elbette az olur! Azdır akıncılar ama her biri bir şimşek, her biri bir yıldırımdır onların! Geçtikleri yerde toz koparır, dokundukları yeri yakarlar akıncılar! Bir rüya sessizliği ve hızı ile gelir, keferenin karabasanı, kâbusu olarak olarak kalırlar gittikten sonra da asırlarca!
Zamanlama müthîş doğruydu! Emsâl incitici uygulamalar vardı! "Gerekirse Anadolu'yu bir daha fethetmek!" tarifli dâvet te çok heyecan verici ve doğruydu!
Peki niye cemaat azdı? Bana mı az geldi? Vasıta bulamadığım için Anı'da olamayışımın öfkesi mi bana bunları söyleten?
Tarihten biliyoruz ki zaferleri, çok sayıdaki ordular değil, inanmış-îmanlı az sayıdaki serdengeçti ordular kazanmıştır! Anı'daki 3. 000 kişi; Irak'a "Haçlı Seferi" diye ilan ederek gelen BOP Eş Başkanı Bush'un, yakın mesai arkadaşı "Bizim BOP Eş Başkanımız"a rağmen Anı'da olan yürekli-îmanlı-ihlâslı kişilerdi biliyorum! Anı'da olanların en az on katı Karslı'nın, -artık dillendirmenin hiç bir yararı olmadığına inandığım sebeplerden- cemaate katılmadan dualarıyla, yürekleriyle Anı da olduklarını da biliyorum!
Düşüncemi, hayâlimi, umudumu öfke edip içime kusuyor, bir daha sesli düşünüyorum sadece! Anadolu'laştırmak için İklim-i Rûm'un kapısını 946 sene önce Anı'dan açan Sultan Alparslan'ın, ondan miras kalan vatan topraklarında, bir imparatorluk molozlarından yeni bir Türk Devleti çıkaran Başbuğ Atatürk'ün, O'ndan miras kalan devlete ve cumhuriyete Türkçe sahiplenen Başbuğ Alparlan Türkeş'in ve ortak ideal uğruna; "Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle" tarifiyle ölümsüzleşen şühedânın mânevi huzurlarında saygıyla, minnetle, şükrân duygularımla eğilirken Anı'da Cuma edâ eden her ferdi tek tek ayaklarının altından, yüreklerinden öpüyorum!
Allah Cuma'larını kabul etsin!...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: