Pazar, Ekim 03, 2010

BU YÜREKLER ÖPÜLÜR...

Senaryo millî olmayınca en başarılı oyuncu, en önce yabancılaşıyor!
Sağlam senaryoların etkisini biliyoruz. Her Ramazan'da tekrar-tekrar gösterilen "İslâmiyet'in Doğuşu" filminde Hz.Hamza rolünü başarıyla oynayan kefereyi hatırladık mı? Adam öldü, hıristiyan törenleriyle defnedildi ama hâlâ bizde Gizli Müslüman!...
Sadece başarılı rolünden dolayı müslümanlık atfedilen insanlar varken; BOP Eş Başkanı Bush'un Haçlı Seferi diye ilan ettiği Irak'ın işgâlinde; bir milyondan fazla müslümanın katledilmesine, yüz binlerce müslüman kadının-kızın ırzına tecâvüz edilmesine rağmen diğer BOP Eş Başkanı'nın, nüfusunun % 98'i müslüman olan bir ülkede müslüman kimliği ile başbakanlık etmesine itirazımızı anlatmak, elbette zor!
BOP Eş Başkanı bir Başbakan, ABD vatandaşı olan bakanlar var! Bu hükümetin demokratlık maskesi ile de bin yıldır kan-can karıştırmış, kız almış-kız vermiş, "dayı"lar nerdeyse yarı yarıya Türk-Kürt olarak paylaşılmış bir ülkede "alt kimlik" fesâdı ile millî birlik sabote ediliyor!
Bayram Namazı'nda, sabahın alaca karanlığında demokratlık mitingi yapıldı, kimse itirazı etmedi! Vakit namazına koşarak gitmeyi gösterişe girer diye men eden bir dînin mensupları, 7-8 kişinin hizmeti ile abdest aldılar, aynı vakit namazını bir kaç yerde kıldılar, kimse itiraz etmedi! İslâmi söylemlerle iktidara gelmiş bir partinin yönettiği ülkede; daha üzerinden yüz yıl bile geçmemiş müslüman katliamlarının yapıldığı ve bu katliamların planlandığı kilise ve manastırlar tamir edilerek ayine açıldı, itiraz edilmedi! İ'lâ-yı kelimet-Ullah ülküsü ile vatanlaştırılan "İklim-i Rûm"un giriş kapısında, Gâzi Sultan Alparslan'ın mânevi imamlığında kılınan Cuma Namazı'na itiraz edildi!
İtiraz eden de ABD vatandaşı!...
ABD vatandaşlığı, İngiliz vatandaşlığı veya bilmem ne vatandaşlığı elbette müslümanlığa mani değil ama Anayasa'nın "Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" tarifine göre bu itiraz edeni, ciddîye almalı mıyım diye düşünüyorum!
"BOP Eş Başkanları"nın emrindeki kişilerin; tarihte Sultan Alparslan'ın tepeden tırnağa beyaz giyinerek imamlık ettiği ordusuyla Cuma Namazı kıldıktan sonra, sayıca kat kat fazla Bizanslıları perişan ettiğini unutmalarını veya hatırlamak istememelerini ve o azîz ruhlara ihtirâma ve Anı'da Sultan Alparslan tarafından katedralden dönüştürülen Fethiye camisinde kılınan Cuma Namazı'na itirazlarını anlayabilir miyim?
Allah(c.c.)'ın; "Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün harâm kıldığını harâm saymayan ve hak dîni kendine dîn edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. (Tevbe-29)" kesin buyruğunu görmezden gelip "BOP Eş Başkanlığı" görevini paylaşanların ve yandaşlarının, bu Cuma Namazı'nı tenkîdlerini anlayabilir miyim? Sadece bunları anlamamakla da yetinemem! Şahsen çok ciddiye aldığım bu tahrifâta itiraz etmeyen ulemâyı da anlayamam!
Milletin çok ciddiye aldığını gözlemlediğim Anı'da Fethiye Camisi'nde kılınan Cuma Namazı'na itiraz edenlere, ben de bir Hâdis'i hatırlatarak itiraz edeceğim; "Bir toplumda iki zümre sağlamsa o toplum felâha erer, iki zümre bozuksa o toplum iflâh olmaz; bu zümreler âlimler ve âmirlerdir.”"
Sultan Alparslan'ın camisinde Cuma Namazı kılmanın nasip olduğu cemaatin tekrar, teker- teker ayaklarının altından ve îmanlı Türk yüreklerinden öperek;
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: