Perşembe, Ekim 07, 2010

BUYRUK BEKLEYEN DEVLER...

Ülkücüler ne yaptıysa; milletini, devletini, bayrağını, mukaddeslerini, vatanını, teşkilatını, partisini çok sevdikleri için yaptılar.
Bilir ve inanırlar ki;
Milletini sevmeden, muassır medeniyeti yakalayıp geçmek için gayret edilmez. Milletini sevmeden, milliyetçilik yapmadan, millet devletleştirilemez.
Devletin; çok sevdikleri bütünlüğü için ölüp ölüp dirildikleri milletin, örgütlenmiş hali olduğuna inanırlar. Devletin, millete yönelik her türlü saldırıyı milet adına göğüslemek üzere görevde olduğuna, devletçilik konusunda dünyanın en tecrübeli milleti olan Türk Milletinin Devleti'nin, her saldırıyı önceden hesaplayarak karşı saldırı plânının olduğuna inanırlar. Yahudi-Hristiyan ittifakıyla müslümanlığa karşı yapılan ortak saldırılara karşı, İslâmı tek başına savunmayı sessiz-sedasız görev edinmiş Türk Milleti'nin Devleti'nin; dünyaya karşı tek başına olduğu satrançta en doğru hamleyi yaparak dünyayı mat edebilmek için ağır davrandığına inanırlar.
Bayrağın, milletin bağımsızlık göstergesi olduğuna, rengini şühedâ kanından aldığına ve gölgesinin düştüğü her yerde huzûrun olduğuna inanırlar. Şühedâ kanıyla sulanmış yeryüzü ile "Âlemlerin tek sahibi"nin yeri olarak tarif edilen gökyüzünü, aynı çerçevede buluşturarak dalgalandığına; bütün dünyayı vatan, gökyüzünü çadır sayan atalarının ruhlarına sadâkatle, Ay-Yıldızlı-Al Bayrak'ın gölgesinde yaşamayı, Tanrı'nın bahşettiği ilâhî bir ayrıcalık sayarlar.
Mukaddesleri vardır. Kelime-i Şehâdetle dini ikrâr ettikten sonra uğrunda ölerek ölümsüzleşecekleri hevesiyle 1400 yıldır ölüp-çoğaldıkları gibi yeniden çoğalmak için ölümsüzleşmek inancıyla sırasındadırlar! Hz. Peygamber(s.a.v.)'in kutsîyet verdiği hiç bir değerden vazgeçmeden, BOP Eş Başkanı'na rağmen gelenleri bir daha göndermek için millî pusudadırlar!
Vatanı uğrunda ölecek kadar severler. Çünkü şühedâ ceddin, toprağı kan dökerek, can katarak, koynuna hevesle yatarak millîleştirip emânet bıraktıklarını bilirler! Emânete sadâkatin düzgün karakterin olmazsa olmazı olduğuna îman ederek, Vatanı sadâkat duygusuyla uğrunda ölecek kadar severler...
Teşkilat'ı; Devlet'in daha önemli mes'elelerle uğraştığını bilerek gençliğin millî ruhtan mahrûm kalmaması, milletine-devletine-vatanına-bayrağına sâdık ve sevdâlı gençlerin yetiştirilmesi için kurulmuş ve yaşları ne olursa olsun canları pahasına mücâdeleye hazır Türk Milliyetçilerini, milletin millî refleksi olan Ülkücüleri yetiştirmiş Ülkü Ocakları'nı çok severler.
Partiyi; Ülkü Ocaklarında, "Önce ülkem, sonra partim, sonra ben..." sıralamasına göre yetişmiş-inançlı Türklerin terfî etmeleriyle oluştuğuna inandıkları, Başbuğ Alparslan Türkeş'in; "Her ülkücü otomatikman MHP'lidir." tarif ve "Ülkümetre"siyle tevilsiz bir adres olmuş MHP'yi, öncelik sıralamasını atlamadan severler!
Biz de bu yüzden, Ülkücüler adına yıllardır; "Bizi sokan bir arıya kızıp kovan söndüremeyiz! ... Ringde gardımızı düşürerek yumruk yediğimiz için antrenöre kızamayız! ... N'olur bir kere de yağan yağmur bizim yarıklarımızı kapatsın! Allah rızâsı için bir kere daha bize yapılanları unutup, bizim yaptıklarımızı da unutturalım!..." diye sesleniriz!
Milletin zorda, devletin darda olduğu bu zor süreçte; dünyânın en ehîl dâvâ adamları olduğuna inandığımız Ülkü Devleri'ni evlerinden çıkarmak teşkilat Ülkü Ocakları'nın; evden çıkan Ülkü Devlerini millî safta hizaya sokmak ta Millî parti MHP'nin işidir diye inanır ve söyleriz!
Başta Devlet Bahçeli Bey olmak kaydıyla parti üst yönetimine; bütün Ülkü Devleri'nin sabırsızca "Teşkilâta dön!" buyruğunu beklediklerini, bildiğimizi hatırlatırız.
Gittikleri yerin yenileri olmayı başaramamış eski döküntüler, bu tarifte asla yer bulamazlar!...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: