Perşembe, Ocak 05, 2012

TÜRKÇE OKUYUP YAZANLARDAN...

Emekli TRT Yapımcısı Vehbi OKUR Bey'in iletilerini paylaşacağım;
"Muhterem Mustafa Bey; "Dil, Millî Candır" başlıklı yazınızı takdîr ederek okudum. Ellerinize sağlık. Bu makale son zamanlarda okuduğum en güzel yazılardan biri...
Mustafa Bey; bu yazınızda ifâde ettiğiniz hususlar bizim de düşünüp, sesimizi kimselere duyuramadığımız meselelerdi... Ara sıra ülkücü otağlara Türkçe hakkında düşüncelerimizi yazıyoruz amma böylece çok sınırlı okuyucuya ulaşabiliyoruz.
Mustafa Bey; bildiğiniz gibi Türkçe çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. Bunlar;
*Uydurukça;/ *Batı kelimeleri;/ *Yerinde kullanılmayan kelimeler;/ *Düzeltme işâretinin kullanılmaması... Türkçe'ye zarar veren unsurlardan biri, sonuncu sırada yazdığımız "düzeltme işâreti"nin yâni "şapka"nın kullanılmamasıdır. Bu ihmâl -daha doğrusu YASAK- kervânına maalesef millî-dînî yayında bulunan gazete ve kitaplar çıkaranlar da katılmaktadır. Bu işâret kullanılmadığı zaman kelîmelerin mânâları değişiyor. Bununla ilgili ziyâdesiyle misâl verilebilir. Meselâ; "hâlâ" kelimesinin "hala" yazılması gibi... Düzeltme işâretinin kullanılmasının -âdeta" yasaklanması, en fazla "millî" olan şeyleri sevmeyenlerin işine yarıyor. Onlar "millî" kelimesi yerine "milli" yazıyorlar; halbûki "milli" bir toprak çeşididir... Hoşçakalınız. /Hürmetlerimle... Vehbi OKUR"
Vehbi OKUR Bey'in duyarlılığını tebrîk ve ilgilerine teşekkür ederek bu konudaki bir öğretmenlik hatırâmı anlatacağım: Ankara'da bir ilköğretim okulunda Türkçe öğretmeniyim. Dersim Dilbilgisi ve o günlerde MEB'nın "düzeltme işâreti"nin kullanılmaması hakkında bir genelgesi duyurulmuş! Okulda Bakanlık Müfettişleri var ve bir müfettiş te benim sınıfımda! Tesâdüf bu ya, o gün "İmlâ Kuralları ve Noktalama İşâretleri"ni işleyeceğim. Sıra; "inceltme-uzatma-düzeltme-şapka" denilen "^" işâretine geldi.
- Çocuklar; her ne kadar Bakanlığın kullanılmaması hakkında genelgesi varsa da biz, bazı kelimelerin yerine yenisini icâd edip, dile onu kabûl ettirinceye kadar bu işâreti kullanmalıyız. dedim. Sözüm biter bitmez, Müfettişin;
- Yâni Öğretmenim! Siz Bakanlığın genelgesine uymayalım mı diyorsunuz?" diye önyargılı, tehdîtkâr ve hiddetli sesiyle irkildim! Sınıfımda, öğrencilerim karşısında tek hâkim olduğumu, müfettişe de göstermeli anlatmalıydım!
- Tamam Hocam! dedim ve devâm ettim;
- Var mısınız birlikte bir ticarethâne açalım ve karımızı paylaşalım? Sınıf gülüştü! Müfettiş afalladı; "Anlayamadım?" dedi merakla!...
Tebeşirle tahtaya kocaman bir "kar" yazdım ve;
- Hocam! Birlikte bir ticârethâne açıp karımızı mı, yoksa "kâr"ımızı mı paylaşalım?" diye yüksek tondan sorarken "kar" kelimesindeki "a" harfi üzerine "^" işâretini de koydum! Müfettiş; "Özür dilerim. Haklısınız Öğretmenim." deyip ve sınıfımı terk etmişti.
Sonraki yıllarda, Bakanlıktaki tanıdıklardan, bu olayın, Müfettişlik Kurslarında misâl olarak anlatıldığını duydum! Hâlâ duyarım... Tabi keyfimin bini bir para vesselâm...
DİL CANLIDIR VE MİLLÎ CANDIR...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN








Hiç yorum yok: