Salı, Ocak 17, 2012

SEVEN, SEVİLİRMİŞ...

EnÂniyyetten, nefsime esâretten Tanrım'a sığınarak bir özel iletiyi paylaşacağım! Atalar; "Mârifet, iltifâta tâbi'dir." demişler...
Kanımdan, canımdan, soyumdan biri, özlemiş ve özlemini yazmış! Hani; "Mum, dibine ışık vermez!" derler ya! Tam da o misâl! Milletperverlikten, "millet fedâisi" diye kendimizi sıfatlayıp ortaya atıldığımızdan beri, âile efrâdımızı, yeğenlerimizi, sülâlemizi demek ki ihmâl etmişiz!
Bu ihmâl de fakîre, şöyle aksetmiş:
"Saygıdeğer Amcama;
Özledim be Amcacığım!
Yalanım varsa iki gözüm önüme aksın! Şu yalan dünyada Allah'tan başka kimseden korkmayan; sesi, sert ve güven veren; kahkahası ölümü kovan, birini dinlerken OKU'muşluğuna bakan; bedenini TÜRK'lüğe rûhunu TANRI'ya teslîm eden ve bana sımsıkı sarılan -ama malesef sadece bir kere sarılan- Mustafa Amcam'ı özledim!
Bir gün F..i Amcam'a gelmiştiniz. H..... Amcam da vardı. Küçüktüm belki ama kendimi hiç o günkü kadar büyük hissetmemiştim! Bıyıkları yaşanmışlık kokan, gülerken milleti güldüren; biz içeri girdiğimizde kollarını kucaklamak için açan Amcamı özledim!
Dünya güzellendi ama tadı kalmadı! İnsanın edebi-âdâbı kalmadı! Günahın, sevâbın tadı kalmadı!...
Bilmiyorum neden, rûhum bedenime sığmaz oldu sanki ve Amcam'a yazayım, o beni anlar dedim!...
Beni kucaklayan o kolları özledim! Sık görüşemesek te Babam anlatırdı eskileri... Küçüktük ama büyük şeyler dinlediğimizi biliyorduk.
Hani çocukların kahramanları olur ya benim kahramanlarımdan biri de sendin Amcam!
Uzağım ama yüreği yakın Amcam'dan bir kucak selâm almaya geldim!
Ve yüksek sesle; "Selâm'ün aleyküm Amcam! Ben geldim. Beni yine sarıp kucaklar mısın?" diye sormaya geldim!"
Diye yazmış Yeğenim!
Aklıma, Faruk Nafız'ın "DAVET" şiiri geldi:
"Seni ben bekliyorum göğsüm açık, bağrım açık,
Hançer ol göğsüme saplan, ecel ol karşıma çık!
Çalmamış madem ki bir gece felekten gönlüm,
Gelecek bari elinden gelsin dilerim ölüm!
Toprağın rengi kanımdan kızarırken yer yer,
Uzanıp sapsarı, son bûsemi koymazsam eğer
O benim kalbimi göğsümden ayırmış çeliğe
Gezsin ismim yedi kat gökte kahpe diye!
Beni mahf'etmeden âlemde o bigâne duruş,
Bana sal yalvarırım pençeni, ey yırtıcı kuş!
İşte ben bekliyorum göğsüm açık, bağrım açık,
Hançer ol göğsüme saplan, ecel ol karşıma çık!"
.............
Tarih tekerrür etmiş, mum dibine ışık vermemiş; sevene cezânın en ağırı, özlemek düşmüş; kendi evlâtlarımız tarafından özlenir olmuşuz!
Yanlışımızı, doğrumuzu inşallah tarih kaydedecek; ödülümüzü ve cezâmızı Kadir-i Mutlâk verecek, "Ve tevekkel a'lallah" emrine teslim olarak ömrümüzü tamamlamaya gayret ederken; Tanrım'ın ve sizin tanıklığınızda; "Vallahi ben de çok özledim!" demek istedim!
Şükürler olsun sevgimde bonkörüm ve yine şükürler olsun ki sevildiğimi hissettiren -hiç değilse- Yeğenlerim var!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: